30. bölüm: elmalı olan herşey

8 4 2
                                    

Önünde durduğum camı fazla ses çıkarmamaya özen göstererek tıklatım iki üç kes üst üste.

Elimdeki tapağı elim ile belimin arasına yaslayıp bir kez daha camı tıklatığımda çekilen perde ile beni gören Musa Barlas şaşkın bir şekilde camı açarak "Ahu." Diye seslendi bana.

Onu uykusundan uyandırdığımı dağınık olan saçları ve eleri ile ovaladığı gözlerinden anlayarak "beni içeriye almayacak mısın?" Dedim.

Bir bana bir cam'a birde odasına bakıp geri bana döndü "rüya falan değilsin anladığım kadarıyla," saçlarını eli ile biraz daha dağıtıktan sonra, sorgulayan gözleri üzerimdeydi "gecenin bir yarısı camına dayanmanın sebebi nedir?"

"Bunu içeriye girdikten sonra açıklasam," etrafa bir bakış atım "köpek falan çıkar ısırır beni, yada biri görür Necip in oğlu akşam eve camdan kız alıyor diye laf söz çıkar..." Kafamın içinde düşündüğüm şeyleri sesli bir şekilde konuştuğumun pek farkında olmayarak geri ona dönüp başımı omzuma doğru yaptırarak baktığımda hâlâ şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu.

Ondan hayır gelmeyeceğini anlayarak
"Alsana beni içeriye Musa Barlas?" Bu son söylediğim şey ile camın kenarına elimi yaslayıp diğer elimdeki tapağı o'na doğru uzatım. "Al şunu." Söylediğimi ikiletmeden elimden aldığında. Cam 'ın fazla yüksek olmamasının avantajını kullanarak tek hamlede odasına girdim.

Düşündüğümden daha kolay olmuştu.

Elinde tuttuğu tabak ile bana bakan Musa Barlas'ın uykudan uyandığında fazla serseme bağladığını bu hâlinden anlamıştım. Ona sırtımı dönerek açık olan camı kapatıp tülü de geri önüne çektiğimde elerimi birbirine çırparak ona döndüm.

"Ahu." Dedi bir kez daha. Bu hâli fazla algı sorunu yaşadığından kendine gelmesi için yanına doğru yürüyüp elindeki tapağa da dikkat ederek, kolarımı beline sararak "günaydın." Dedim.

Burnuma dolan kokusu ile gözlerimi yumduğumda bir kaç dakika sonra elini sırtımda hisetim. "Saatin geçenin ikisi, günün ayması için fazla mı erken?" Verdiği cevapa gülüşmeyerek ondan ayrıldım "sonuda kendine gelebildin."

Yanan gece lambasının yaydığı cılız ışığın sağladığı küçük ışık birikintisi sayesinde bana gülümseyerek baktığını görmüştüm. "Genelde erkekler camdan içeriyengirer." Camdan odasına girmeme ithaf etiğini bilerek "tarsımız farkımızdır." Dedim büyük bir ego ile.

"Gecenin bu saatinde bu enerjiyi nereden buluyorsun sen?" Bunu sorarken Elinde tuttuğu tapağın üzerine örtüğüm mutfak bezini de kaldırdırmıştı ve tapaktaki kalp şeklinde yaptığım elmalı kurabiyeleri görmüştü.

Sırtımı cam'a yasaklayarak "biz şimdi yarın resmi nikâh için gün almaya gideceğiz ya benim bu günden uykum kaçtı. Bende ne yapayım ne edeyim derken aklıma elmalı kurabiyeler geldi. saatin bir olmasına aldırmadan kalkıp kurabiye yaptım. Tabi kurabiyeler elmalı olunca da aklıma sen geldin. Hem biz öğlen nikahtan sonra birbirimizi hiç görmedik konuşamadık ya konuşacak şeylerimiz vardır diye geldim." Dudaklarımı ıslatıp ona baktığımda büyük bir ciddiyetle beni dinliyordu.

"Öğlen babamlar beni arayınca öyle apar topar gitmek zorunda kaldım." Ona doyasıya sarılamadan Nilay içeriye girip, babasının aradığını söylemişti Musa Barlas da babasıyla yaptığı görüşmeden sonra ortadan kayıp olmuştu. Gözüme uyku girmesinin bir nedi de buydu.

"Ne için aramış?" Tabaktaki kurabiyelerden bir tane alırken bir yandan da yatağın üzerine oturmuştu. Sorduğum soruyu eş geçerek "ayakta kalma gel."  Dedi. Böyle camın önünde durmak fazla garip kalacağından, İtiraz etmeden Gözleri ile işaret ettiği yanındaki boş yere geçip oturduğumda, o kurabiyeden bir ısırık alıyordu.

Yalan Paradoksu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin