42 Kıskandın mı sen?

5.3K 156 9
                                    

Bir süre sessizce yolda ilerlerken bu sefer sessizligi o bozmuştu.

"Bir seye ihtiyacın var mı? Canın bisey cekiyor mu?"

"Yok teşekkür ederim."

"Doğruyu de cekiyor mu canın bir seyler?"

"Aslında simdi böyle bir bol çikolatalı kruvasan olsa cok güzel olurdu, ay bak ağzım sulandı." dedigimde direksiyonu sola kırarak işlek bir caddeye girmisti.

"Baska bir sey istiyorsan söyle alayim, cay, kahve, portakal suyu veya her ne istiyorsan."

"İstemiyorum, teşekkür ederim." dedigimde pastanenin önünde durmustu. 5 dakika icinde bana bir paket dolusu kruvasan,
1 adet elde sıkma portakal suyu almış ve kucagima koymustu. Bebek ayağına Özere nazlanıyordum, hosuma gidiyordu.

"Bebege iyi bak, yememezlik yapma." demis ve arabayi çalıştırarak yola devam etmisti.

"Beni düşünüyorsun hâlâ."

"Seni degil artık karnındaki bebegi düşünüyorum ben, sen benim elimde büyüdün o yüzden bebege de iyi bakmam lazım." demisti gözünü yoldan ayırmadan derince bir iç cekerek.

"Ayakkabılar rahat degilse varana kadar çıkar istersen gün boyu ayakta duracaksın sırtın ağrır."

Bu kadar düşünceli olması cok ağrıma gidiyordu, bebek ondan değildi ama ona ragmen bana naif bir sekilde karısı gibi davranıyordu.

"Rahatım teşekkür ederim."

"Teşekkür edip durma artik bana." demisti iki dudaginin arasindan usulca.

"Sen benim icin deliren bir adamdın, simdi ise karnimda baskasinin cocugu oldugunu bilmene ragmen bana iyi bakıyorsun ve gözünün önünden ayırmıyorsun?"

"Hâlâ öyleyim." diye fısıldamıştı.

"Ne?" demistim şaşkınlıkla.

"Demistim sana istersen boy boy cocukların olsun seni görünce deli gibi atan kalbimi durduramiyorum."

İster istemez dedigi hosuma gitmisti ve gülmemek icin dudaklarimi birbirine bastırmıştım.

"Aksam gitmeyeceksin o partiye, hem ayrica bu Diyar gavat mı nasi seni sokuyor ya o partiye karninda bebeğinle!"

"Gideceğim ya, gitmek istiyorum ben!"

"Gitmeyeceksin!"

"Ya Özer! Gideceğim!"

"Alkol almak yasak duydun mu? Agzina bir yudum sürmeyeceksin!" dediginde omuzlarimi banane der gibi kaldirip indirmistim

"Söz dinle!" dediginde oflayarak kafamı camdan dışarı cevirmistim.

Yaklasik 15 dakika sonra büyük bir holdingin önünde durmustuk ve ardından beraber iceri girmistik. Bizi karşılayan Nisa adında genc bir kiz olmuştu. Bizi gördüğünde hızlı adımlarla yanimiza gelmis ve Özere sarılmıştı. Damarlarımdaki kıskançlık beynime giden kanı bile engelliyordu o anda. Sinirle Özerin kolunu çimdikledigimde yavasca geri çekilmisti.

"Özercim hosgeldin, özlettin kendini."

"Hosbulduk Nisa, abin nerede?" demisti Özer soguk sesiyle.

"Bebegim, abim daha gelmedi yarım saate gelecek benim odama çıkalım istersen beraber?" dediginde öfkelenmistim, bir seyler yapmam gerekiyordu. Elimi usulca Özerin elinin arasindan gecirip sımsıkı tutmuştum.

"Görüşecegimiz kişi yoksa çıkalım madem sevgilim?" dedigimde Özerin elleri titremeye başlamış ve derince yutkunmustu. Nisa denilen kız şaşkınlıkla Özere bakmis ve öylece kalakalmisti.

"Sagol Nisa, biz abin gelince geliriz." dediginde Özerin elini sinirle sıkmıştım. Arkamızı dönüp yürümeye başladığımızda eline tırnaklarimi gecirmistim.

"Sagol Nisaymış, ne sagol ne yaptı sanki kiz? Hem nerden taniyor bu kiz seni ya ne bu samimiyet delirtme beni Özer."

"Canım acıyor canım." demisti tırnaklarımı gecirdigim elimi gösterip gülerken.

"Acisin bak yaranı saracak kadınlar bekliyor kapında, Nisa gibi."

"Kimse yaramı saramaz benim, senden baska."

"Ya niye sarılıyor o kız sana!" dedigimde tekrardan gülmüştü. Holdingin kapısından çıktığımızda sertce belimden cekerek yüzlerimizin yakinlasmasini sağlamışti.

"Kıskandın mı sen beni?"

"Kıskandım evet." demistim omzuna vurarak.

"Boğarım seni Özer!" diye ekledigimde keyifle gülmüştü.

"Şu şirin hallerinle eritiyorsun kalbimi."

"Ya öyle mi?" demistim dudaklarimi biraz daha usulca yaklastirirken. Öpecegi sırada geri kaçmıştım.

"Biri görecek, gidelim hadi." dedigimde basiyla onay vermis ve elim eline kenetliyken yürümeye başlamıştık.

Arka tarafa dönerek holdingin kantinine girmiştik. Özer elini bırakmayayim diye hafiften sıkıyordu.

"Özer biri görecek, yanlış anlayacak." dedigimde kafasıyla onay vermis ve elini hafifce cekerek sandalyeye oturmuştu.

"Ben neden burada çalışacagım?"

"Nasıl yani?" demisti anlamayarak.

"Bana bi söz vermiştin?" dedigimde başını eğmişti.

"İstemezsin artik diye düşündüm."

"Bana sordun mu isteyip istemediğimi?" dedigimde başını hayır anlaminda saga sola sallamıştı.

"İstiyor musun?"

Sordugu soru karşısında yutkunmustum. Üniversiteye ilk basladigim yıllar bana bir söz vermişti ve yaninda çalışacağımı söylemişti. Ancak yasanilan olaylardan dolayı istemeyecegimi düşünmüştü ama ben istiyordum, eger onu daha çok görebileceksem yaninda da calismak istiyordum.

"Yani burada çalışmaktansa senin yanında çalışmayi isterim ben?" dedigimde basiyla onay vermisti.

"Ugrasmaya gerek yok o zaman eve dönelim hadi." diyerek ayaga kalktiginda bende arkasindan kalkip koluna girmistim. Bu hareketim onu heyecanlandirmis olsa gerek elleri titremisti.

GÜLÜM•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin