29. bölüm: İmam nikahı

14 4 5
                                    

En karanlık gecelerin sonunda bile güneş doğar. en zor dediğimiz anda bile bir umut ışığı düşer üzerimize. Sadece insanın sabır etmesi gerekiyor, isyan etmeden başına gelenin bir imtihan olduğunu anlayarak sabır etmesi gerekiyor.

Yaşadığım şeylerin sonucunda gerçekten içten bir teslimiyet örneği Allah karşı gözterdim mi? bilmiyorum ama ben tanımaya çalışıyordum artık. onu, dünyayı, evreni, peygamberim (sas)'i bu dünyaya gelme amacımı anlamaya çalışıyordum.

Dünya inişli çıkışlı yokuşlar ile tasarlanmıştı. insan nasıl ki yoksun en üstüne çıktığında isyan etmiyorsa, en altı bulduğunda da isyan etmeliydi ki, yokuştan daha güçlü bir şekilde en tepeye çıka bilsin.

Bazı sevgililer nasıl insanı zehirleyip dünya hayatına bağlıyorsa bazı sevgilerde insanı gerçeğe doğru olana yönlendiriyordu. Musa Barlas'ın bana olan sevgisinin ikinci kademede olduğunu biliyordum.

Gerçekten de beni hiç bir çıkar için değil sadece Allah için sevdiğini hissediyordum.

Kolumu yukarıya doğru kaldırıp parmağımda ki yüzüğü inceledim. Etrafı küçük taşlar ile çevrilmiş olan yüzüğün ortasında büyük bir taş olan bir yüzüktü.

 Etrafı küçük taşlar ile çevrilmiş olan yüzüğün ortasında büyük bir taş olan bir yüzüktü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Elimi geri yatağın üzerine verip tavana baktım. Dün akşam Musa Barlas ile resmen nişanlı olmuştuk. Yüzükler takıldıktan sonra biraz daha oturmuş, o arada diğer gün yani bu gün dini nikahın da kıyılmışına karar vermiş sonra gitmişlerdi.

Ve bir kaç saat sonra da dini nikahımız kıyılacaktı. Herşey çok hızlı gelişiyordu.

"Ahu abla." Nilay'ın bana seslenen sesi ve açılan kapıyla uzandığım yerden kalkarak ona baktım.

"Nilay?" Sorgu dolu ses tonumu duyduğu gibi gözlerinin hedefi ben olmuştum.

"İmam geldi eve seni bekliyoruz." Hızlı hızlı kurduğu cümleleri doğru duyup duymadığımı tartmak için "imam mı? hâlâ erken değil mi?" Diye sordum.

"Ne erkeni." Kolundaki saate bakarak "on ikiye geliyor saat." Yataktan kalkarak "ne yapacağım ben şimdi." Ne yapılması gerektiği hakkında hiç bir şey bilmiyorum.

Kapı aralığında durup bana bakmaya bir son vererek yanıma doğru geldi. Ne yapacağını merak ederek ona baktığımda tam önümde durup bir elimi tutup beni Kendi etrafımda döndürdüğünde. Şaşırarak "ne yapıyorsun Nilay?" Dedim. Sorduğum soru ile elimi bırakıp beni süzerken "elbisen oldukça iyi." Üzerimdeki beyaz tül elbiseyi beğenmiş olacaktı ki, gözlerini saçlarıma çıkarmıştı "eşarpın var mı?" Evet anlamında başımı salladım.

"Onu da tak tamamsın."

"Bu kadar mı?"

Ne bekliyordun derecesine yüzüme baktığında "tamam ben eşarpı takayım." Deyip arkamı dönüp dolapın kapısını açtığımda bir yandan da Nilay'ı dinliyordum.

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin