19 Beraber spor yapalım mı?

11.9K 263 7
                                        

08.07.23 Cumartesi

Oturdugum balkon sandalyesinde uyuyakalmıştım, gözlerimi açtığımda güneş gökyüzüne kızıllığını vermiş yavas yavas doguyordu. Gözlerim Özer abiyi buldugunda onunda ellerini masanin üstüne koymus bir sekilde mışıl mışıl uyuduğunu gördüm. O kadar naif ve huzurlu uyuyordu ki onu bu haliyle öpmek icin nelerimi vermezdim.

Sessiz adımlarla iceri girip sarjdaki telefonumu çıkararak balkona geri çıktım ve kamerama girerek bu güzel manzarayi çektim. Mışıl mışıl uyuyan bu mükemmel adamı cektikten sonra telefonumu bırakarak ona seslenmeye başladım.

"Özer abi." ilk seslenisimle beraber anında gözlerini açtı, cok hafif uykusu vardı.

"Ne oldu gülüm, bisey mi oldu?"

"İceri gec hadi bak günes doğuyor, tutulur her yerin."

"Tamam gülüm, hadi sende içeri."

Başımla onay verip iceri girdigimde o da kendi odasina girmis ve üstündeki tişörtü çıkararak yatağa yatmıştı. Yatagi cok net gözüktüğü icin o sirt hatlarını cok net görebiliyordum.

Ona bakmayı kesip bende üstümdeki hirkayi çıkararak kendi yatağıma girdim ve Cumartesi olmasinin rahatlığıyla kendimi uykunun kollarına bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ona bakmayı kesip bende üstümdeki hirkayi çıkararak kendi yatağıma girdim ve Cumartesi olmasinin rahatlığıyla kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Saat 9'a gelirken gözlerimi tekrardan açmıştım. Uykumu cok güzel ve derin bir sekilde almıştım. Yerimden kalkarak banyoya girip yüzüme su çarptım.

Dolabımın önüne gelerek siyah kalin ipli crop ve siyah eşofman alarak üstüme gecirdim ve biraz nefes almak icin yürüyüşe gitmeye karar verdim.

Şapkamı, telefonumu alarak odadan çıkmış ve alt kata inmiştim. Annemi karşımda gördüğümde yanağından öperek "Günaydın." dedim.

"Günaydın kızım nereye?"

"Yürüyüşe çıkıyorum, nefes alacağım."

"Biz Zehra Teyzenlere gidiyoruz kahvaltı icin."

Gülerek başımla onay vermistim. Zehra Teyzelere her gün gitsek bile sorun olmuyordu onunla anne, kız gibiydik, annemle de abla, kardes gibiydiler. Zaten Zehra Teyze hep kardeşi olmasa da Annemi kardeşi olarak gördüğünü söyler. O yüzden beraber yemeden icmeden nefes dahi almazlar.

Spor ayakkabılarımı ayağima geçirerek kapıdan çıkmıştim. İlk olarak durup Özer abilere dogru biri var mi diye baktım. Kimseyi göremeyince arkamı dönmüş ve koşmaya baslayacaktım ancak arkamdan seslenilmesiyle durdum.

"Günaydın gülüm, nereye?"

"Günaydın Özer abi, yürüyüşe. Sana da gel demek isterdim ama ihtiyarsın sen artık koşabilecegini sanmiyorum."

Dediklerim kulaklarına varıp kasları çatıldiginda sinir olduguna emin olmustum.

"Ben mi ihtiyarım?" Tabi ki de bu dediğime takılmıştı. Başımla onay vererek söze girmiştim.

"Geliyor musun, gelmiyor musun ihtiyar?"

"İhtiyar mıyım ben?"

"Takıntılı mısın sen?" dedim gülerek ve ekledim.

"Yaşlısın işte, ben gibi çıtır olmayı mi bekliyordun bir de? Yaşından başından utan." dedim kahkaha atarak ve ekledim.

"Bak geliyor musun yoksa gelmiyor musun ona göre gidiyorum ben?"

"Git sen ben gelmiyorum, yaşlıymışım ya ben!?"

Gülerek onay verip kosmak icin arkamı döneceğim sırada tekrar seslendi.

"Şakaydi, geliyorum tabi ki hemen bekle 2 dakika üstümü degiseyim."

Tabi ki de böyle yapacağıni biliyordum, kıskanıyordu ve onsuz bir yere gidecegim diye deliriyordu. Özer abiyi anlamak cok da zor değildi.

Yaklaşık 5 dakika icinde o da hazır olmuş ve yanıma gelmisti. Uzun boyuyla giydiği siyah şort ve üstüne de giydigi vücudunu kaplayan siyah tişörtle bomba gibi gözüküyordu. Kendimi onun yaninda sönük hissetmistim. Ama kendini bana uydurmuştu, ikimiz de simsiyah giyinmistik ancak o uzun bacakları ve kaslı vücuduyla daha cok ilgi cekiyordu.

İkimizde kosmaya başladığımızda onun temiz deniz ferahlığı kokusu aklimi basimdan alıyordu. Ormanın icine girdiğimizde kuş cıvıltıları ve ikimiz basbasaydik. Ikimizde konusmuyor, susuyor ve kosuyorduk.

Ufak göl gibi bir alanın etrafına geldigimizde dinlenmek icin durduk. Ben kendimi yere atarken o ise hâlâ oldugu yerde kosuyordu.

Üstündeki tişörtü çıkarıp kucagima attığında şaşırarak yüzüne bakmıştım. Gün ışığında o baklavalari, kasları daha belirgin duruyordu ve bu beni bastan çıkarıyordu.

Kendini yere atıp şınav çekmeye başladığında pür dikkat onu izliyordum. Adeta benim icin şov yapıyordu. Oturdugum yerden kalkarak yanına gittim, ve hic düşünmeden ata biner gibi sırtına bindim. Ben hâlâ sirtındayken o sov yapmaya devam ediyordu.

Güldüğümde benimle beraber hafiften o da gülmüştü ve bu bıyık altından gülüşleri beni delirtiyordu. Aniden ayaga kalktiginda bagirarak sirtina yapışmıştim. Ellerim boynuna, bacaklarım ise kasiklarina dolanmıştı.

Kafasini hafif sola çevirdiğinde burun burunaydik ve ben utançtan kipkirmizi olmuştum. Burnunu hafif burnuma sürterek yanağımdan öpmüştü ve tekrar burun uclarımızin değmesini sağlamıştı.

"Korkuyorum, düşeceğim. İndir beni."

"Kendim düşerim, senin düşmene izin vermem, bana güven."

Burnumun ucundan öptüğünde 32 dis mutlulukla sırıtmıştım.

"Özer?"

...

Gelen kim acaba?

GÜLÜM•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin