Bölüm 17

2.5K 53 2
                                    

İçeriden gelen seslerle gözlerimi açmıştım. Üzerimdeki örtüyü kenara atıp yataktan çıktım. "Rojda'yı burada bırakmayız." diyen Serhat ağanın sesini duymuştum. Ben evi terk edince onlar da hemen kızlarını almaya gelmişti. Rojda ağlıyor anne ve babasına yalvarıyordu. Üzerimdeki kıyafetlerle uyuduğum için kıyafetlerimi değiştirmeme gerek yoktu. Üstümü düzeltip odadan çıkmıştım. Bana öfkeyle bakan Berfe hanıma bakmadan Serhat ağaya "Hoş geldiniz." dedim.

Serhat ağa bana kısa bir bakış atmış "Sağol ama hiç hoş gelmedik." demişti. "Ben karımı size vermem. Çünkü biliyorsunuz o hamile." diyen abim karısını teselli ediyordu. "Mecbur vereceksin. Rojin bu eve geldiyse Rojda'da evine gidecek." diyen babama baktım. "Kız kardeşin evi terk etti. Berdel bozuldu. Bizde kızımızı almaya geldik." diyen Berfe hanımın sesinde öfke vardı. "Bir hal çaresi bulunur. Hem Rojda hamile, bebek doğunca, bebeği ne yapacak?" diyen annem, Berfe hanıma bakıyordu. Berfe hanım ağzını açıp bir şey diyeceği sırada Serhat ağa araya girmişti. "Bebek doğunca onu size veririz." demişti.

Rojda gözlerini kocaman açmış "Ben bebeğimden ve kocamdan ayrılmam. Buradan gidecek biri varsa o da Rojin." demişti. Serhat ağa ayağa kalkıp kızının yanına gitti. "Berdel bozuldu. Burada durmanın anlamı yok." demiş ve onu kolundan tutmuştu. "Baba yapmayın, beni karımdan ve çocuğumdan ayırmayın." diyen abime bakmış "Onu kız kardeşine söyle. Evi terk edip berdeli bozan kendisi. Ben kızımı alıp gidiyorum." demişti. Berfe hanım ve Serhat ağa Rojda'yı zorla evden dışarı çıkarmışlardı.

Abim yaşlı gözlerle giden arabanın arkasından bakıyordu. Boğazımdaki yumru gittikçe büyüyordu. Kendimi bu koca dünyada kimsesiz ve yalnız hissediyordum. Annemin elini omzumda hissetmiştim. "Kızım hadi içeri girelim." demişti. Hep beraber eve girmiştik. Annem kahvaltı sofrasını hazırlamıştı. Ama abim ve benim boğazımızdan bir lokma bile girmemişti. Annem sessizce sofrayı kaldırmış ve mutfağa girmişti. "Rojin şimdi ne olacak?" diye soran abime bakmıştım. Abim kızarmış gözlerle bana bakıyordu. "Bilmiyorum." diye bildim.

Babam boğazını temizlemiş "Ben ne olacağını biliyorum Rojda bebeği doğurunca sana verecek." diyen babam abime bakmıştı. "İleride başkasını bulursun. Çocuğuna analık yapar." diye eklemişti. Acaba Boran, anne ve babasının buraya geldiğini biliyor muydu? Abime baktım ve gözlerindeki çaresizliği gördüm. Ben aslında evi terk etmekle hata yapmıştım. Beni el üstünde tutan Boran ben geri gidince yine el üstünde tutacak mıydı? Oturduğum yerden ayağa kalkıp abimin yanına gittim. Diz çökmüş, elimi dizine koymuştum.

"Abi sen üzülme ben o eve geri gidip senin Rojda'nı buraya göndereceğim." dedim. Abim gözlerindeki şaşkınlıkla bana bakıyordu. "Ama senin hayatında mahvolacak. Üstüne kuma getirecekler." dedi. Nefesimi verip yutkundum ve ayağa kalktım. "Sen merak etme. Boran beni seviyor ve el üstünde tutuyor." dedim.

Annemi yine gözü yaşlı arkamda bırakıp evden çıkmıştım. Bu sefer elimdeki valizim bana nedense ağır gelmeye başlamıştı. Gelen taksiyle evimi arkamda bırakmıştım.

Gözlerimdeki yaşlar hiç durmadan akıyordu. Hava aydınlık ve sıcaktı. Ama benim içim karanlık ve soğuktu. Taksi evin önüne gelince parasını verip inmiştim. Elimdeki valizi sürüyerek kendi ayaklarımla terk ettiğim eve yine kendi ayaklarımla gelmiştim. Boğazımdaki yumru bir türlü gitmiyordu. Elimi kaldırıp titreyen parmaklarımla zile bastım. Bacaklarımda titremeye başlamıştı.  Kapı bir kaç dakika içinde açılmış, Esma'nın, beni görünce yüz ifadesi değişmişti. "Buyurun gelin ağam hoş geldiniz." dedi ve beni içeri davet etti. İçeri girmiş, elimdeki valizi bir köşeye koymuştum.

Ağır adımlarla başım önde salona girmiştim. "Kürkçü dükkanına geri mi döndün?" diyen Berfe hanım koltukta oturmuş, bana bakıyordu. Başımı kaldırıp onun yanına gittim. "Ben hata yaptım. Beni affedin." dedim. "Hangi akılla gittin?" diyen sesle arkamı döndüm. Salonun kapısında duran Boran bana bakıyordu. "Seni almaya geldim. Ama sen gelmemek için ayak diredin. Şimdi neden geldin?" diye sormuştu. Ağzımı açıp bir şey diyeceğim sırada o benden önce davranmıştı.

"Senin evde olmadığını görünce ortalığı ayağa kaldırdım. Kimseye haber vermeden çekip gitmişsin." dedi. Gözlerine baktığımda öfke dolu bakışlarla bana baktığını gördüm. Boran'ın yanına gittim. "Boran biliyorum hatalıyım. Lütfen beni affet." dedim. Akmak için direnen göz yaşımı serbest bıraktım. "Rojin sen kendi kafana göre hareket ettin. Beni hiçe saydın gittin. Hadi onu da geçtim. Ben seni almaya geldim. O zaman gelmedin. Şimdi neden geldin? Onu merak ediyorum." dedi.

Ona sarılmak kokusunu içime çekmek isterdim. "Bende merak ediyorum." diyen annesi yanımıza gelmişti. Elimle, yüzümü sildim. "Ben üstüme kuma gelmesini istemediğim için gittim. Benim yüzümden abimin yuvası dağılınca geri geldim." dedim. "Lan beni hiç mi tanımıyorsun! Annemin getirdiği kızı kabul mu ettim!" diye sitem dolu sesle konuşmuştu. "Sen istesende istemesende Berfin bu eve gelecek." diyen Berfe hanım salondan çıkıp gitmişti.

Bakışlarımı, Boran'ın kahverengi bakışlarına çevirdim. "Boran beni affet. Biliyorum cahillik ettim. Ne desen haklısın." dedim. Boran nefesini bir sesli şekilde vermişti. "Seni sevmesem seni şimdi kapı dışarı ederdim. Ama unutma artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak." demiş ve odadan çıkmıştı. Kendi ellerimle kendi kuyumu kazıp içine düşmüştüm. Bende Boran'ın arkasından yukarı odamıza çıktım. Boran kanepeye oturup bir sigara yakmıştı. Ağır adımlarla onun yanına gittim. "Boran lütfen beni affet." dedim ve gözümdeki yaşın akmasına izin verdim.

Boran bana değil camdan dışarı bakıyordu. Sigarayı ağzından çıkarıp dumanı havaya üflemişti. "Gel otur buraya." demiş ve yanındaki yeri işaret etmişti. Gidip onun yanına oturmuştum. Sigarasını önündeki küllüğe bırakıp bana dönmüştü. "Rojin, ben sen gittiğinden beri hiç uyumadım ve düşündüm." dedi. Gözlerindeki ifade beni bitirmişti. "Artık seninle eskisi gibi olamam. Sen benimle bile konuşmadan beni terk ettin." dedi. "Ama ben böyle olacağını hiç düşünemedim." dedim. "Ne bekliyordun? Senin boynuna atlayıp hoş geldin dememi mi bekliyordun?" diye sormuştu.

Parfümünün kokusu burnuma gelmişti. "Boran ben hata yaptım kabul ediyorum." dedim. Gözümdeki yaşlar bir bir yanaklarımdan süzülüyordu. Elimin üstünde onun elini hissettim. Parmaklarıyla yüzümdeki yaşları silmişti. Kahverengi gözlerinde özlem vardı. Bakışlarım dudaklarına kaymıştı. O dudaklarını öpmeyi bile kısa sürede özlemiştim. Boran'ın bakışları da dudaklarıma kaymıştı. Nefesini alıp verince adem elması hareket etmişti. "Boran seni çok özledim." demiştim ve ellerimi kollarına koymuştum. "Bende seni özledim." demiş ve ellerini yanaklarıma koyup dudaklarımdan öpmüştü.

BERDEL (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin