HERRRRKEEESSSSEE SELAM DOSTLARİMMM
NASİLSİNİZ
Asagida uluma merasimi duzenleyecegim orda gorusuruzz
Hos okumalar :*
Bolumun ilham kaynagi: siz
Pamuk eller satir arasi yorumlaraaa
Yanağımda hissettiğim minik dokunuşlar içimi gıdaklarken uykumun açılmaması için homurdandım. Alarm çalalı tahminimce 20 dakika oluyordu ama asla huyum olmayacak şekilde bir türlü yataktan kalkmak istemiyordum.
Atakan'ın "Bir tanem." diye fısıldadığını duymuştum. Sesinin boğuk gelmemesi onun çoktan ayaklanıp ayıldığını gösteriyordu. Gözlerimi açmadan hmladım. Yüzüme gelen saçlarımı geri çekerken şakağıma ve yanağıma küçük küçük buseler konduruyordu. "Hadi kalk bakalım. Kahvaltımızı yapıp çıkmamız gerekiyor. Sen de gelmek istedin ya." Bir gözümü açıp tepemdeki Atakan'a baktığımda sırıttığını görmüştüm. Esnerken "Niye gülüyorsun be?" diye mızırdandım. "Bir türlü uyanamadın ki. Kahvaltı hazırladım." Anında iki gözümü de açıp kalktığımda şaşkınca bana bakıyordu. "Atakan yine neyi yaktın, kırdın, kesemedin ya? Ev başımıza yıkılmadan çabuk aşağı inelim." Başlığa tutunarak ayağa kalktıktan sonra kendimce hızlı olmaya çalışarak banyoya girdim.
Hızlı bir şekilde banyodan çıkıp merdivenleri indiğimde şaşkınca beni takip ediyordu. Yemek masasının önüne geldiğimde dün yediğimiz kahvaltılıklar ve poşeti buharlanmış ekmek poşeti dışında bir şey görememiştim. "Ee her şey her zamanki gibi." dedim bu sefer ben şaşırarak. "Mutfak konusunda bana olan güvenin gözlerimi yaşarttı gerçekten." Homurdanarak dolaptan meyve suyunu çıkarırken ben de sandalyeye oturdum. "En son tek başına mutfağa girdiğinde çaydanlığı yakmıştın. Bu sefer mutfak yıkılabilirdi." Suratını buruşturup meyve suyu doldurduğu bardağı önüme itmişti.
"Açma mı, simit mi?" Ekmek poşetinin içinden simit ve açmaları çıkardığında taze açma kokusunu içime çekerek açmayı aldım elinden. "Taze ekmek yeriz diye uyandıktan sonra fırına gideyim dedim. Açmayla simit de yeni çıkmışken alayım dedim. Gelince de kahvaltılıkları çıkardım dolaptan. Kahvaltı hazırlamış sayılır mıyım?" Reçele bandırdığım açma parçasını ağzıma atıp yanağını sıktım. "Aferin paşama. Böyle böyle öğreneceksin." Kaşlarını çatıp göz devirdiğinde çatalıma batırdığım zeytini ağzına dayadım. "Ye kurban olduğum. Ye ki daha çabuk öğren." Ağzının içinden homurdanıp yanağını parmaklarımdan kurtarmıştı.
"Bugün yemin töreni varmış. Acemi birliğinin." Dudaklarımı büzerek minik askerlerin hallerini düşünmeye başladım. Aileleriyle görüşecekleri için çok heyecanlı olmalılardı. "Dün aklımdan çıkmış, söylememişim. Muhammet sağlık erlerinin emir komutalığını yapıyor biliyorsun zaten." Hızlıca başımı aşağı yukarı salladım. "Hepsinin raporlarını sen damgalayacakmışsın galiba. Bir de albay geldi dün, sağlık erlerini senin duyurmanı istedi. Bugün benimle geleceğin hesapta olmadığı için durumunu izah ettim. Ama belki bugün seni görünce bir de siz konuşursunuz." Ağırca başımı sallayıp meyve suyumdan bir yudum aldım. "Yemini kim söyletecek?"
"Son operasyondaki başarımız yüzünden hepimize birer emir komuta verildi. Muhammet ve İrem'in sağlık erlerinin yanında olması istendi. Senin konuşma yapman, Can'a erbaş komutalığı, erler için Cenk ve Berk'i iki yana dağıtmışlar. Yeliz için asenaları gösteriye çıkarmasını istemişler. Albay birliğin tarihini ve hikayesini, yarbay da konuşmayı yapacakmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜLKÜ
Teen FictionHer şey vaktini bekler, Ne gül vaktinden erken açar, Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle! Senin olan, sana gelecektir. (MEVLANA) ☆ Ve benim, milletimin, bayrağımın şerefi de gayesi de vatandı. Büyük düşüncemiz vatandı. Bizi bizi yapan vatandı. Ye...