Gözlerimi yumup geri açtığımda hala karşımda yüzüsce duruyordu.
Ama benim de sabrımın bir sonu vardı.
Kolundan tutuğum gibi kapıdan uzaklaştırdım onu "ne işin var senin burada." Kolunu elimin arasında kurtarıp yüzüme baktı. "Özür dilemeye geldim."
"Ne özüründen bahsetiyorsun sen ışıl." Kaşlarımı ne Kadar çatabilirdim bilmiyorum ama kaşlarımı yukarıya doğru biraz daha kaldırdım ve sinirle yüzüne baktım.
"Bak özür dilerim sende benim işlerimi biliyorsun bir haftadır doğru dürüst hiç bir haber yazamıyordum..."
"Sen gerçek misin?" Karşıma geçip bide yaptığına Kulp mu buluyordu "beni rezil ettin sen,"
"Yapmak zorundaydım özür dilerim."
üzerine doğru yürüdüm "seni uyarmama rağmen o haberi yaptın ve şimdi de karşıma hiç birşey olmamış gibi geçmişin yapacağım haber yoktu diyorsun." Güldüm "şaka mısın kızım sen defol git." Kolunu tutarak onu itekledim "bu aptal bahanelerini de başkasına anlat."
"Bak Miray..." üzerime doğru açıklama yapmak için bir adım atığında, Ona açıklama hakkı bile vermeden bahçeden çıkardığımda "bir daha beni rahatsız edersen ışıl seninle uğraşmaya başlarım." Arkadastık ve onunla alakalı birden çok bilgiye sahiptim. ona bir kez daha bakmadan hızlıca eve girip kapıyı arkamdan kapatım.
Deli olacaktım bunların yüzünden sonunda çevremde bir tane bile normal bir insan yokken benden mantıklı kararlar vermemi kim bekleye bilirdi ki?
Derin bir nefes alıp kendimi sakinleştirdirmeye çalıştım. Sakin ol ahu sakin ol. Bir kaç dakika bekledikten sonra geri kızların yanına gittiğimde merak ile bana bakıyorlardı "Bir arkadaşım."
Daha fazla dikkat çekmemek için Az önceki yerime geri oturup kupayı elime alıp artık sıcak olmayan çikolatadan bir yudum aldığımda "Ahu akşam namazını kılacam da namazlık var mı." Kupayı geri yerine bırakıp "tabi var." Diyerek ayağı kalktım. Ezanın okunduğunu bile duymamıştım gerginlikten.
Komidiyenin alt çekmecesine koymuş olduğum namazlıklara doğru yürüdüm. "Aslında bende bir kaç haftadır namaz kılmaya başladım," namazlığı alıp ona döndüm. "Ama yani sadece iki üç sure biliyorum hala." Yaptığım açıklamayı gülümseyerek dinlemişti.
"Allah inşallah devamlılığını sağlar." Dediğinde amin dedim. Bir sürü derdin içinde kendimi en huzurlu ve yüklerimden arınmış hisetiğim tek an namaz kıldığım anlardı.
Namazlığı elinden alıp ona gösterdiğim odada namaz kılmak için hazırlandığında onu yanlız bırakıp oturma odasına geçtim. Abdestim olmadığı için onlar gittikten sonra kılacaktım artık.
Beren dikkatli bir şekilde bana bakmaya başladığında garip garip yüzüne baktım. "Ne oldu niye öyle baktın." Dediğimde sanki bir şeyi yeni çözmüş gibi "sen Musa'nın anlatığı kızsın." Yeni anlamış gibi "tabi ya o sensin." Dediğinde "hangi kız?" Diye sordum Musa Barlas beni birilerine mi anlatmıştı?
"Böyle kafasını karıştıran bir kız." Dediğinde gözlerimi kaçırdım. Böyle mi bahsetmişti benden? Bu gün kendisi de buna yakın bir cümle kurmuştu ama başkasında da duymak yanaklarımın kızartmasına neden olmuştu.
"Bak inkar da etmiyorsun kesin sensin o kız."
"Şey... Şey." Diyerek ilk başta itiraz etmeye çalıştım ama sonrasında itiraz etmenin de bir işe yaramayacağını anlayarak sessiz kalma hakımı kullandım. Güldü bu Halime hem de içten bir şekilde "Musa'ya bak sen..." Diye Musa Barlas ile alakalı konuşmaya tam başlamıştı ki Nova içeriye girdi "Beren artık gidmeyelim mi?" Beren gülümseyerek yerinden kalkıp "gidelim gidelim." Dediğinde bende yerimden kalktım "otursaydınız biraz daha."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan Paradoksu
Novela JuvenilDedim ya, ben bir yalan paradoksu'ydum. hep başa saran yalanlar uydururdum .