"Yavaşça kalk." Poyraz üç gün sonra biraz yürüyüş yapmak için kalkmaya çalışıyordu. Bilerek Didem'e nazlanıp durmuştu.
"Acıyor, acıyor." Didem sinirle kaldırmaya çalıştığı adama baktı. Sürekli ayılıp bayılıyordu. "Ne kıymetli canın varmış ya!" Poyraz'ın gerçekten de canı çok kıymetliydi. En ufak ağrıda bağırıyor, Didem'in yüreğini ağzına getiriyordu.
"Sinirleniyorum Poyraz!" Yavaşça ayağa kaldırdı onu. "Sen bakamıyorsun bana." Didem kafasını ona çevirdi.
Sert bir hareketle kolunu çekip onu yatağa bıraktı. "Bak canımı almaya çalışıyorsun. Doğruyu söyle, o adamı da sen tuttun değil mi beni vursun diye!"
Didem en sonunda odanın kapısına yürümek için atak yaptı. "GEBER!" Poyraz ise hızlıca onu kolundan tuttu. "Gitme." Didem elinden kurtuldu. Odadan çıktığı an içeriden bir bardak düşme sesi geldi.
Korkuyla tekrar içeri girdiğinde Poyraz'ı yerde yatarken gördü. "Poyraz! Şaka yaptım, geberme." Kafasını kaldırıp bacağına koydu.
"Poyraz! Uyan!" Tam doktoru çağıracakken Poyraz'ın gülme sesi duyuldu. Didem sinirlenmişti.
"Sen gerçekten iyi değilsin, psikopatsın sen." Hafif doğruldu. "Doktor değil misin? İyileştir." Bu dediği şeye güldü Didem.
"Kalk hadi." Poyraz bir anda kendi kendine ayaklanınca şaşkınca ona baktı Didem. Poyraz ne yaptığını fark edince kendini hemen yatağa bıraktı. "Ay karnım çok kötü oldu. Bir anlık heyecanla kalkayım dedim."
Didem'in gözü seğiriyordu. "Sen bana üç gündür yalan mı söylüyorsun?" Poyraz yakalandığı için kendi kendine sövdü. "Olur mu öyle şey?" Didem'e baktı.
"Sinirli görünüyorsun." Didem sinirle odadan çıkıp kapıyı çarptı. "GELİRKEN ÇORBA DA GETİR!" Poyraz asla pişman değildi. Geri geleceğini biliyordu.
Rahat tavırlarla tekrar yatağına uzandı.
"Aşkım benim ya. Çok seviyor beni."
🌺
"Ceylan'ım hadi artık." Yorgundum. Hareket edecek hâlim bile yoktu. "Pusat, gitmesek mi?" Üstüne giydiği şortuna baktım. Fazla heyecanlıydı. Denize gitmek istiyordu. "Çok mu istiyorsun?" Kafasını bir çocuk gibi salladı.
Zorla da olsa kalktım. Tuvalete gidip bedenime baktım. Boynumda gördüğüm kocaman morlukla gözlerim açıldı. Pusat geldi arkamdan. Göğüslerimin üzerinde de bir sürü kızarıklık vardı.
"Üstümden tır mı geçti benim Pusat? Bunlar ne?" Gülüp tekrar boynumdan öptü.
"Çok güzel görünüyor." Her ne kadar morluklar fazla olsa da bu içimin kıpır kıpır olmasına sebep olmuştu.
Kırmızı bikinimi giyerken beni izledi. "Kırmızı..." Güldüm.
Çıkmadan önce Pusat'ı yatağa oturttum. "Böyle çıkamazsın." Elimde güneş kremi ile üzerine yürümeye başladım. Güneş kreminden yüzüne sürmeye başladım.
Arada kapalı göğsüme minik bir ısırık bırakmaya çalışıyordu. "Rahat dur!" Vücuduna da sürdüm. Sonra da kendime güneş kremi sürüp ayaklandım.
"Artık gidebiliriz." Bikinimin üstüne kimonomu giydiğimde direkt elime yapıştı. Diğer elinde de plaj çantasını taşıyordu. Saçlarımdan öptü ve odamızdan çıktık.
Otelden çıktığımızda önümüzü Ceren kesti. "Ay günaydın!" Pusat hiç mutlu değildi. Üzerinde pembe ve fazlasıyla her şeyi belli eden bir bikini vardı.
Ceren, Pusat'a döndü. "Günaydın Pusat." Pusat ise ona dönüp bakmadı bile. Deniz kenarına bakıyordu. "Sevgilim şurası boş gibi." Gösterdiği yere bakamadan beni elimden tutup çekiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Hayatı Mı?
RandomCeylan Su Taşkın, öğretmenlik görevini yapmak için Şırnak'a atanan genç bir kadındır. Sırf görevini yapmak için geldiği bu yerde hiç beklemediği garip olaylar olmaya başlar. Peki Ceylan kendisini bu olaylardan nasıl kurtaracaktır? Dışarıdan her ne k...