13. Kapanmayan Yaralar

256 31 133
                                    

13

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

13. Kapanmayan Yaralar

"...bu yaralar hiçbir zaman kapanamaz abi, hissediyorum."

***


2 Hafta Sonra

"Ben geldim anne, yine ben geldim. Sözümü tutamadım, ona rağmen geldim. Biliyorum, bu gurursuzluk ama tek başıma dayanmaya çalışmak oldukça zor, o yüzden rahatsız ediyorum seni."

Bir süre annesinin mezarını okşadı, tekrardan konuşmaya başladı.

"Size söz verdiğim gün, içimde başaracağıma dair bir umut vardı ama şimdi o umut nereye saklandı, bilmiyorum."

Sıkıntılı bir nefes verdi, gözleri doldu. Mezara bıraktığı solmuş lavantayı okşamaya başladı.

Titreyen sesiyle "Çok zormuş, gerçekten çok zormuş! Bu vicdan azabıyla, bu pişmanlıklarla yaşamak çok zormuş! Zaten bütün çiçekler birer birer soluyor, solmayan tek şey gelincikler! Mimozalar bile soluyor ama gelincikler asla solmuyor," dedi.

Gözlerini kapattı, sesli bir şekilde ağlamaya başladı.

"Bundan sonra ne yapıcağım, nasıl yaşayacağım ya da yaşayabilicek miyim? Yaşamayı unutmuş gibi hissediyorum! Açıkta kalmış yaralarıma, her gün yeni birisi ekleniyor, yıldızlar her geçen gün gökyüzünü terk ediyor."

Bir süre sustu. Tekrardan konuşacağı sırada, Ahmet'in sesini duydu.

"Veysel! Burada, tek başına ne yapıyorsun? Neden giderken bana haber vermedin? Madem mezar ziyaretine gidicektin, neden birkaç saattir eve gelmedin, ayrıca o telefonunu neden açmıyorsun?"

Ahmet, sessiz sedasız evden çıkan Veysel'i çok merak etmiş, saatlerce aramış ve en sonunda buraya bakmaya karar vermişti.

Güldü Veysel. "Ne bu soru yağmuru? Varlığım, ne zamandan beridir uğruna endişelenicek kadar değerli oldu, senin için?" diye sordu.

"Veysel, sorularıma cevap ver, beni sinirlendirme!" diye bağırdı.

Ofladı, Veysel. "İki haftadır ne yapıyorsam, onu yapıyordum. Rahat bırak beni!" dedi.

Veysel'in kendisini terslemesine sinirlendi, fakat hiçbir şey söylemedi. "Yarım saat sonra ilk randevun var, gitmemiz lazım. Hadi, kalk!" dedi ve annesinin mezarının yanına oturmuş Veysel'i kaldırmaya çalıştı.

Direndi, Veysel. "İstemiyorum, gitmeyeceğim. Burada, annemin yanında kalacağım. Sen iptal et o randevuyu, doktor falan istemiyorum ben!" diye bağırdı.

Bunu duyan Ahmet, yavaşça Veysel'in yanına çöktü, saçlarını okşamaya başladı. "Abicim, inan bana, o randevu sana çok iyi gelicek. Yüklerin azalacak, yaraların kapanacak. Her şey tekrardan güzel olacak, söz!" dedi, umut dolu sesiyle.

Bitti Rüya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin