33. bölüm: fotoğraf çekme

8 3 1
                                    

Kapıyı arkamdan kapatarak dışarıya çıktığımda hemen karşıdaki duvara sırtını yaslamış bir şekilde bana bakan bir Musa Barlas ile karşılaştım.

"Beni mi bekliyorsun burada?"

Başını evet anlamında sağladığında "neden?" Diye sordum.

"E biz fotoğraf çekinecektik."

Söylediği şeye şaşırarak "biz mi fotoğraf çekinecektik?"

Gülümsedi "e o kadar badire atlatmışın bir fotoğraf için. artık çekinmeyelim mi?"

Ona anlattığım şeylere atıf yapması gülümsememi sağlamıştı.

"Çekinelim."

En çok istediğim şeylerden biriydi onunla aynı karede olmak  Ellerimi birbirine çırparak söylediğim şey ile gözleri ile yanını işaret etmişti. 

Yanına doğru yürürken aklıma gelen şey ile "ama benim telefonum yanımda değil." Evden çıkarken telefonu da almayı akıl edemediğim için kendime sövdüm. "Ben bir dakika gidip telefonumu evden alıp geleyim mi?"

Yanında durduğumda cıkladı "benim telefonum ile çekelim sonra kendine atarasın." Sunduğu teklif oldukça makul geldiğinden "olur." Dedim benden onayı alır almaz odasına doğru yürüdüğünde bir yandan da açıklama yaptı "telefonum odada şarjda."

Odaya girdiğimizde o direk telefonunu şarja taktığı yere tanıştığında istemsizce gözlerim yatağın üzerine kaymış kalbimin tam üzerine bıraktığı izler sonklamaya başlamıştı.

"Al bakalım." Duyduğum sesi ile Bana doğru uzatığı telefonunu fark etmem bir olmşutu. Gözlerimi yataktan ayırıp elindeki telefonunu aldım.

"Nerde çekelim nasıl çekelim üstüm başım düzgün mü?" Ard Arda sıraladığım sorular eşliğinde dolapının karşısına geçip aynadan yansımama baktım.

Üzerimde yuvarlak yaka beyaz bir buluz altımda da mavi pantolonum vardı. Saçlarımı önünden iki küçük örgü yapıp bir toka yardımı ile arkaya sabitlemiş halime bakmaya bir son verip "ben eve gidip bir üzerimde kileri değiştireyim mi? bunlar çok günlük." Söylediklerim benim aklıma yaratmıştı.

İki dakika eve gidip üzerimi değiştirip geldiğimde bence daha güzel olacaktı.

"Ahu." Odaya girdiğimizden beri nerdeyse hep konuştuğum için bir an sesini duyunca afalayarak ona baktım.

"Sadece fotoğraf çekineceğiz, vesikalık değil, pasaport için yada daha önemli bir işlem için de değil sadece anı kalsın diye bir fotoğraf çekinecegiz. Hem," gözlerini baştan aşağı üzerimde gezdirip bakışlarını en son yüzüme çevirdi. "Oldukça güzelsin." Son söylediği şeyi doğru duyup duymadığımını idrak etmek için bir kaç dakika aval aval yüzüne baktım.

O bana güzelsin mi demişti?

Hayır oldukça güzelsin. Demişti.

"Çekinelim mi artık çünkü nikah tarihi almaya gideceğiz hâlâ."

Kendimi toparlayarak "tamam tamam." Diyerek telefonunun ekranını açtığımda telefon ekranında gördüğüm Beşiktaş afişi ile gözlerimi devirerek "şifren ne?"

"1903" söylediği rakamları tuşladığımda ekran kilidi açılmıştı.

Saçlarımı geriye doğru savurup "gel bakalım." Telefonun kamera sekmesine tıklayıp açtığımda Musa Barlas'ta tam yanı başıma gelmişti.

"Şöyle bir çekelim." Yanına gidip gülümseyerek bir poz verdikten sonra iki üç tane daha çekip nasıl çıkmış olduğumuzu görmek için fotraflara baktığımda çektiğim beş fotrafın tamamında bana bakan bir Musa Barlas'ın görmeyi beklemiyordum.

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin