34. bölüm: yardım

10 3 4
                                    

"artık bir Barlas olarak anılacaksın Ahu." Evlendirme dairesinde çıkarken söylediği şey ile Gülümseyerek ona döndüm.

"Çok hoşuna gitmiş gibi konuşuyorsun."

"Tabiki de çok hoşuma gitti." Elimi elinin arasına alıp ceketinin içine koyduğunda "iki hafta sonra tamamen resmi eşim olacaksın." Kulağa o kadar hoş geliyordu ki dışarda ki soğuğa rağmen içim ısınmıştı adeta.

"Bu olanlar rüya gibi geliyor." Bu kadar mutluluk insanı güzel bir rüyanın içindeymiş gibi hissetmesini sağlıyordu.

"Benimle birlikte olmak, rüya gibi gelmesi çok normal." Kendini öven Musa Barlas'a gözlerimi kocaman açarak baktım.

"Kendimizi çok beğeniyoruz galiba?" Altan bir bakış atıp önüne döndü.

"Sende çok beğeniyor olmalısın ki benimle evleniyorsun."

Cebindeki elim ile elini sıkarak "o zaman sende beni çok beğeniyor olmalısın. Ne de olsa benimle evleniyorsun."

Güldü hemde kocaman "seni beğenmemek elde değil ki Ahu," yüzüme bakarak "küçük bir çocuk gibi olan su hallerini beğenmemek elde değil." Gözlerimi ondan kaçırarak yola diktim.

Bir insana verilecek en büyük hediye onunla aynı duygulara sahip olan birisi ile birlikte olmasıydı. Ve ben bu hayattaki en büyük hediyelerden birini bulmuşum gibi hisetiyorum.

Biraz değişik olmuştu onu bulmak ama güzel olmuştu o kadar güzel olmuştu ki ayaklarımı yerden kesecek kadar.

"Gel bakalım." Yürüdüğümüz kaldırımın hemen sol tarafında bulunan parka doğru yürümeye başladığında arkasından yürüdüm.

"Parkta ne yapacağız ki yoksa kaydıraktan mı kayacağız." Aklıma gelen şey ile "beni salıncakta sallasana Musa Barlas?"

"Ahu çocuk gibisin derken bunu kast etmiyordum?"

"Ama Musa Barlas..." Sözümü kesen şey bir anda bana doğru dönmesi olmuştu"soyadımı da verdim artık sana hala Musa Barlas mı diyeceksin. Ben senin ağzından musa'yı tek ne zaman duyacağım?" Cümlesi biter bitmez Gözleri göğüs kafesimin üzerinde durdu.  "doğru ya bir kez duymuştum." Bir sürü şey barındıran sesi gözlerimi kaçırarak elimi elinden çekmeme neden olmuştu.

"Beni utandırmak hoşuna mı gidiyor Musa Bar..." Barlas demeden hemen kelimeyi yarıda keserek "Musa." Dediğimde.

"Çok şükür senin ağzından da kekelemden musa'yı tek duydum ya artık ölsem de gam yemem." Elimle göğsüne vurup "saçma sapan konuşma." Dedim. Yüzümün dometese döndüğüne emindim.

Dudağının kenarı yukarıya doğru kıvrılır gibi oldu. Ama hemen yüz ifadesini düzeltip arkasını bana dönüp yürümeye başladığında
"Nereye?" Diye bağırdım arkasından.

"Geliyorum hemen." Durduğum yerden nereye gittiğini izlemeye başladığımda parkın bir köşesinde balon satan adamın yanına kadar gitmişti.

Adamla bir kaç şey konuştuktan sonra elini cebine atıp, biraz para çıkarıp adama verdikten sonra elindeki  balonların tamamını alıp parkın ortasına kadar gelmişti. parkta oynayan çocuklara seslenip hepsini etrafına topladıktan sonra elindeki balonları hepsine Teker teker çocuklara dağıtmaya başladı.

Balon alan her bir çocuk kocaman bir gülümseme ile Annesinin yanına giderken ben hayran hayran ona bakıyordum dikildiğim yerden.

Balon alıp çocuklara dağıtmak nasıl aklına gelmişti bilmiyorum ama bana doğru gelirken arkasından bir sürü mutlu yüz bırakmıştı.

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin