Bölüm 11

4.8K 113 8
                                    

Tek başına kocaman yatak odasında bir kaç gün tek yatmıştım. Boran'ın nereye gittiğinden hiç haberim yoktu. Ne zaman onu arasam telefonlarıma cevap vermiyordu. Evdekilere de nereye gittiğini söylememişti. Robin'i babası uyardıktan sonra Robin buraya artık gelmiyordu. Oturma odasına girmiş, televizyonun karşısında oturan Harun'a bakmıştım. "Boran'ın nerede olduğu sende mi bilmiyorsun?" diye sordum ve krem renginde tekli koltuğa geçip oturdum.

"Aslında biliyorum, ama abim sana söylememi istemiyor." demişti. "Lütfen söyle nerede?" diye sordum.  "Yenge kusura bakma söyleyemem, abim öyle istedi." dedi. Ayağa kalktım ve yanına gidip oturdum. "Harun lütfen söyle." deyip yutkundum. "Yenge ısrar etme." dedi ve başını televizyona çevirdi. "Peki iyi mi onu söyle." dedim. "Onu hiç böyle görmemiştim. Bugün kaldığı yere gittim. Yemek bile yemiyor, sadece içiyordu." dedi. O an ne diyeceğimi bilemedim. Gözlerim dolmuştu ve göz yaşlarım akmak için hazırda bekliyordu. "Koskoca adam ne hale gelmişti." dedi ve ayağa kalkıp bana baktı. "Sen ve Robin Ona ne yaşattınız?" diye sormuş ve nefesini sesli bir şekilde vermişti.

Gözlerimi kapatıp açmamla beraber bir göz yaşım elimin üstüne düşmüştü. "Abin, Azad ve beni öğrendi." dedim. Harun kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. "Abimi onunla mı aldattın!" diye sitem etti. "Hayır bildiğin gibi değil." dedim. Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. "Söyle o zaman ne oldu!" diye haykırdı. "Azad'la ben öpüştük. Abinde bunu öğrendi." dedim. Harun sessiz kaldı ve kolumdaki eli aşağıya düştü. Gözlerindeki öfkeyle bana baktı. "Ne zaman oldu bu olay?" diye sordu. Azad'la aramda olan her şeyi ona kısaca anlattım.

Gözlerindeki öfke kaybolmuş yerini nefrete bırakmıştı. "Yenge senden bunu beklemezdim." dedi ve odadan çıktı. Kanepeye çöktüm ve yüzümü ellerimin arasına alıp ağlamaya başladım. Ben ne kadar salaktım. Boran benim yüzümden içiyordu. Onu bir an önce bulup ondan af dilemem lazımdı. Ama nerede olduğunu bilmiyordum ki. Harun'un odasına çıkıp kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince kapıyı yavaşça açıp odaya göz attım.

Harun'un banyoda olduğunu gelen su sesinden anlamıştım. Telefonu komodinin üstündeydi. Telefona doğru yavaş adımlarla parmak uçlarımda yürüyerek gittim. Kalbim yakalanma korkusuyla adeta küt küt atıyordu. Boran'ın numarasını bulup «Abi acilen eve gelmen lazım. Evde kimse yok ve yengeme bir şey oldu.» diye yazıp gönderdim. Mesajı sildim ve telefonu tamamen kapattım. Telefonu yerine koyup yine yavaşça odadan çıktım.

Kendi odama girdim ve yatağın üstüne oturdum. Kalbim deli gibi atıyordu. Nefesimi alıp verdim ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Yarım saat sonra dışarıdan araba sesi gelmişti. Cama koştum ve Boran'ın arabasının evin önüne park ettiğini gördüm. Yüzümde o an gülümseme oluşmuştu. Hemen yatağa yatıp gözlerimi kapattım.

Kaç dakika geçti bilmiyorum ama odanın kapısı açılmıştı. "Rojin." diyen telaşlı sesini duydum. Elleri kolumdaydı ve nefesi yüzüme çarpıyordu. "Rojin aç gözünü sana ne oldu?" diye telaşla sormuştu. Gözlerimi yavaşça açıp göz yaşlarımı serbest bıraktım. Ellerini kolumdan çekti. "Sana ne oldu? Harun mesaj attı. Mesajı görür görmez koşup geldim." dedi. Yataktan doğrulup ayağa kalktım. Hemen koşup kapıyı kilitledim. Boran anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Anahtarı alamasın diye sütyenimin içine sakladım. "Ne oldu? Bu ne şimdi?" diye sormuştu.

Onun yanına gittim ve ayaklarına kapandım. "Beni affet. Lütfen beni affet." dedim. Hiç bir şey demedi ve öylece ayakta kaldı. Başımı kaldırıp bana bakan gözlerinin içine baktım. "O mesajı atan sendin değil mi?" dedi. Başımı evet der gibi salladım. "Ayağa kalk." dedi ve beni omuzlarımdan tutup ayağa kaldırdı. "Boran ben seni çok özledim." dedim ve göz yaşlarımı sildim. "Bunun böyle olmasını sen istedin. Çabuk bana anahtarı ver." dedi ve elini uzattı. Başımı iki yana salladım. "Hayır vermeyeceğim." dedim. Gözlerindeki öfkeyle bakmış "Hemen şu anahtarı ver!" diye sitem etmişti. "Hayır gel al." dedim ve ondan biraz uzaklaştım.

Beni belimden tutmuş, sırtımı kendine çevirmişti. Bir eliyle belimi sıkı sıkı tutuyordu. Diğer eli göğüslerime gitmişti. Kalçamı ona bastırdım ve onu kendimden uzaklaştırmaya, oyunu daha zorlu hale getirmeye çalıştım. Nefesinin biraz düzensizleştiğini fark ettim. Bana da nedense onun dokunuşlarıyla sıcak basmıştı. "Sana ver şu anahtarı dedim!" diye sitem etti ve sütyenimin içindeki anahtarı almaya çalıştı. "Hayır vermeyeceğim." dedim ve onun ellerinin arasından kurtulmaya çalıştım. "Tamam öyle olsun. Bende pencereden inerim." dedi ve beni bıraktı. Onun söyledikleriyle gözlerim kocaman açılmıştı.

Boran'ın önüne geçip ona sarıldım. Ama o beni itip kendinden uzaklaştırdı. "Rojin burada oyun oynamıyoruz. Hemen şu lanet olası anahtarı ver!" diye sitem etti. Biraz geri çekildim. "Tamam vereceğim." dedim. Ellerimi arkama götürmüş, elbisemin fermuarını açmıştım. Elbise bedenimden yere kayarken vücuduma odadaki serin hava değince ürpermiştim. Boran'a baktığımda beni baştan aşağı süzdüğünü gördüm. Ardından nefesini verdi ve adem elması aşağı yukarı hareket etti. Başımdaki şalı tutup yere attım. Ardından elimi sırtıma doğru götürdüm. Sütyenin kopçasını açtım ve sütyeni çıkardım.

Anahtar ayaklarımın dibine düşmüştü. Serbest kalan göğüslerimin uçları dimdikti. Boran'a baktığımda gözlerinin göğüslerime kaydığını onlara arzuyla baktığını gördüm. Yine nefesini verip yutkunmuştu. Elimi bu sefer küloduma attım. Onu da tutup bacaklarımdan indirmeye başladım. Boran'ın bu manzara karşısında nefesinin kesildiğini biliyordum. Külot bacaklarımdan kaymış, ayaklarımın üstüne yere düşmüştü. "Boran ben kimseyle birlikte olmadım. Yemin ederim temizim." dedim ve yerdeki kıyafetlerime basarak, ona yaklaştım.

"Ben bir hata yaptım biliyorum. Ama sana yemin ederim ki bedenime hiç bir zaman dokunmadı." dedim. Bir şey demedi sadece yutkundu. "Bu beden sadece senin." dedim ve ona sarıldım. Kalbimin sesini duyabiliyordum. Elleri öylece hareketsiz iki yanında duruyordu. Ellerimi yanaklarına koymuş, dudaklarını öpmeye başlamıştım. Bu sefer beni kendinden uzaklaştırmadı. Öpücüklerim git gide artmıştı. Sadece o dudaklarda huzur bulmak istedim. Sırtıma ellerini koymuş ve okşamaya başlamıştı. Ağzımı açtım ve dilini içeri davet ettim.

Dili ağzımın içinde kıvrak hareketlerle dilimle oynuyordu. Şehvetle öpüşüyor ve bedenimi okşuyordu. Nefes nefese kalınca geri çekildi. Beni elimden tutmuş, yatağa götürmüştü. Yataktaki örtüyü kaldırıp çarşafa uzandım. Boran üzerindeki kıyafetlerini çıkarıp yere benim kıyafetlerimin yanına atmıştı. Tekrar üzerime gelip beni öpmeye başlamıştı.

Dudakları boynuma ve omuzlarıma sıcak hisler bırakıyordu. Bacak aram alev almış gibi yanıyordu. Ardından göğüslerime geldi. Onları da öpmeye başladı. Ben altında nefes nefese kalmıştım. Ellerim siyah saçlarını okşuyordu. Biraz geri çekildi ve bacaklarımı açıp yavaş bir şekilde içime girdi.

Bacak arama girince biraz canım yanmıştı. Ellerimin arasındaki çarşafı parmaklarımla sıktım. Zevk dalgası bedenimi esir almıştı. Boran'da benim gibi nefes nefese kalmıştı. Boran yüzündeki gülümsemeyle bana baktı ve dudaklarıma öpücük kondurdu. Ardından üzerimden kalkıp banyoya gitti. Bende yatakta doğrulunca bacak aramdan kan gelmişti. Biraz bekledim ve ayağa kalktım. Yüzümdeki mutlulukla bende banyoya girmiştim.

BERDEL (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin