32. bölüm: kalpe dokunan sözler

6 4 2
                                    

Ağlayısım geçip yerini iç çekislere bıraktığında "iyi misin?" Dedi Elerini üzerimden çekip yüzümü avuçlarının arasına alırken.

Yüzümdeki yaşları parmak uçları ile silip "niye ağladın şimdi sen?"

Yutkunarak "Nova ile biraz konuştuk da..." Deyip sustum. Ne konuştuğumuzu anlamış gibi yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Zor şeyler yaşamış..." Zor şeyler yaşamış. Başımı evet anlamında sağladığımda elerini yüzümden çekip yatağın boş tarafını göstererek "gel buraya." Dedi.

Söylediğine itiraz etmeden terliklerimi çıkarıp baçaklarının üzerinde atlayıp diğer tarafta geçip gösterdiği yere oturduğumda, Elini belime doğru atıp beni göğsüne çekti.

"Keşke elimizden bir şey gelse." Diye sessizce konuştum. Orada insanlık dramı yaşanırken yapabileceğimiz bir şeyler olmalıydı. Böyle elimiz kolumuz bağlı bir şekilde oturmak çok kötü hisetiriyor insana. ama yoktu, Yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu.

"Elimizden bir şey gelir."

"Hıı." Duyduğum sesi ile Başımı kaldırıp yüzüne baktım.

"ne gelir?"

"Elimizden ne gelir? Mesela," Elerini saçlarımın üzerinde gezdirmeye başladığında gözlerimi yumdum. Kokusu Mayışmamı sağlıyordu.

"Baykot yapmak. Elimizden geldiğince onların ürettiği şeyleri değil kendi ülkemize ait ürünleri kullanmak. Duruşumuzu beli etmek, hangi kulvarda iyiysek ordan onlara yardım etmek."

"Ben zaten yapıyorum baykotu elimden geldiğince." Savaşın başladığı ilk günden beri yapıyordum çünkü Aldığım bir ürünün bir çocuğun başına bomba olarak düşeceği gerçeği vardı. "Aferim benim Ahu'ma." Dediğinde yanaklarım kızardı.

Bu halimi görmesin diye basımı göğsüne doğru gömüp gözlerimi kapatığımda başımın üstünde dudaklarını hisetim.

"Diğerini peki nasıl yapıcam yani duruşumu nasıl belli edeceğim?" Diye sorduğum soruyu o cevaplamadan ben cevapladım. "Senin o gece ödül töreninde yaptığın gibi..."

"Pek bir şey yapmadım sadece düşüncemi dile getirdim."

Elimi elinin üzerine koydum."O gece fotraf çekme isteğimi neden ret etin?" Bir anda aklıma gelen şeyi kafamda düşünüp tartmadan sormuştum.

"Normal bir şekilde sormadın ki?" Başımı göğsünden çekerek "nasıl normal bir şekilde sormadım?" Baya normal bir şekilde sormuştum.

Başını iki yana sallayarak "bir anda kulağıma eğilmiştin. Sizde mi ödül alacaksınız diye. O an şaşkınca şans döndüğümde de baştan aşağı beni süzmüş sonrada yine kulağıma eğilip fotraf çekine bilir miyiz demiştin." O söyleyince fazla anormal duruyordu gerçekten de.

"Bir nedeni vardı fotoğraf çekelim diye diretmemin."

Başını sağ omzuma doğru yatırıp "nasıl bir nedeni vardı?"

Elim ile onu göstererek "birincisi sen benim tutuğum takımın oyuncusuydun. İkincisi ben senin hayranındım, üçüncüsü de ben o fotoğrafı çeke bilmek için neler yaptım biliyor musun?"

Her söylediğim şey ile dudağının kenarı biraz daha kıvrıldı "neler çektin? O fotoğraf için?"

Başımı sen istedin dercesine sağlayıp anlatmaya başladım "ben tek bir tane bile Beşiktaş maçını kaçırmayıp hepsine taraftar olarak geldim. senin haberin var mı? her maçtan sonra senin dışarıya çıkmanı beklerken verdiğim çabayı be! Kaç kız önüme geçmeye çalıştı kaç yağmurun altında kaldığını ve hata." Saçımı geriye doğru çekip çenemin hemen yanındaki küçük sıyırık izini gösterdim. "Suram da çizildi seninle fotoğraf çekeyim diye."

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin