Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
4.Düşünce Sokağı
Kim bilir, belki de kaybolmak, kurtulmaktan daha güzeldir?
***
Hangisi daha zordu? Sonradan âmâ olmak mı, yoksa doğuştan âmâ olmak mı? Hiçbir zaman görmemiş bir insan mı, yoksa bir süredir göremeyen bir insan mı daha çok gökyüzüne hasret kalırdı?
Hangisi daha zordu? Sonradan lâl olmak mı, yoksa doğuştan lâl olmak mı? Hiçbir zaman konuşamamış bir insan mı, yoksa bir süredir konuşamayan bir insan mı daha çok kelimelere hasret kalırdı?
Hangisi daha zordu? Sonradan yürüyememek mi, yoksa doğuştan yürüyememek mi? Hiçbir zaman yürüyememiş bir insan mı, yoksa bir süredir yürüyemeyen bir insan mı daha çok özgürlüğe hasret kalırdı?
Peki, hangisi daha zordu; sonradan bir engele sahip olmak mı, yoksa doğuştan bir engele sahip olmak mı? Hangisi daha çok can acıtırdı? Yürümeyi, koşmayı, konuşmayı, görmeyi hiç bilmeyen bir insan, bilmediği bu hislerin acısını yaşayabilir miydi? Ya sonradan kaybedenler, insan kaybettiklerinin özlemiyle bir ömür boyu yaşayabilir miydi?
Özlemin sonu olur muydu, kaybettiklerini bir gün yeniden elde edebilir miydi insan? Peki, dertler? Dertler biter miydi, mutsuzluk bir gün bizleri de bırakıp gider miydi? Mutlu olmak için ölmek mi gerekirdi, yaşarken de mutlu olamaz mıydı insan? Peki, ya pişmanlıklar? Pişman olmak için illaki kaybetmek mi gerekirdi, kaybetmeden de pişman olamaz mıydı insan? Peki, ya sorular? Sorulan sorulara cevap verebilmek için illaki yaşanmışlıklar mı gerekirdi?
Elinde tekerlekli sandalyeyle odaya girmişti Veysel. "Abi, doktoruna sordum ben, taburcu olabilirmişsin." Hiçbir cevap vermedi Kenan, sadece bir noktaya odaklanmıştı. Veyselse tedirgin gözlerle abisine baktı, "Abi, iyi misin?" diye sordu. Yine hiçbir cevap alamadı, abim yorgun olduğu için cevap vermiyor diye düşünerek fazla üstüne gitmedi.
Bir süre sonra, "Ben şimdi o sandalyeye mi mahkum olacağım?" dedi titreyen sesiyle. Doktorluk yaptığı süre boyunca bir sürü hastasını bu tekerlekli sandalyeye oturtmuş, yeri geldiğinde onlara moral vermişti ama kendiside bu duruma düşünce, moral bulmanın sandığı kadar kolay olmadığını fark etmişti.
Gözleri doldu Veysel'in, hemen abisinin yanına gitti. Elini tuttu, kaybetmekten korkan küçük bir çocuk gibi sımsıkı tuttu. "Öyle deme abim, geçicek. Sadece kısa bir süreliğine kullanacaksın bu sandalyeyi, iyileşeceksin sen. Yanında ben varım, iyileşeceksin." Abisinden çok kendisini ikna etmek istiyor gibiydi.
"Şimdi evimize gidelim, sen bir güzel dinlen. En kısa zamanda da tedaviye başlarsın, olur mu?" Hiçbir cevap vermedi Kenan, yine sessizliğe gömülmüştü. Veyselse bu duruma hiç aldırmadan, tekerlekli sandalyeyi yatağın yakınına getirdi.