Hayatım boyunca kendimden kimi uzaklaştırmaya çalıştıysam daha çok ona yaklaşmıştım. Işıl'ın hâlâ burada ve Nebahat teyze'nin yanında ne işi vardı.
Genellikle yaptığım çoğu şeyin içinde mantık aramadan direk konuya dalmışımdır. Yine aynısını yaptım. Musa'nın elinin arasında ki elimi çekip bahçe kapısını açarak bodoslama daldım içeriye.
"Senin hâlâ burada ne işin var?" Bir kaç gün önce ben onu göndermemiş miydim? Yoksa bir rüyadan mı ibreti?
"M..." Oturduğu sandalyeden kalkarken son anda söyleyeceği ismimi durdurmuş, yutkunarak "Ahu?" Demişti.
"Senin burada ne işin var?" Sorum cevaplanması kolay bir soruydu.
Burada ne işi vardı.
"Kızım Ahu," Nebahat teyze oturduğu yerden kalkıp yanıma dikilmişti "aranız kötü ama kızın üzerine bu kadar gitme." Söyledikleri ile biraz şaşırarak ona döndüm. "Aramızın kötü olduğunu nerden biliyorsun Nebahat teyze?"
"Işıl dedi aramız kötü diye. Gencecik kızı kapıdan kovmusun hiç olur mu böyle şey kızım. Aranız ne kadar kötü olursa olsun bir genç kızı dışarıya atmak..." Kınarcasına yüzüme baktı "hiç yakıştıramadım sana." Ağzımın içinde şaşkınlık nidasi yayılırken gözlerimi ışıl'a diktim.
Benim gibi şok olmuş bir şekilde Nebahat teyze'ye bakıyordu "gerçekten böyle mi anlatın olayları kadına." Direk savunmaya geçti "saçmalama ben bir şey anlatmadım sadece aramızın iyi olmadığı için yanına gelmediğimi söyledim."
Güldüm "yani Nebahat teyze bunları kendi hayal dünyasından mı uyduruyor?" Dikildiği yerden ayrılıp karşıma gelip durduğunda bir adım geriye doğru atım. elimdeki balonu sinir hali ile bırakmayayım diye hızlıca bileğime bir bileklikmis gibi bağlayıp geri ona döndüm.
"Ben böyle bir şey anlatmadım Ahu senin gözünde ben nasıl bir karakterim Allah aşkına."
"Doğru kızım o hiç bir şey anlatmadı ben çicek teyzenlerden çıkarken sizin tartıştığınızı gördüm ışıl elindeki çantası ile öylece kalınca zaten bir haftalık tatile çıkan oğlum yüzünden evde tektim onu çağırdım yanıma sağ olsun o da beni kırmadı." Yaptığı kısa açıklamayı dinlemek duygu durumumu hiç bir şekilde değiştirememişti.
"Nebahat teyze." Ona dönerek konuştum "bize iki üç dakika izin verir misin?" Ne kadar konuşmuyor olsak da birilerinin yanında birbirimizi kötülemek yada yaptıklarını söylemek etik değildi.
Gözleri ikimizin arasında gidip geldikten sonra ışıl'ın gözlerini evet anlamında kapatıp açması ile, "peki," diyerek ikimizi bahçenin ortasında bırakarak Musa'nın yanına doğru gittiğinde gözlerim gözleri ile kesişti.
Onu bıraktığım yerde dikilmiş beni izleyen musa'ya daha fazla bakmadan geri önüme döndüm. Ona bakınca bütün dikatim dağılıyor du. "Gözümde nasıl birisin biliyor musun ışıl." Başını anlamsızca eğip beni dinlemeye devam eti.
"Hiç bir etik değer tanımayan konu çıkarları olduğu zaman arkadaşımız ailenmiş hiç bir şekilde gözetmeden çıkarların hangi tarafta ise o kararı veren birisin." Sustuğumda yutkunarak yüzüme baktı. "Şimdi," kafamda ki bereyi düzelterek "senin hâlâ burada bu kadının evinde ne işin var cevapla?"
"Baban yüzünden." Bir anda tükürürcesine dediği şey ile kaşlarım çatıldı "babamın senin burada kalman ile nasıl bir ilgisi olabilir ki ışıl?"
Bıkmış gibi "baban beni işimden atırdı Ahu."
Söylediği şeyi doğru duyup duymadığımını idrak etmek için "Ne?" Diye bir tepki verdim.l
"Doğru duydun Ahu baban beni işimden atırdı."
"Saçmalama," güldüm "babam böyle bir şeyi neden yapsın ki?" Anında kendi sorduğum soruya cevabı kendim buldum.
Son yaptığı haber için...
"Seninle alakalı yaptığım haber için yaptığını biliyorum." Yutuknup yüzüme baktı "burada da ondan kaldım. iş yerimde ki arkadaşlarım arayıp konulduğumu söylediği anda yanımda Nebahat teyze vardı istemsizce o da duymuş oldu. Oğlunun gittiğini benim bir kaç gün yanında kalmamı teklif etti. Bende kafamı toparlamak için kabul ettim. Ve Zaten yarın gideceğim"
Söyledikleri karşısında bir kaç dakika sessiz kaldım çünkü şaşkınlık dalgasına yakalanmıştım. Babam benim için bir şeyi yapmıştı? Kulağa imkansız gibi geliyordu. Benim için iyi kötü bir şey yapması kulağa imkansız gibi geliyordu.
"Ben babamla konuşacağım işin için."
Hemen İtiraz etti "hayır, hayır öyle bir şeye gerek yok ben kendi başımın çaresine bakarım."
Yaptığını açıklamayı duymamazlıktan galip "dediğim gibi ben babamla akşam konuşurum."
Söyleyecek yâda konuşacak daha fazla bir şey kalmadığını düşünerek sırtımı ona dönüp bahçe kapısına doğru yürümeye başladığımda arkamdan "beni affetmiyecek misin?" Seni asla affetmiyecem. Söylediği sözlere bir cevap vermeden bahçeden çıktığım gibi Musa ve Nebahat teyze'nin yanına gittiğimde anında bakışları bana dönmüştü.
"Gidelim mi artık?" Başını evet anlamında sağladı.
Nebahat teyze'ye dönüp. "Herşey için teşekkürler Nebahat teyze." Dediğimde ne için teşekkür etiğimi anlamamış gibi"ne için?" Diye sordu.
"Işıl'ı evinde misafir etmişin teşekürler." Ne kadar artık onunla eskisi gibi olamayacağımı bilsem de eski bir arkadaşımdı neticede.
"Teşekkürü meşekürü bir tarafa bırak," gözlerini Musa ile aramda gezdirdi. "Siz yan yana ayrı bir güzel oldunuz. Maşallah, maşallah. İnşallah musab'ıma da bu kadar yakışan birini bulurum amin." Diye gözlerini üzerime çevirdiğinde "amin." Diye söylediğini tastik edip "biz artık gidelim. İyi günler."
"İyi günler kızım." Musa'nın önünde yürümesi ile arkasından onu takip ettim.
...
Eve girdiğimiz gibi ayakabılarımızı ve ceketlerimizi çıkardığımız da Musa elimi elinin içine alarak beni odasına doğru sürüklemeye başladığında şaşkınca ona baktım.
"Musa ne yapıyorsun?" Kısık sesli söylediğim soruyu görmezden gelerek odasının kapısını açtığı gibi ikimizi de içeriye sokup kapıyı arkamızdan kapatı.
Ben hala şaşkınca yüzüne bakarken "yol boyunca soramadım." Yanıma gelip "Işıl ile aranız niye bozuldu?" Yüzüme dikatlice baktı. "Eğer anlatmak istemezsen anlarım ama anlatırsan da dinlerim."
Sustuğu gibi alt dudağımı disleyerek etrafa bir bakış atım "ışıl'ın benim hakkımda yaptığı haberi görmedin mi?"
"Ne haberi?"
Bilmediğini anlayarak daha çok stres yaptım eğer ben ona olanları anlatırsam ya beni yine kendinden uzaklaştırmaya kalkarsa ben o zaman ne yapacaktım.
"Ahu..." Aramızdaki mesafeyi sıfırlayıp dibime girerek elini kaldırıp çenemi tutarak o'na bakmamı sağladı. "Kendine zarar verme huyundan artık vazgeç." Diğer elini uzatıp dişlerimin başkısından dudağımı kurtarıp yüzüme baktı.
"Ne haberi?"
Bu mesafeden bana sorduğu her soruyu cevaplamak zorundaymısım gibi hissetmeye başladım.
"Ben hani o gece ödül töreninde ödül almıştım ya." Başını evet anlamında sağladı "işte aslında ben o gece o ödülü hâk ederken almamıştım." Kaşları çatıldı.
Hemen "şöyleki ben o gece ödülü rüşvet karşılığında aldım." Yüzünde küçük de olsa bir duygu değişimi olup olmadığını teyit etmek için yüzüne baktığımda hâlâ aynı şekilde yüzüme bakıyordu.
"Neden?" Tek bir kelime kurmuştu elini çenemden çekerken. "daha çok tanınayım diye. Ama gerçekten kötü bir niyetim yoktu tek düşüncem daha çok tanımaktı onu da elime yüzüme bulaştırdım. Bir şey demeyecek misin?" Yüzüne bakarak sorduğum soruyu onun cevaplamasını beklerken odanın kapısının aniden açılması ve içeriye çicek teyze'nin "sen neler diyorsun kızım?" Demesi aynı anda olmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Paradoksu
Teen FictionDedim ya, ben bir yalan paradoksu'ydum. hep başa saran yalanlar uydururdum .