Bölüm 20

627 26 242
                                    

HERRRRKESE SELAM DOSTLARİM

UZUN BİR BOLUMLE GELDİM

NEYSSSE ASAGİDA GORUSURUZ

Hos okumalar :*

Pamuk eller satir arasi yorumlara/17.05.2024

Yavaş yavaş ayılırken gelen esnemeye karşı koyamadım. O kadar rahat uyumuştum ki şu an asla yerimden kalkmak istemiyordum. Sırtımda hissettiğim dokunuşlarla mırıldandım. Zaten uykum olmaması gerekirken hala vardı, işler daha da zora gidiyordu.

"Günaydın." Muhtemelen o da benim gibi uykudan yeni uyandığı için normalinden daha da kalın çıkan sesi karnımın kasılmasına sebebiyet vermişti. Zaten çok yakışıklı sesi vardı, bir de yeni uyanmış haliyle konuştuğunda işler daha da karışıyordu.

Kafamı kaldırıp çenemi göğsüne dayadığımda alttan alttan ona bakmaya başladım. "Günaydın." Gözlerimi kapatıp dudaklarımı öne doğru büzdüğümde dudaklarımı iki parmağı arasına sıkıştırmıştı.

Bir süre hiçbir şey yapmadan yüzümle oynamasına izin verdim. Dudaklarımdaki parmakları burnuma çıkmış burun kemerimi sıkmıştı. Daha sonra işaret parmağıyla kirpiklerimi okşamıştı. Gülümsediğimde parmağını dudağımın kenarına bastırmıştı. Büyük ihtimalle gamzem ortaya çıkmıştı. Ona ayrı bir zaafı var gibiydi, gülerken parmağıyla dokunamadığı zaman mutlaka gözleri hemen oraya gidiyordu.

İşaret parmağının tersiyle elmacık kemiğimi okşarken gözlerimi açarak ona baktım. Gülümseyerek bana bakarken yanağımdaki parmağını çekmedi. Çok güzel bakıyordu. Böyle şey şey bakıyordu sanki, aşık aşık. İster istemez kıkırdadığımda hafifçe kaşlarını çatmıştı. Bir gözünü kırpıp ne olduğunu ima ettiğinde omuz silktim. Onun yanındayken gülmem için herhangi bir şey olmasına gerek yoktu. Hareketleri yetiyordu. Domuz falandı ama sevgisini çok güzel gösteriyordu.

"Kalkmamız lazım."
Dudaklarımı büzüp ağırca başımı salladıktan sonra oflayarak üstünden kalktım. Kollarımı yukarı kaldırıp gerinirken o da kalkmış arkamdan bana sarılmıştı. Yüzünü boynuma gömdüğünde bir elimi saçlarına atarak karıştırdım. "Kahvaltı hazırlayacağım." Sanki beni duymamış gibi dudaklarını boynuma değdirmeye devam ettiğinde göz devirip onunla birlikte yürümeye başladım.

Banyoya girip elimi yüzümü yıkadıktan yüzünü boynumdan çekmiş, çenesini omzuma dayayarak onun da yüzünü yıkamamı beklemişti. Gülerek yüzüne su çarptıktan sonra lavabonun yanındaki havluyu açarak ikimizin de yüzünü kurulamıştım. "Atakan kambur kalacaksın. Çekil." Banyodan çıkarken dirseğimle karnını dürttüğümde yine beni dinlemeyip mırıldanarak yanağını omzuma yaslamıştı.

Salona girdiğimizde Nohut'un mama ve su kabını yeniledikten sonra kahvaltıyı hazırlamak için mutfak tarafına yöneldim yani yöneldik. "İstediğin bir şey var mı?" Kafamı yana çevirdiğimde dudaklarını büzerek bana bakmıştı. "Sen."

"Oha, çüş, yuh Atakan!"

Kolumu kaldırıp yanağına hafif bir fiske attıktan sonra buzdolabına yöneldim. Dolap neredeyse tam takır kuru bakırdı. Acilen alışverişe çıkmamız gerekiyordu. Dolapta kalanlarla hızlı bir şekilde sandviç hazırlayabilirdim. Dünden kalan ekmekleri tost makinesine basıp onları ısıttıktan sonra alternatif iki sandviç hazırlamıştım. Dolaptaki portakal suyunu da çıkardıktan sonra bardaklara döktüm. Atakan ise yerinden memnunmuş gibi huzurlu mırıltılar çıkararak beni takip ediyordu.

"Hadi çekil. Kahvaltı yapalım, çıkarız." Saçlarını karıştırıp ona baktığımda boynuma derin bir öpücük kondurup çenesini omzumdan çekmişti. Kolları hala belime sarılıydı. Yüksek tabureye oturduktan sonra benim hareket etmeme müsade vermeden beni de kucağına oturtmuştu. "Atakan oturacak yer yok mu?" Başımı yana çevirip yüzüne baktığımda bana bakmadan bacaklarımdan tutarak beni yan çevirmişti. "Burada otur."

ÜLKÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin