"Hadi kızım kalk" diyen annem odamın perdelerini açtığında güneş ışığı yüzüme, gözlerime vurmuştu. Yataktan doğruldum ve ellerimi iki yana açmış ve gerinmiştim. "Günaydın" dedim ve yataktan kalktım. Odadan çıktım ve ağır adımlarla lavaboya doğru ilerledim.
Aynadaki yansımamı görünce nedense biraz ürkmüştüm. Gözlerim ağlamaktan şişmişti. Elimi yüzümü yıkadım ve lavabodan çıktım. Tam odama girecekken salonda gördüğüm kişiyle olduğum yerde dona kalmıştım. Bana doğru gelmiş, beni baştan aşağıya süzmüştü. Düşmemek için arkamdaki duvara tutunmuştum. Bacaklarıma değen serin esintiyle iliklerime kadar üşümüştüm. O an fark ettim ki geceliğimleydim. Nefesimi bir an veremedim. "Böyle bir manzarayla karşılanacağımı beklemiyordum." diyen adamın gözlerine bakıp yutkundum. O kahve gözlerde öfke mi arzu mu yoksa başka bir şey mi vardı bilmiyordum. "Git giyin üşüyeceksin." diyen Boran ağa nefesini sesli bir şekilde vermişti.
Başımı önüme eğdim ve odama girip kapıyı kapattım. Başımı çevirip komodinin üzerindeki çalar saate göz attım. Bunun sabahın köründe burada ne işi vardı? Dolabımı açtım ve elime ilk gelen elbiseyi alıp giydim. Oturup saatlerce kıyafet seçmezdim. Zaten saatlerce karar verilmeyecek kadar çok kıyafetimde yoktu. Üstümü giyindikten sonra tekrar salona çıkmıştım. "Hadi kızım çıkalım." diyen anneme baktım. "Kahvaltı yapmayacak mıyız?" diye sordum. Annem daha bir şey söyleyemeden "Dışarı da yeriz." diyen Boran ağaya bakmıştık. Bir şey demeden kapıdan çıktım.
Dışarı da gördüğüm araba son model bir Dacia'dı. Gözlerim kocaman olmuş bir şekilde arabaya bakarken arkadan "Çok mu beğendin." diyen sesini duydum. Açık olan ağzımı kapatmayı başardım. Ona bakmadan açtığı kapıdan arabaya girdim. Annem de arabaya binmişti. Boran ağa da arabaya binmiş ve arabayı çalıştırmıştı. Arabanın ön tarafında oturmuş, bizi bekleyen annesi "Hoş geldin kızım" demişti. Başımı kaldırıp Berfe hanıma baktım. "Sizde hoş geldiniz." dedim. Ardından kafamı cama çevirdim ve dışarıyı izlemeye başladım.
Azad'ın onun kadar imkanı yoktu. Ama güzel ve temiz bir kalbi vardı. Azad'ın yüzü gözlerimin önüne gelince yüzümde tebessüm oluşmuştu. Ağaçlar hızla arkamızda kalırken gözlerimi önüme çevirmiştim. Dikiz aynasından Boran ağanın beni izlediğini görünce başımı hemen önüme eğdim ve ellerimle oynamaya başladım. Parmaklarımı kanatıncaya kadar tırnaklarımı etime bastırıyordum. Araba durmuş, kapılar açılmıştı. Önce annem sonra ben arabadan inmiştik. Araba bir cafenin önüne gelmişti.
Boran ağa ve annesi de yanımıza gelince içeri girmiştik. Boş olan bir masaya geçip oturduk. Annem benim yanımda, onun annesi, annemin karşısında, Boran ağa ise benim karşımda oturuyordu. Kafamı kaldırıp suratına bile bakamıyordum. Biz nasıl aynı yatağı paylaşacaktık? Bu düşünceyle tüylerim diken diken olmuştu. Karnım gurulduyor, yemek için resmen yalvarıyordu. Boran ağa gelen garsona sipariş vermişti. Sonunda yemeklerimiz gelince yemeye başladık. Ellerim titreyerek masanın üzerindekilere uzanıyordum. Kafamı kaldırıp ona bakınca kahve gözlerinin üzerimde olduğunu gördüm.
Ağzımdaki lokmayı yutunca lokma boğazımda kalmıştı. Nefes borumu açmak için öksürmeye başlamıştım. Ama bir işe yaramamıştı ve ben nefessiz kalmış, nefes alamıyordum. Annem sırtıma vurunca bile geçmemişti. Boran ağa hemen ayağa kalkmış, beni de ayağa kaldırmıştı. Arkama geçip kollarını belime sarmış, karın boşluğuma baskı uygulayıp bir kaç defa bastırmıştı. Boğazıma takılan lokma çıkınca rahat bir nefes almıştım. Boran ağanın bana bu kadar yakın olması kalbimin küt küt atmasına sebeb olmuştu. "İyi misin?" diye soran Boran ağaya bakmadan başımı salladım. "Al kızım su iç." diyen annesi bana bir bardak su uzatmıştı. Uzattığı bardağı elime almış, sudan ufak bir yudum içmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL (Düzenleniyor)
Ficción General{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...