16. Savaş Meydanı

301 30 134
                                    

16

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

16. Savaş Meydanı

"Savaş meydanında ölen duygulardır, insanlar değil,"

***

Gözlerini açtı ve karanlık, içi boş bir odada olduğunu fark etti. Artık alışmıştı, yine aynı kabusun içinde olduğunu çok iyi biliyordu. Bir çıkış yolu aramaya başladı, bir an önce bu kabustan kurtulmak istiyordu.

Odanın kapısını açmasıyla birlikte, bu sefer bir ormanın içinde olduğunu gördü. Bu kabusu sürekli görüyordu ama asla sabit bir mekanda kalamıyordu. Nereye gittiğini bilmeden yürümeye başladı.

Upuzun ağaçların yanında, küçücük bir çocuk gibi kalmıştı. Bu durumu fazla umursamadı. Kabusu ilerlemeden, uyanması lazımdı.

Karanlıkta önünü zar zor görürken, bedeni aniden yere düştü ve gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı.

Kendisine doğru yaklaşan birisinin ayakkabılarını gördü, başını çevirip, kim olduğuna bakmak istedi fakat yavaş yavaş kapanan gözlerine, istesede karşı koyamadı.

Gözlerini tekrardan açtığındaysa içi boş, duvarları beyaz bir odanın zemininde yattığını gördü. "Neredeyim ben?!" dedi, korku dolu sesiyle.

Sürekli gördüğü kabusun, başka bir alternatifine düştüğünü hissediyordu.

"Deliriyor muyum? Neredeyim ben, az önceki kişi kimdi?!" Saniyeler tıkır tıkır işlerken, ne yapıcağını bilmiyordu. Zaman, bir ilaçtı ve o, fazla dozdan zehirleniyordu.

Uzandığı zeminden kalktı, korkak adımlarıyla kapıya doğru yaklaştı, gördüğü şeyle birlikte kaşlarını çattı. Burası, az önce düştüğü yerdi, farklı bir yere gidememişti. Değişen tek şey, içinden çıktığı odaydı.

"Her şey senin yüzünden!" Aniden duyduğu sesle, korkusu iki katına çıktı. Sesin geldiği yeri anlamak istercesine etrafına bakındı fakat hiçbir şey bulamadı.

Yavaş yavaş, ileri doğru yürümeye başladı. Sadece birkaç adım atmışken, kafasına bir şeyler düştüğünü hissetti ve gökyüzüne baktı.

Kafasına yağan şey bir yağmur ya da kar değil, lavantalardı. "Bu lavantaları sen soldurdun, her şey senin yüzünden!" diye bağıran sesle, korktu ve ormanın içine doğru koşmaya başladı.

Düşe kalka ilerlediği ormanda, aniden önüne çıkan silüetle durdu. Abisi, tam karşısında duruyordu. "Abi, sensin, değil mi?" Karşısındakinin abisi olduğunu biliyordu ama içindeki korku, onu karanlık ormanın sessizliğinde yanıltıyor ve boğuyordu.

Bitti Rüya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin