25. Hastalıklı Ruhlar

170 22 209
                                    

25

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

25. Hastalıklı Ruhlar

"İnsanların ruhu amansız bir hastalığa yakalanmış. Umarım, bir gün ilacı bulunur."

***

Her insanın içine ilmek ilmek işleyen bir duygu olurdu.

Kimi insanın içine başarısızlık duygusu işlerdi.

Yapamadığı, yapmasına izin vermedikleri her şey için kendisini suçlar ve hayatta hiçbir zaman bir şey başaramayacağına inanırdı.

Kimi insanın içineyse umut işlerdi.

Nereden geldiği bilinmez bir umut çıka gelir ve pes etmesine asla izin vermezdi. Solmuş yapraklara bile karşı koyar, hayatına bir şekilde devam ederdi.

Kimi insanın içineyse, birbirinden fazla duygu aynı anda işlemek isterdi ve bu durum insanın kafasını karıştırırdı.

Mesela öfke ve şefkat aynı anda işlerdi içine, ne yapıcağını bilemezdi insan.

Öfke mi, şefkat mi? Hangi duygunun kendisi için daha önemli olduğuna karar bile veremeden, içine bambaşka duyguların işlenmeye başladığını hissederdi.

Bir yerden sonraysa insanın bütün duyguları dururdu ve büyük bir boşluğa düştüğünü hissederdi.

O boşluğu kimi zaman pişmanlık, kimi zaman kaybetme korkusu doldururdu.

Hata üstüne yapılan hatalar, zamanla insandan saklanmaz, bütün gerçekliğiyle kendisini gösterirdi.

Kimi insanın içineyse saf kötülük işlerdi.

İnsan, kendisine ait olmayan her şeyi kıskanmaya başlar ve elindekilerle yetinmeyi utanırdı.

Kendisine zararı bile dokunmayan insanlara zarar verir, canlarını yakardı.

Ve bunu yaparken bir an olsun pişmanlık duymaz, hatta zevk bile alırdı.

Ve her insan, içinde hastalıklı duygular taşırdı.

                         2 Hafta Sonra

Koridorun başına geldiği sırada karşısında Ahmet'i ve Kenan'ı gördü. Hızlıca yanlarına doğru ilerlerken, konuşmaya başladı:

"Kenan, acilen benimle gelmen lazım!" dedi, soluk soluğa kalmışken.

Duyduğu sesle birlikte bakışlarını camın ardındaki kardeşinden çekip, Sezaiye baktı.

"Ne oldu, Sezai?" Yüzünde tedirgin bir ifade olan Sezai, ara sıra Ahmet'e bakıyor fakat hiçbir şey söylemiyordu.

Hafifçe yükselttiği sesle, "Sezai, konuşsana!" diyerek, araya girdi Ahmet.

Bitti Rüya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin