HERRKESE SELAM
Hastaliktan yatak dosek yatarken icim icimi yedi bolum atamadim diye ama en sonunda biraz da olsa toparlayip hallettim bolumu
Ay iyi ki cuma gunu dersim yok yoksa yataktan bile cikamazdim hem hastaligin hem de okulun yorgunlugundan
Neyyyseee hos okumalar :*
Bölümün ilham kaynağı: The Nbhd-Reflections
Pamuk eller satir arasi yorumlara/24.02.2024
"Komutanım hazırız biz."
"Geçelim o zaman." Atakan önden askerler arkasından giderek harekât merkezine geçtiler. Masanın etrafına dizilip Selim yarbayı beklemeye başlamışlardı.
"Komutanım!" Atakan gür sesiyle bağırıp herkesin hazır ola geçmesine neden oldu. "Rahat, oturun çocuklar." Herkes oturup Selim yarbaydan gelecek olan şeyi bekliyordu. "Dün yaşanan tatsız olay hepimizi üzdü ama peşinde büyük bir şey bıraktı."
"Nedir komutanım?"
"Nare canlı bombanın düğmesini aldı. Yani bomba vurulmadıktan sonra ya da süre takılmadıktan sonra o bombanın bir işlevi yok." Selim yarbay elinde tuttuğu düğmeyi göstererek konuştuğunda herkes oraya dikkat kesildi.
"Yeliz ve İrem dün çok önemli bir kanıt buldu. Dosyalarda biliyorsunuz geçen yıl önüne geçilemeyen faciaların failleri vardı. Durup dururken bombayı patlatmayacaklardır ama daha keskin bir plan içerisinde oldukları aşikâr. Bu yıl yine vazgeçmeden planı yürütmeye devam etmeye çalışacaklar ama biz buna izin vermeyeceğiz. Anlaşıldı mı?" Herkes ayağa kalkıp hazır ola geçti. "Anlaşıldı komutanım!"
"Şimdi çalışmalara başlayabilirsiniz." Herkes dışarı çıktığında Atakan'dan gelecek olan komutu bekliyorlardı. "Muhammet ve İrem ısınmada bize katılın. Daha sonra siz de kendi çalışmalarınıza başlayın. Kendinizi doktorsuz operasyona adapte edin."
"Emredersiniz komutanım." Hazır olda onu bekleyen askerlere döndü Atakan. En başa geçti. "Ağır tempoda 6 tur koşu. Başla!" Hafif hafif koşmaya başladığımda peşinde diğerleri de geliyordu. İlk birkaç turu bitirdiklerinde daha kimseden ses seda çıkmamıştı "Heh ağır tempo nedir ki?"
"Hızlı tempo 10 tur. Devam!" Atakan bir anda hızla koşmaya başladığında askerler neye uğradığını şaşırmıştı. "Davetiye mi bekliyorsunuz prensesler? Hareket edin!"
"Emredersiniz!" Askerler de hızla koşmaya başladığında birkaç homurtu duyuldu. "Götünde kurt var değil mi cücük?"
"Kes lan. Aldandım işte."
"Ciğerlerim dışarı fışkıracak şimdi." Atakan önden koşarken diğerlerinin diyaloğuna gülüyordu. Zaten yine böyle yapacaktı, sadece cücük bunu biraz erkene çekmişti. Son 2 turu da koştuktan sonra herkes nefes nefese Atakan'a bakmaya başlamıştı.
"Teğmen Kara, yeşil de seni pek açmış." Atakan Cenk'in önüne geldiğinde yüzünde hafif bir sırıtışla karşısında kendisine büyük gözlerle bakan askere baktı. "Yat! Yüz şınav!" Herkes şınav pozisyonu alıp çekmeye başlamıştı. Atakan bir oraya bir buraya volta atarak başlarında nöbet tutuyordu.
"Komutanım affınıza sığınarak soruyorum. Bu lavuğun suçunu niye üstleniyoruz biz?" Berk isyan edercesine bağırdığında onun tepesine gitti. "Siz 100 o 200 şınav çekecek Uzman Çavuş Kara."
"Bismillahirrahmanirrahim." Cenk komutanı duyar duymaz dengesini kaybedip düşmüştü. İki yüz şınavı duyduğunda bacakları titremeye başlamışken tamamladığında ne halde olurdu muammaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜLKÜ
Teen FictionHer şey vaktini bekler, Ne gül vaktinden erken açar, Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle! Senin olan, sana gelecektir. (MEVLANA) ☆ Ve benim, milletimin, bayrağımın şerefi de gayesi de vatandı. Büyük düşüncemiz vatandı. Bizi bizi yapan vatandı. Ye...