Bölüm 15

565 37 143
                                    

HERRRKESE SELAAAWM DOSTLARİM

İNANABİLİYOR MUSUNUZ GUNUDE ATTİM BOLUMU(ben sozumu tutarim 🫡😎😉)

Neyyssse sekerlerim asagida gorusuruz

Hos okumalar :*

Pamuk eller satir arasi yorumlara/ 27.04.2024

"Komutanım! Düne ait bir sinyal aldık!" Bilgisayar başındaki çavuşun Selim yarbaya ithafen konuştuğu şeye karşılık İrem'le oturduğumuz yerlerden kalkarak çavuşun yanına geldik.

Tim, bugünle beraber üç günden beri sınır ötesinde operasyondaydı. Selim yarbaya gelen emirle birlikte apar topar Ankara'dan dönüp operasyona çıkmışlardı. Emir gelmediği için de İrem'le biz harekat merkezinde kalmak zorunda kalmıştık. Gelen emire göre Sersem'in yeri deşifre olmuştu ve onu almaya gitmişlerdi. Ama ilk gün düzenli aldığımız sinyaller bir anda kesilmişti ve onlarla ne bir iletişime geçebiliyorduk ne de onlardan bir haber alabiliyorduk.

"Nereden aldınız sinyali?" Yarbay kulaklığını çıkarıp masaya fırlattığında yanımıza gelerek çavuşa sordu. "Sağlık çavuşunun doktor hanıma özel olan telsizinden." Kaşlarım çatılırken yarbaya baktım. Sınır ötesi operasyon olduğu için ekibimle bana özel ayrı bir telsizim vardı. Herhangi bir sağlık durumunda benim sorumluluğum altında oldukları için böyleydi. "Devam et."

"En son herkesten aldığımız sinyalin üç buçuk kilometre doğusundan aldık komutanım. İHA'larımızın talimatlarına göre alınan son sinyal bir yol ayrımında. Ardından kesiliyor zaten." İçime bir kurt düşerken endişeyle bir yarbaya bir de İrem'e baktım. Telsizlerini kapatmış olma ihtimalleri çok yüksekti şu andan itibaren. "Yarbayım, telsizleri kapatmış olabilirler mi? Benim telsizim sonradan akıllarına gelmiş olabilir." Yarbay belli belirsiz başını salladığında dudaklarımı kemirmeye başladım. Gerçekten telsizlerini kapattılarsa İrem ve ben çok zor bir durumda kalıyorduk. Üç gündür bırak eve gitmeyi, hareket merkezinden dışarı bile çıkmıyorduk.

Operasyon konusunda kendimden fazla onlara güveniyordum ama sağlıklarından sorumlu olduğum için haber alamayınca endişelerim artıyordu. "Siz oturun, ben yeniden bir yön çizelgesi oluşturacağım." Yarbay eliyle az önce kalktığımız sandalyeleri gösterdiğinde oraya adımlamıştık ama İrem bir anda sendeleyince hemen omuzlarından tuttum onu. "İrem? İyi misin?" Çenesinden tutup yüzünü bana çevirdiğimde gözleri çoktan kapanmıştı. Üç gündür hepimiz yemeden içmeden kesildiğimiz içim tansiyonu düşmüştü muhtemelen.

"Nare, ne oluyor?"

"Biriniz odamdan sağlık çantamı getirsin!" İrem'i sandalyeye oturturken sesim oldukça gergin çıkmıştı. Gergindim. İki gündür canlarından sorumlu olduğum askerlerime ulaşamıyordum, ekibimden biri yorgunluktan bayılıyordu ve yüksek ihtimal askerlerim onunla iletişime geçebileceğim bütün yolları kapattığı için de mesleğimi doğru düzgün icra edemiyordum. Mesleğe başladığımdan beridir ilk defa bu kadar gergin olduğumu hatırlıyordum.

Askerin getirdiği sağlık çantamdan çıkardığım tansiyon aletiyle İrem'in tansiyonunu ölçtüğümde normal düzeyden çok daha düşük çıkmıştı. Hemen sandalyeyi masanın önüne itip bacaklarını masanını üstüne çıkardıktan sonra başını da geri yatırdım. Üst taraflarına kan gitmesi için en kolay yöntemdi bu. Elime sıktığım dezenfektanı burnunun ucuna ve şakaklarına sürdükten sonra beklemeye başladım. Birkaç dakikaya uyanacaktı muhtemelen. Yavaş yavaş gözlerini kırpıştırmaya başladığında masadan bir şişe alıp açarak İrem'e uzattım. "İyi misin?" Birkaç defa daha gözlerini kırpıştırdıktan sonra soruma başını sallayarak cevap verip elimdeki su şişesini aldı.

ÜLKÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin