Elimdeki valizle kapının önündeydim. Titreyen elimi kaldırıp zile basmıştım. Kapı bir kaç dakika içinde açılmıştı. Annem beni görünce gülümsemişti. Bakışları elime kayınca yüzünde şaşkın bir ifade belirmişti. "Kızım Rojin ne oldu?" diye sormuştu. Gözümdeki yaşları silip burnumu çektim. Yaşlı gözlerle ona baktım. "Anne ben evi terk ettim." dedim. Annemin yüzündeki şaşkın ifade yerini şok olmuş ifadeye bırakmıştı. Elimdeki valizi alıp beni açtığı kapıdan içeri sokmuştu. "Gel oturup konuşalım." demişti ve elindeki valizi kenara bırakmış, benim yanıma kanepeye oturmuştu.
Elimi ellerinin arasına almış "Söyle bakalım ne oldu?" diye sormuştu. Boğazımdaki kuruluk geçsin diye biraz öksürdüm. "Anne biliyorsun benim çocuğum olmuyor. Berfe hanım gidip arkadaşının kızını getirdi." dedim. Annem elini ağzına götürmüş "Senin üstüne kumamı gelecek!" diye küçük bir sitem etmişti. Başımı sallayıp gözümden akan yaşları sildim. "Peki Boran bu işe ne diyor?" diye sordu. Başımı kaldırıp anneme baktım. "Boran başkasını istemiyor ama biliyorum annesinin dediği olacak." dedim. Annem elimi bırakıp ayağa kalkmıştı. "Boran'ın buraya geldiğinden haberi var mı?" diye sormuştu.
"Hayır benim buraya geldiğimi bilmiyor." dedim. Boran'ın beni defalarca kez aradığını ve benim telefonlarını açmadığımı söylemedim. Abim Berzan ve Rojda içeri girmişlerdi. Rojda'nın beni görünce yüzü düşmüştü. "Rojin hoş geldin." diyen abime başımı sallamıştım. "Yoksa bizi ziyarete mi geldin?" diyen Rojda'ya kısa bir bakış attım. "Hayır burada yaşamaya geldim." dedim. "Evi mi terk etti?" diyen abime annem "Üzerine kuma gelecekmiş." demişti. "Ne kuması?" diye soran Rojda'nın sanırım hiç bir şeyden haberi yoktu. "Evet annen üstüme kuma getirdi." dedim.
Rojda kaşlarını kaldırıp "Peki ya Boran abim bu duruma ne diyor?" diye sordu. "Abin bu duruma karşı ama biliyorum ki sonunda annenin dediği olacak." dedim. Babam gelince annem ona durumu anlatmıştı. Babamın suratı beni görünce asılmıştı. Elini öpmeye yanına gitmiştim. "Baba ben geldim." dedim. Babam bana bile bakmadan "Görüyorum, neden geldin?" diye sordu. Gözlerim dolu dolu onun suratına baktım. "Üzerime kuma gelecek, ben o evde ne yapacağım." dedim. Babam ayağa kalkmıştı. "Ne olursa olsun. O ev senin evin. Buradan gelinlikle çıktın. Ancak kefenle geri dönersin." demiş ve odayı terk etmişti.
Gözlerimden akan yaşlar yüzümü yakmaya başlamıştı. Boğazımdaki yumru hiç geçmiyordu. "Tamam öyle olsun. Bende gidip kalacak yer bulurum." dedim. Kapıdan çıkacağım sırada abimin elini kolumda hissettim. "Hayır gitme burada kal." demişti. Onun siyah gözlerine baktım. "Benim yüzümden sizinde evliliğiniz bozulacak." dedim. Abimin gözleri dolmuştu. "Ben sana yaptıklarım için çok pişmanım. Varsın evliliğim bozulsun. Ama sen burada bu evde duracaksın." dedi. Sırtımdan nedense büyük bir yük kalkmış gibi rahatlamıştım.
Abimin göğsüne başımı koymuş, göz yaşlarımı serbest bırakmıştım. Abimin elleri sırtımı okşuyor ve bana teselli veriyordu. "Berzan sen ne dediğinin farkında mısın?" diyen Rojda burnundan soluyordu. Abim beni bırakıp ona dönmüştü. "Rojin'in hayatını biz mahvettik. Onun başına gelenler bizim suçumuz, o bu haldeyse bizim yüzümüzden." demişti. Yüzümdeki yaşları silmiş, Rojda'ya bakmıştım. "Hem sen daha düne kadar abimden boşanmak istemiyor muydun?" dedim. Rojda'nın gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Öyle mi!" diyen abim ona bakıp sitem etmişti. Rojda ağzını açıp bir şey diyecekken kapının zili onu susturmuştu. Annem kapıyı açmaya gitmişti.
"Rojin burada mı?" diye soran Boran'ın sesi odaya gelmişti. Bir kaç dakika içinde de kendisi odaya girmişti. "Rojin neden buradasın? Neden telefonlarımı açmıyorsun?" diye sormuştu. Nefesimi verip yutkundum. "Ben evi terk ettim." dedim. Boran'ın yüzüne şaşkınlık ifadesi yerleşmişti. "Ne demek evi terk ettin!" diye öfke dolu bir sesle sormuştu. "Annen sana birini bulmuş o da evi terk etmiş." diyen babam odaya girmişti. Boran sesli bir şekilde nefesini vermiş "Evet öyle bir şey oldu. Ama ben Rojin'i seviyorum." demişti. "Oğlum al karını geri götür." diyen babam Boran'a bakıyordu.
Boran yanıma gelmiş elini koluma koymuştu. "Hadi evimize gidelim." dedi. Elinin altındaki kolumu ondan çektim. "Hayır ben o eve gelmiyorum." dedim. "Rojin böyle yapma, gel gidelim! " diye sitem dolu bir sesle konuşmuştu. "Hadi kızım kimse duymadan evine git." diyen babama öfkeyle bakmıştım. Boran şuan resmen burnundan soluyordu. "Gelmeyecek misin?" diye sordu. "Hayır gelmeyeceğim." dedim. "Peki öyle olsun." demiş ve çıkıp gitmişti. Babam gözlerindeki öfkeyle bana bakmıştı. "Mecbur gideceksin!" diye sitem etmiş ardından Boran'ın peşinden dışarı çıkmıştı. Boran'ın ve babamın sesi odaya kadar geliyordu.
Babam, Boran'ı beni götürmesi içn ikna etmeye çalışıyordu. Babam abimin yuvası bozulmasın diye beni feda etmek istiyordu. Sonunda Boran eve geri gitmişti. Akşam yemeği için sofra hazırlanmış ve hep beraber sofraya oturmuştuk. Hiç birimizden ses çıkmıyor, kimse doğru düzgün yemek bile yemiyordu. Zar zor iki lokma yiyebilmiştim. Babamın beni öldürecek gibi bakışlarından kaçmayı çok isterdim. Oturduğum sandalyeye sinmiş, başımı yerden bile kaldıramıyordum. "Benim iştahım kaçtı. Size afiyet olsun." deyip elindeki kaşığı tabağa bırakan babam masadan kalkmıştı. Bu sözleri bıçak gibi kalbime saplanmıştı.
Benim yüzümden iştahı kaçmıştı. Yine gözlerim dolmuştu. Gözlerimi kapatıp açmamla beraber bir göz yaşım düşmüştü. Herkes bir köşeye oturmuş, kimseden ses çıkmıyordu. "Hadi kızım odan hazır." diyen anneme bakıp ayağa kalkmıştım. "Herkese iyi geceler." dedim ve salondan çıktım. Odama girdiğimde odanın değiştiğini gördüm. Ama kokusu aynı kalmıştı. Yatağa uzanıp yastığımı elime aldım. Göz yaşlarım benden habersiz dökülüyordu. Acaba Boran'la gitmeyerek hata mı yapmıştım? Boran'ın annesi benim evi terk ettiğimi duyunca acaba ne tepki vermişti? Belki de hiç vakit kaybetmeden o kızı eve getirirdi.
Ben şimdi meydanı o kıza mı bırakmıştım? Savaşmadan pes mi etmiştim? Kalbim acıyor burnumun direği sızlıyordu. Boran benden umudunu keser miydi? Belki de Berfin onun aklına girer onu kendine aşık ederdi. Elime telefonumu alıp Boran'ı aradım. Telefon çalıyor ama açan olmuyordu. Telefonu karşıdaki duvara fırlatıp hıçkırarak ağlamaya başladım.
Annem odama girmiş, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Rojinim kınalı kuzum böyle yapma." dedi. "Anne ben Boran'ı seviyorum. Ama annesi benim üzerime Berfin'i kuma getirecek. Ben, Boran ve Berfin'in çocuğuna mı bakacağım? Ben buna dayanamam." dedim ve ağlamaya devam ettim. Annem başımı göğsüne yatırıp saçlarımı okşuyordu. "Kim olsa böyle bir şeye dayanamaz. Ama kocanı seviyorsan, o da seni seviyorsa, onu o kıza bırakma." demişti. Başımı kaldırıp anneme baktım. "Biraz burada kalıp kendimi toplayayım." dedim. "Tamam sen nasıl istersen. Ben seni yalnız bırakayım." demiş ve ayağa kalkmıştı. Annem odadan çıkınca başımı yastığa koymuştum. Göz yaşlarım yanağımda yol çizip başımın altındaki yastığı ıslatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL (Düzenleniyor)
Ficção Geral{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...