36. bölüm: gerçekler

4 3 0
                                    

Hayatım boyunca en zorlandığım şey, kendimi birilerine açıklamak olmuştur. Zaten beceremezdim. Her defasında elime yüzüme bulaştırdım.

Ama bu sefer başkaydı kendimi en net ve doğru şekilde açıklamam gerekiyordu. Çünkü karşımda sevdiğim adamın ailesi benden bir cevap beklercesine yüzüme bakıyordu.

Boğazımı temizleyerek zaman kazanmak için "Beren ile Nova neredeler?" Diye bir sordum ortaya.

"Onlar gittiler kızım." Çicek teyze'ye bakmadan elim ile uğraşarak "Nereye?" Diye sordum.

"Annemlere gittiler iki günlüğüne sonra da İstanbul'a dönecekler." Geçen gün bana dedikleri gibi yapmışlardı.

"Şimdi sen onları bırak bana bir açıklama yap kızım." Gözlerimi kaldırıp karşımdaki koltukta oturan çicek teyze ve Nilay'a sonra tekli koltukta oturmuş elindeki telefonu ile oynayan Hakan'a ve en sonda yanımda oturmuş beni izleyen musa'ya bir bakış atıp önüme döndüm.

Çicek teyzenin sorgulayıcı sözlerinden sonra hepsine olanları anlatmayı ben tercih etmiştim. Çünkü artık hayatımda gizli saklı olsun istemiyordum.

Öksürerek "şey." Diyerek konuya başladım. "Ben aslında oyuncuyum." Onların yüzüne yada verecekleri tepkiyi görmekten korktuğum için başımı eydiğim yerden, bakışlarımı da ellerimden kaldırmadım.

"Yani eskiden oyuncuydum. Bundan bir kaç ay önceye kadar." Ağzımın içinde dilimi ısırdım "Musa ile bir kızın haberleri çıkmıştı ya Musa Barlas'ın katıldığı ödül töreninden sonra. İşte o kız bendim." Konuyu daha iyi nasıl açıklayacağımı bilmediğimden aklıma gelen herşeyi direk aktarıyordum onlara.

"O gece bir sürü haber çıktı insanlar beni linç etti. bende bu olaydan sonra oyunculuğun bana göre bir meslek olmadığını anlayarak babamın beni gönderdiği buraya muğlaya kafamı dağıtmak için geldim."

Gözlerimi Musa Barlas'a diktim "ama beklediğim gibi olmadı hiç bir şey. biz karşılaştık yeniden." Çikolata kahvesi gözlerinin içine baktım "benim o kız olduğumu anladığınız an beni yanlış analyacağınızı ve buraya gelişimin pılanlı olduğunu düşüneceğinizi düşündüğümden size gerçekleri söylemedim. Zaten Seni gördüğüm an babamı arayıp geri dönmek istediğimi söylemek istedim. Ama her zaman olduğu gibi telefonlarımı açmadı."

İlk defa açmadığı telefonu bir işe yaramıştı.

Dudağımı ısırdım "sonra bir şeyler oldu ben buraya size buradaki insanlara alıştım."

Söylemezsem de gözlerimden anladı biliyorum en çokta sana alıştım.

"Bazı duygular açığa çıktı pılansız hesapsız. Kontrol edemediğim bazı duygular." Ona bakmaya bir son verip önüme döndüm.

Başka anlatacağım birşey yoktu çünkü böyle olmuştu herşey gözlerimi eydiğim yerden kaldırmadım. Çünkü alacağım tepkiden oldukça korkuyordum.

"Ama o kızın saçları sarı ve senden oldukça olgun görünüyordu." Nilay'ın dediği şeyleri hemen açıkladım "o ara saçlarımı sarıya boyamıştım zaten üzerimde oldukça gösterişli Bir Elbise yüzümde de oldukça ağır bir makyaj vardı." Ondandır beni tanıyamamışlardı.

"İnsanın inanası gelmiyor." Nilay'ın şaşkın sesi ve çicek teyzenin"sen biliyor muydun oğlum." Demesi ile sessizce beni dinleyen Musa Barlas "Evet," demişti kısaca "Babamda biliyordu."

Çicek teyze sustu herkes sustu bir kaç dakikalık suskunluğu çicek teyze bozdu. "Bize söylenecek bir şey kalmamış o zaman, geçmişindir iyi kötü senindir kızım. Önemli olan senle Musa'nın bu konudaki tafrınızdır bize bir şey demek düşmez zaten." Gözlerimi yüzüne kaldırdığımda gülümsedi "seni şu kıza sürede tanıtıp çok sevdim. Bana bu Yeter." Böyle bir tepki vereceğini hiç mi hiç düşünmemiştim.

Oturduğu yerden kalkıp "önemli olan sizsiniz çocuklar." Gözleri ile Hakan ile Nilay'a kalkmalarını işret Edip "biz sofrayı hazırlayalım sizde o arada konuşursunuz." Peşi sıra Nilay ve Hakan çicek teyze ile birlikte oturma odasından kapıyı arkalarından kapatarak çıktıklarında,

Rahat ve şaşkın bir nefes çektim içime beni yargılamadan dinlemişlerdi beni anlamaya, olanların benim anlattığım gibi olduğuna inanmışlardı. O kadar çok rahatlamış kapanan kapıya bakıyordum ki. Musa'nın tam yanıma yanaşıp saçlarım ile oynadığını bile fark etmemiştim.

Bu hareketinden dolayı Gözlerimi ona diktim. "Kızmadın mı bana?" Işıl ile aramızın neden kötü olduğunu ona anlatmıştım ve o hiç bir tepki vermemişti.

"Kızmadım sana." Saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırıp "sana kızmak mümkün bile değil ki," yüzümü avuçlarının arasına aldığında yüzüm elerinin arasından küçücük kalmıştı.

"Herkes hatalar yapar önemli olan hatalardan ders almaktır."

"Yani kızmadın mı bana?" Emin olmak istiyordum onun tarafından anlaşıldığımı bilmek belki de.

"Sen Ahu, sen benim safımsın ve ben istesem de sana kızamam." Avuçları arasında ki yüzüme doğru eğilip anlımı öptüğünde. Kalbimin yönünü bulmuş bir kuş gibi o'na uçtu.

"Seni çok seviyorum Musa."

"Seni çok seviyorum Ahu'm.'

Kolarını bana dolayıp beni kendine çektiğinde. İçim ısındı. Ve ben o'na biraz daha kapıldım.

"Abi maçın başlamasına bir saat kaldı..." Açılan kapıdan içeriye giren Hakan'ın söyledikleri ile kolarımı musa'dan ayırıp içeriye giren Hakan'a baktım.

"Ben niye hep böyle bir manzara ile karşılaşmak sorunda kalıyorum?" Sitem eden sesi fazla komik çıktığından güldüm.

"Bende şana aynısını söyleyecektim. Hakan, sen neden ikide bir herşeyi bölüyorsun?"

"İstem dışı oluyor abi."

"Bundan sonra kapıyı çalmadan içeriye giremeyeceksin."

"Burası senin odan değil ki, burası bütün ev halkının ortak olarak kullandığı oturma odası buraya da kapıyı çalarak girmemi beklemek yerine kendi odanda Ahu ablaya sarıla bilirsin abi. küçük bir öneri."

Musa'nın hangi ara yastığı alıp ona fırlattığını bile fark etmediğim bir anda miderin Hakan'ın yüzüne çarparak yere düşmesi aynı anda olmuştu.

"Seni döverim Hakan. Hemde çok pis döverim."

Hakan gülümseyerek."biliyorum döversin." Deyip omuzlarını geriye doğru atıp, "şimdi sen onu bunu bırak ta biz akşam ki Beşiktaş maçını nasıl izleyeceğiz?"

Az önce minderi ona Atan o değilmiş gibi Medeni bir şekilde konuşmaya başladılar "annem izin vermiyor mu?" Başını olumsuz anlamda sağlayıp "imkanı yok Benim evimde maç izleyemsiniz diyor."

"Benim odamda izleyelim o zaman?"

"Senin odan da onun evinin sınırları içinde olduğu için ona da izin vermiyor. yani hiç bir türlü bu geceki maçı izlememize izin vermiyor." Musa'ya bir bakış atıp "bir noktada da haklı kadın."

Ne konuştuklarını anlamayan ben ikisine de meraklı bakışlar atıyordum.

"Neden izin vermiyor ki maç izlemenize?" Neden izin vermediğini anlamk amacıyla sorduğum soruyla Musa'nın baskıları üzerime çevrildi gözlerinde yıldızlar çıkarken yüzünde küçük bir gülümsemeyle "Ahu." Dedi.

"Hım?"

"Maçı sizin evde izleyelim mi?"

"Olur." Bir sakıncası yoktu hem bende onunla ilk defa maç izlemiş olacaktım. Kulağa hoş geliyordu.

Yüzünde Kocaman bir gülümseme oluşurken içeriye Nilay girdi. "Ne konuşuyorsunuz bakalım?"

Hakan gülümseyerek "Ahu ablanın evinde maç izleyeceğiz de onu konuşuyorduk."

Yüzünde kocaman bir sırıtış oluştu. "Bende geleyim mi Ahu abla."

Başımı tabi dercesine sağlayıp musa'ya baktığımda Nilay'ın "bu gösteri kaçmaz." Diyen sesi ve gülüşü yayıldı odada.

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin