Bölüm 14

3.3K 60 2
                                    

Gülmekten karnıma ağrılar girmişti. Boran'ın elleri karnımı gıdıklıyordu. Bu sabah uyanır uyanmaz Boran beni gıdıklamaya başlamıştı. Kahkahalarımın arasından "Çocuk gibisin." diye bilmiştim. "Öyle mi?" demiş ve beni daha çok gıdıklamaya başlamıştı. "Tamam değilsin." deyip ellerini çekmeye çalışıyordum. "Duyamadım." demiş ve kahkaha atmaya başlamıştı. "Tamam çocuk gibi değilsin." dedim.

Boran'ın elleri beni bırakınca rahat bir nefes almıştım. Yatağın üstündeki örtü yere düşmüştü. Boran yataktan kalkmış, beni de kaldırmıştı. Ellerini belime koymuş, beni kendine doğru çekmişti. Dudakları dudaklarımla buluşmuştu. Ardından dudaklarını ayırmış "Seni seviyorum." demişti.

Gözlerimi onun gözlerine diktim. "Bende seni seviyorum." dedim. Boran'ın dudaklarının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı. Aramızdaki huzuru kapıdaki bozmuştu. Kapı bir kaç kez tıklatılmış, kapının önündeki Esma'nın sesi odayı doldurmuştu. "Boran ağam anneniz sizi salona çağırıyor." demişti.

Boran kapı tarafına bakıp "Tamam geliyorum." demiş ve bana dönmüştü. "Bakalım annem ne istiyormuş." dedi ve beni bıraktı. Boran giyinirken bende hızla üstümü değiştirdim. Acaba annesi yine ne isteyecekti? Boran'ın arkasından odadan çıkmıştım. Hızla merdivenleri inip salona girmiştik. Salonda daha önce bir kaç kez gördüğüm Berfin'i görmeyi beklemiyordum. Bu kız arada annesiyle buraya geliyordu.

Boran kızı görünce annesine bakmış ardından bana bakmıştı. Boran tekrar annesine bakıp "Anne beni çağırmışsın." demişti. Berfe hanım "Evet bak kim geldi." deyip ayağa kalkan kızı göstermişti. Berfin Boran'a bakıp "Merhaba nasılsın?" diye sormuştu. Boran ona bakmış "İyiyim sağol." demiş daha sonra bakışlarını annesine çevirmişti. "Berfin'in bu saatte burada ne işi var?" diye sormuştu. Berfe hanım boğazını temizlemişti. "Berfin artık benim gelinim olacak, senin de karın." Bu sözlerin üzerine gözlerim kocaman açılmıştı. Berfe hanım yememiş içmemiş hemen arkadaşının kızını evimize getirmişti.

Berfin'in bana bakıp gülümsemesi gidip onu dövme istediğimi uyandırıyordu. "Anne sen ne saçmalıyorsun! Benim zaten bir karım var!" diye sitem eden Boran'a bakmıştım. "Karın sana bir çocuk bile veremiyor." diyen Berfe hanım bana bakmıştı. Gözlerim yaşlarını biriktirmeye başlamıştı. Ama bu sefer ağlamayacak ve bu kızın yanında dik duracaktım. Boran benim yanıma gelmiş elimi tutmuştu. "Biz karımla kahvaltıya gidiyoruz." demişti.

"Hiç bir yere gitmiyorsunuz!" diye sitem eden Berfe hanıma bakıyordum. "İkinizde Berfin'in varlığına alışsanız iyi edersiniz." demişti. Boran elimdeki elini çekmiş, saçlarının arasından geçirip sesli bir şekilde nefesini vermişti. Ardından bakışlarını Berfin'e çevirmişti. "Hadi annem cahil onu anladım. Peki sen neden onun lafına uyup buraya geldin?" diye sormuştu.

Berfin nefesini verip yutkunmuş "Çünkü seni seviyorum." demişti. Onun bu sözleriyle beynimden vurulmuşa dönmüştüm. "Sen kabul etmek istemesen de ben seni seviyordum." diye eklemişti. Gözlerim kurşun olsaydı, karşımdaki kızın bedenini delik deşik ederdim. "Ama ben seni sevmiyorum." diyen Boran Berfin'e bakıyordu. "Zamanla seversin." diyen Berfe hanıma öfkeyle baktım.

Gözlerim yaşlarını akıtmak için direniyordu. Boran annesine dönmüş "Ben zaten birini seviyorum. O da karım Rojin." deyip beni elimden tutup salondan çıkarmıştı. Berfin'in arkamızdan ağladığını duyabiliyordum. Evden çıkıp arabaya binmiştik. "Şimdi ne olacak?" diye ona bakmadan sordum. Boran sesli bir şekilde nefesini vermiş "Bilmiyorum." demiş ve arabayı çalıştırmıştı. Arabaya büyük bir sessizlik hakim olmuştu. Araba bir cafenin önüne park edince arabadan indim.

Rengarenk sandalyeleri olan tatlı şirin bir cafeydi. İçeri girip iki kişilik boş bir masaya oturmuştuk. Hemen bir garson gelip tepemizde dikilmiş "Hoş geldiniz. Ne alırdınız?" diye sormuştu. "Ne varsa getir." diyen Boran arkasına yaslanmıştı. Garson başını sallamış ve siparişlerimizi hazırlamaya gitmişti.

Cafede sadece çatal bıçak sesleri dışında ses yoktu. Etrafıma göz gezdirdim. Ailesiyle veya sevgilisiyle gelenler vardı. İki küçük çocuğuyla gelen aileye bakmıştım. Keşke benimde bir tane çocuğum olsaydı. Göz yaşım elimin üstüne düşünce gerisi gelmişti. Teker teker göz yaşlarım beni terk ediyordu. Boran masanın üstünde duran elimi tutmuştu. "Gülüm lütfen böyle yapma. Artık üzülmeni istemiyorum." demişti. Parmak uçlarımla yanağımdaki göz yaşlarımı sildim. "Sen istemiyorsun ama annen benim üzülmemi istiyor." dedim.

Garson ne varsa getirmiş, masamıza koyup gitmişti. Az da olsa bir şeyler yemiştim. Berfe hanım sayesinde bende iştah falan kalmamıştı. Arada göz ucuyla Boran'a bakıyordum. Onunda benim gibi fazla iştahı yoktu. "Yemeğini yediysen gidelim mi?" diyen ve elindeki peçeteyle ağzını silen Boran'a baktım. "Hadi gidelim." dedim ve ayağa kalktım. Boran hesabı ödeyince oradan çıkmıştık. Elimde onun elini hissetmiştim. Boran'la mutluydum ama annesi bu mutluluğuma gölge düşürmüştü.

Arabanın yanına gelince Boran binmem için kapıyı açmıştı. Ben arabaya binince o da kendi tarafına geçip arabaya binmişti. "O eve hiç gitmek istemiyorum." dedim ve arkama yaslandım. "Ama benim şirkete gitmem lazım." diyen Boran'a bakmış "Bende gelsem olmaz mı?" diye sormuştum. Boran tam bir şey diyeceği sırada telefonu çalmıştı. Boran telefonunu eline almış arayana bakmıştı. "Annem arıyor." demiş ve nefesini sesli bir şekilde verip telefonu açmıştı. Boran annesiyle kısa bir görüşme yapmıştı. Ardından telefonu kapatıp bana bakmıştı. "Seni eve bırakmam lazım." demiş ve arabayı eve doğru sürmeye başlamıştı. İstemeye istemeye arabadan inip eve doğru yürümeye başladım.

Boran çoktan şirketin yolunu tutmuştu. Dış kapıyı açıp eve girdiğim sırada Berfe hanımın oturma odasının kapısında beni beklediğini görmüştüm. "Gel seninle konuşacağım." demiş ve oturma odasına girmişti. Ellerim nedense titremeye başlamıştı. Nefesimi alıp verdikten sonra oturma odasına girdim. Odada Berfe hanım dışında kimse yoktu. Berfe hanım bana doğru dönmüştü. "Rojin Boran'ı ikna et. Berfin'le evlensin. Berfin'in çocuğu olursa onu alır sen büyütürsün." demişti.

Duyduklarımı bir bir sindirmeye çalışıyordum. "Berfin bebeğini bana vermeyi kabul eder mi?" dedim. Berfe hanım kanepeye oturmuş, yanındaki yere eliyle vurmuştu. Gidip onun yanına oturdum. Elini elimin üstüne koyup parmaklarıyla biraz sıkmıştı. "Biliyorum Boran'ı seviyorsun. Onun çocuğunu doğurmak istiyorsun. Ama gel gör ki çocuğunuz olmadı." demiş ve nefesini vermişti.

"Evet onu seviyorum." diye bilmiştim. "Bak kızım seni anlıyorum. Ama sende beni anla. Ben oğlumun çocuğunu görmek istiyorum. Berfin'le evlensinler. Sonra çocuğu sen alır, annesi gibi bakarsın." demişti. Ne diyeceğimi artık bilmiyordum. Kocamı kendi ellerimle başka kadının koynuna mı sokacaktım? O kadından olan çocuğuna annelik mi yapacaktım? Nefesimi verip yutkundum. "Anne ben böyle bir şeyi kabul edemem. Kocamı kendi elimle başka kadının koynuna sokamam." demiş ve ayağa kalkmıştım. Odada ki hava artık bana yetmiyordu. Nefes alamıyordum. Salondan çıkıp titreyen bacaklarımla merdivenlerden çıkmış ve kendi odama girmiştim.

İçimdeki volkan patlamayı bekliyordu. Avazım çıktığı kadar bağırıp haykırmak istiyordum. Ama onun yerine ağzımı yastıkla kapatıp ağlamıştım. İçim dışıma çıkana kadar ağladım. Yüreğim kor gibi yanıyordu. Ciğerimi söküp lime lime etmişler gibi canım acıyordu. Bir kuş olup uçmak uzaklara gitmek isterdim. Mutlu olduğum her zaman sonu hüsranla bitiyordu. Şimdi ben Boran'dan ayrılırsam abim ve yengemin de hayatı mahvolacaktı. Ama burada kalırsam da benim hayatım mahvolacaktı. Gerçi Boran artık beni seviyor ve el üstünde tutuyordu. Ama Berfin gelirse, yılan gibi onu sokup zehrini yavaş yavaş akıtacaktı. Çünkü bugün o zehri Berfin'in gözlerinde görmüştüm.

BERDEL (Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin