22. Geç Kalınmışlıklar
"...Benden vazgeçme, geç kalınmışlıklar dört bir yandan beni kıstırırken, benden ve bizden vazgeçme."
***
Bir gece vakti -yıldızların bile uğramadığı bir gecede- karanlığın eşliğinde derin bir uykuya dalmıştı.Şimdiyse, gökyüzünde parıldayan yıldızlarla dolu bir gecenin içindeydi.
Tanımadığı bir ses ona: "Umut et!" diye fısıldamıştı.
Merak etmişti sesin kime ait olduğunu ve nereden geldiğini.
Karanlık bir sis bulutunun içindeydi ve yalnızdı.
Birdenbire kulaklarında yankılanan o ses, önündeki sis bulutunu dağıtmaya yetmemiş fakat büyük bir oranla azaltmıştı.
Aynı ses yine, "Umut et!" diye fısıldamıştı.
Bu ses o kadar içine işlemişti ki, adeta hayat vermişti ona.
'Umut etmek, umut var demektir' diye düşünmüş ve sesin sahibini bulması gerektiğine karar vermişti.
Eskisine göre daha çekilesi olan sis bulutlarının arasında ilerlerken, duyduğu ses giderek yükselmeye başlamıştı.
"Umut et!"
Aniden, karşısında parlak bir ışık belirmiş ve sesin sahibiyle karşılaşmıştı.
Karşısında oldukça aydınlık bir meydan vardı ve bu meydanda ince bir ışık peçesiyle örtülü, nasıl bir şey olduğu tamamen görünmeyen birisi vardı.
Sesin sahibiydi bu.
Parlak yıldızların arasından ona bakarken, gülümseyerek konuşmaya başladı: "Ben, umudun ta kendisiyim. Senin içinde var olan güç ve inanç benim."
Nedenini bilmediği bir şekilde gözleri dolmuşken, içinde bir huzur dalgasının yayılmaya başladığını hissetmişti.
"Umut etmek, ne demek ki?" diye sordu, meraklı bir sesle.
Sesin sahibi sakin bir gülümsemeyle cevapladı kendisini: "Umut etmek, içindeki ışığı hiç söndürmeden, her fırtınada dimdik durmaktır. Umut, ruhunu besleyen en değerli şeydir. Ve sen, diğer insanlar gibi umudu her an içinde taşıyorsun."
Şaşırmıştı.
Onun içinde umut mu vardı?
"Umut etmek, benim en değerli varlığım ve en güçlü silahım mı?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitti Rüya
FanficRüya içinde rüya, Rüya içinde kabus, Hayat içinde insan, İnsan içinde hayat...