37. bölüm: şükür sebebi (final)

15 4 6
                                    

En fazla ne olabilir ki?

Onlarla maç izlemek en fazla evime ne kadar zarar verebilirdi ki?

Çicek teyze neden izin vermiyordu ki?
Gibi sorularıma ve yaptığım bu düşüncesizliğe oturduğum yerden kırılan televizyonumun başında dikilen ikiliye sakin olmaya çalışarak baktım.

Bu ikili... Bu ikili adeta kendileri maçın içindeymiş gibi ilk dakikadan beri ayakta televizyonun içine girmeye çalışıp kaçan her fırsatta evin içinde volta atarak ve maçın sonunda kaybettilen maçının hırsını televizyonuma yumruk atarak yere düşürmeleri ile sonuçlanmıştı.

Sakin ol sakin ol. Ahu sakin ola Ahu sakin ol!

Nilay kocaman bir kahkaha tufanına kapıldı.

"Ahu abla insan hiç bu ikisini evine maç izlemek için alır mı?" Çok doğru demişti insan bu ikisini evine hiç maç izlemek için alır mıydı? Almazdı ama malesef ki ben bunu kırılan televizyonuma bakışlar atarak idrak ediyordum.

"Gülmesene Nilay? kaza oldu işte, yanlışlıkla oldu. değil mi abi?"

"Aynen yanlışlıkla oldu Ahu. Özür dileriz biz senden."

"Aynen yenge hem biz sana yeni bir televizyon da alırız."

Musa hemen atıldı "aynen alırım en yenisini sana."

"Evimi mafettiniz."

Musa konuştu "öyle çok büyük bir zarar yok gibi değil mi?"

Hakan "aynen, yok öyle büyük bir zarar."

Kırılan bardakalrı ve televizyona bakarak "büyük bir zarar yok dediğiniz şey bu mu?"

"Bundan daha kötüsünü bizzat yaptıkları için bu onlara çerez gibi geliyor." Nilay'ın dediği ile gözlerimi musa'ya çevirdim. Çocuğun içinden maç izlerken başka bir insan çıkıyordu.

"Ortalığı toparlayın." Verdiğim komutla Musa Hakan'a dönüp, "toparlamaya başla ortalığı." Deyip yanıma gelmeye kalktığında "sende, sende mimarı olduğun bu dağınıklığı temizleyeceksin." Son derece ciddi ve kararlı çıkan sesimle suçlu olduğu için "peki," diyerek onay verdikten sonra. Hakan ile birlikte sebeb oldukları dağınıklığı temizlemeye başladılar.

Bir kaç dakika oturduğum yerden az önce şahit olduğum görüntüleri sindirmeye çalıştım.

"Abi şu tarafta da cam kırığı var... Şu tarafı iyi süpüremedin Hakan... Ay çok becerisizsin Hakan..." Üzerlerinde dikilmiş her yaptıkları harekete onları eleştiren Nilay onları bir dakika rahat bırakmamıştı.

Son olarak kırılan televizyonu da alıp bahçeye çıkardıklarında rahat bir nefes alıp ayağı kalktım. Evim sonunda eski haline dönmüştü.

"Ahu abla Hakan ile biz gidiyoruz." Nilay'ın bağıran sesi ve arkasından kapatılan kapı ve içeriye giren asık suratlı Musa aynı anda olmuştu.

"Ne oldu bir yüzün düştü."

Ters bir bakış atıp "maçı kaybettik." Saçlarını eli ile karıştırdı "modum yerlerde şuan."

"Sende benim televizyonumu kırdın az önce. Benim modum da düştü mü."

"Aynı şey mi?" Yanına doğru yanaşıp "bir daha asla sana Beşiktaş maçı işletmeyeceğim." Gözlerini kocaman açarak "öldür daha iyi Ahu, öldür daha iyi." Birbirine girmiş olan saçlarının arasına ellerimi daldırmak için ayak parmaklarımda yükselip "her seferinde televizyonu kuracaksan onu da yaparım." Hep istediğim gibi elerimi saçlarının arasına daldırdığımda gözleri üzerimdeydi.

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin