Bölüm 47

732 21 6
                                    

"Yenge yine mi ağlıyorsun? Artık ağlama." diyen sesle göz yaşlarımı sildim. "Böyle ağlayıp duracaksan neden ayrılmak istedin o zaman." demiş ve koltuğa oturmuştu. Islak gözlerle gözlerine bakmıştım. "Senin bu durumundan yiğenim de etkileniyor. Sonunda ölüm yok ya, bırak artık ağlamayı." dedi. Aslında Harun haklıydı.. Ama yine de kendimi şuan çok kötü hissediyordum. 'Rojin gitme bak gidersen her şey biter.' diyen ve arkamdan seslenen Boran'ın yüzüne bakmış 'Zaten her şey bitti.' demiştim. Gözlerindeki hayal kırıklığı gözlerimin önünden hiç gitmiyordu.

"Duş almak istersen temiz havlu ve kıyafet çıkardım." diyen Ruken'e baktım. "Aslında iyi olur. Bu hastane kokusunu üstümden atmak istiyorum." dedim ve ayağa kalkıp yatak odasına girdim.

Üzerimdeki kıyafetleri çıkarmış ve banyoya girmiştim. Ilık su bedenimden akarken sıcak göz yaşlarımda yanaklarımdan akıyordu. Ben evlenirken böyle bir şeyi hayal etmemiştim ki.. Boran'la mutlu bir evliliğim olacaktı. Her hastane kontrolünde yanımda olacaktı. Aşerdiğim meyveleri arayıp bulacak ve bana getirecekti. Boran şirketle kafayı bozduğu için bu görev de Harun'a kalmıştı. Aşerdiğim zaman Boran'a değil Harun'u arayıp ona söylüyordum. Boran bazı zamanlar gidip alıyordu tamam ama bazı zamanlar Harun'u gönderiyordu.

Hıçkırıklarımın sesi banyo fayanslarında yankılanıyordu. Sırtımı fayansa dayamış, yere oturmuştum. Saçlarımdan akan su yüzümü yıkayıp geçiyordu. Ellerimi karnıma koymuştum. "Şuan hayattaysam senin sayende." dedim ve hıçkırdım. "Rojin her şey yolunda mı?" diyen sesle ayağa kalktım. "Şimdi çıkıyorum." dediğim zaman sesim titremişti. "Rojin iyi misin?" demiş ve banyo kapısını tıklatmıştı. Kapının arkasında asılı olan havluyu almış, kendime sarmıştım. Kapıyı açmış ve odaya girmiştim. "Rojin sen ağladın mı?" diyen ve tek kaşını kaldıran Ruken'e baktım. "Biraz ağlamış olabilirim." dedim ve elimdeki küçük havlu yardımıyla saçlarımı kurutmaya başlamıştım.

"Bir şeyler hazırladım. Üstünü giyindikten sonra mutfağa gelirsin." demiş ve odadan çıkmıştı. Yatağın üstünde duran kıyafetleri elime almıştım. Gözlerim yeniden dolmaya başlamıştı. Ama bu sefer artık ağlamayacaktım. Üstümü giyindikten sonra başıma şalımı takmış ve odadan çıkmıştım. Mutfağa girmiş orada bulunan masaya oturmuştum. "Benim hiç iştahım yok." dedim. "Yok öyle aç kalmak bunların hepsi bitecek." diyen ve mutfağa giren Harun'a baktım. Kararlı gözlerle gözlerimin içine bakıyordu.

Oturduğum koltuk rahattı ama benim içim çok huzursuzdu. Acaba şuan Boran ne yapıyordu? Kuş gibi öten zil sesiyle nedense irkilmiştim. Harun kalkmış ve kapıya bakmaya gitmişti. "Şimdi mi aklın başına geldi?" diyen Harun'un sesini duymuştum. Oturduğum yerden kalkmış ve kapıya gitmiştim. "Harun kavga çıkmasını istemiyorum." diyen Boran öfkeyle ona bakıyordu. "Neden geldin?" dedim ve ona baktım. Sesimi duyan Boran ve Harun bana bakmışlardı. "Rojin hadi gel evimize gidelim." diyen Boran'a "Ben o eve gelmiyorum. Hem farkındaysan biz seninle ayrıldık." dedim.

Gözlerine öfke yerleşmiş, kaşları çatılmıştı. "Ne demek ayrıldık! Kendi kendine her şeye karar verme!" diye sitem etti. "Ben ayrıldım oldu mu?" dedim. "Sen istediğin kadar ayrıldım de ben senden ayrılmıyorum." demiş ve beni kolumdan tutmuştu. "Boran ne yapıyorsun bırak beni!" diye sitem ettim. "Abi ne yapıyorsun bırak sana kızı." diyen Harun'a bakışlarını çevirmiş "Sen karışma!" diye sitem etmişti. "Kız seninle gelmek istemiyor, zorla mı götüreceksin." dedi. "Evet gerekirse zorla götüreceğim." demiş ve beni zorla evden çıkarmıştı. "Bırak beni seni istemiyorum!" diye sitem ettim.

Ayağım takılınca yere düşecekken Boran beni tutmuş ve çekiştirmeye devam etmişti. Bacaklarım buz gibi merdiven basamaklarına sürtüyordu. "Ya bırak beni bırak!" diye bağırdım ve kolumu ellerinin arasından çektim. "Gel deyince gelecek, git deyince gidecek bir kadın değilim! Yeter ya benimde bir gururum var!" diye bağırdım. Sesim merdiven boşluğunda yankı yapmıştı. "Biz seninle boşanmadık. Sen benim nikahım altındasın. Senin yerin benim yanım." dedi. "Doğru kağıt üzerinde daha ayrılmadık. Ama yakında mahkeme kağıdı gelir." dedim. "O zaman oğluna da veda et. Çocuk doğunca senden alacağım." dediği zaman bedenim titremişti.

Ellerimi karnıma sarmış "Öyle bir şey olmayacak!" diye bağırmıştım. "Göreceğiz bakalım olacak mı olmayacak mı?" demiş ve sırıtmıştı. "Neden böyle yapıyorsun? Neden beni zor durumda bırakıyorsun?" diye sordum. "Ben değil bu işleri bu hale getiren sensin." dedi. "Hatayı hep bende aradın zaten. Hep bahanelerin arkasına sığındın. Yok şirket yok para bilmem ne. Ben artık yoruldum. Ne olacaksa olsun." dedim ve titreyen bacaklarımla merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım.

"O zaman git annemler de kal. Neden Harun'un yanında kalıyorsun!" diye sitem etmişti. Arkamı dönmüş, ona bakmıştım. "Canım öyle istiyor." dedim. "Rojin beni delirtme! Git valizini topla! Annemlerin evinde kal!" diye öfkeyle konuşmuştu. "Abi, Rojin'in burada kalmasından rahatsız mısın?" diyen Harun'a bakmıştık. "Annemler varken burada durması sence doğru mu?" diye sormuştu. "Rojin nerede isterse orada kalır bu kendi kararı." diyen Harun'a baktım.

"Tamam o zaman Ruken'le kavga ettiğiniz zaman söyle bize gelsin." dediği zaman "Boran ne saçmalıyorsun?" dedim. "Orta da saçma bir şey yok ki. Sen nasıl burada kalıyorsan, Ruken'de bizde kalabilir." demişti. "Benim için sorun yok. Çünkü sen benim abimsin sana güvendiğim kadar kimseye güvenmiyorum." diyen Harun ona gülümsemişti. "Bende sana güveniyorum ama bu durum çok farklı." demişti.

"Boran abim şimdi ne demek istedi?" diyen ve kapıyı kapatan Harun'a "Bilmem." dedim ve oturma odasına girdim. Boran'ın güven problemini aslında anlıyordum. Robin'den sonra şuan Harun'a bile o konu da güvenmiyordu. Kalacağım odaya girmiş, kapıyı kapatmıştım. Yatağın üstüne oturduğum zaman karnımda kıpır kıpır eden bebeğimin varlığıyla bile rahatlayamıyordum. Onun benden alınacak korkusu şuan rahatlamama engel oluyordu.

Gerçekten Boran böyle bir şey yapar mıydı? Yoksa blöf mü yapıyordu? "Allahım ne olur bebeğimi benden almasın." diye dua ettim. Acaba buralardan çekip gitsem beni bulabilir miydi? Şuan buralardan çok uzaklara gitmek istiyordum. Ben gidersem belki işler daha berbat olur korkusuyla gidemiyordum. Şimdi ben ne yapacaktım? İki arada bir derede kalmış gibi hissediyordum. Bir yanım kal diyor, bir yanım git diyordu. Şimdi ben ne yapacaktım?

BERDEL (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin