Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
30. Kötülük
"...İnsanlar neden bu kadar acımasız ve kötü?"
***
"
Evet, artık hastaneden çıkabiliriz!" diyerek, heyecanlı bir şekilde Veysel'in kaldığı odaya girdi Kenan.
Veysel'in yanından nadiren ayrılan Cemileyse, yine odada oturuyor ve Veysel'in kendisiyle konuşmasını bekliyordu. Kenan'ın söyledikleri karşısında heyecanla oturduğu yerden kalktı ve "Gerçekten mi Kenan abi?" diye sordu.
Daha sonra bakışlarını kardeşine çevirdi fakat kardeşinin sevinmediğini görünce yüzündeki gülümseme silindi, gözlerine ise hüzünlü bir ifade çöktü.
Yavaş adımlarla, yatakta yatan ve camdan görebildiği kadarıyla dışarıyı izleyen kardeşine yaklaştı.
"Ben senin yerinde olsam, dışarıyı camın arkasından görebildiğim kadarıyla değil; dışarı çıkıp, görebildiğim kadarıyla görmeyi tercih ederdim." Her ne kadar kardeşinin durumuna üzülse bile güçlü durmak zorunda olduğunu biliyor ve kardeşine iyi görünmeye çalışıyordu.
Yine hiçbir tepki vermemişti Veysel.
Fakat Kenan bu duruma hiç aldırmadı, her şeyin zamanla düzeleceğine inanmak istedi.
Yavaşça kardeşinin doğrulmasına yardım etti ve hızlıca odadan çıkıp, birkaç dakika sonra yanında bir tekerlekli sandalyeyle geldi.
Kenan'ın her bir hareketini dikkatle izleyen Cemile, "Kenan abi, ciddi bir hasar yok demiştin?" dedi, sorgulayıcı bir ses tonu ve endişeyle birlikte.
Cemile'nin bu endişesi, Kenan'ın yüzünde küçük bir tebessüm oluşturmuştu.
"Biliyorsun Cemile, uzun zamandır komadaydı. Hemen eskisi gibi hareket etmesini bekleyemeyiz."
Kenan'ın sakin bir ses tonuyla söylediği şeyler Cemile'nin içini tamamen rahatlatmasa bile, büyük bir oranda endişesini azaltmıştı.
"Şükürler olsun, Allah'ım! O zaman ben sana yardım edeyim Kenan abi!"
Cemile'nin yardımıyla birlikte Veysel'i tekerlekli sandalyeye oturtmuş ve kısa bir süre içinde hastanenin bahçesine çıkmışlardı.
Cemile yavaş adımlarla eve doğru ilerleyip, Veysel'in tekerlekli sandalyesini sürerken bir şeyler anlatmaya başlamıştı.
"Sen uyuduğunda sonbaharın sonlarına doğru gelmiştik, şimdiyse kışın ortalarındayız. Biliyor musun, bu süreçte Mutlu seni o kadar çok özledi ki onu buraya getirmeyi çok istedim ama biliyorsun, hastaneye hayvan sokamazdım. Eminim sende onu çok özlemişsindir, değil mi?"