✨Part 1 : I Hate To Admit✨
Yüzümden maskeyi çıkarırken odaklanabildiğim tek şey bana gülümseyerek bakan gözleriydi.
''Bu açıdan resmini çekmeleri pek mümkün değil. Maskeni takmana gerek yok.''
Başından beri kendini değil, beni gizlemeye çalıştığını şu an anlamıştım. Benim kendimi insanlardan sakladığımı biliyor olmalıydı ama bu kadar ince düşüneceğini tahmin edememiştim. Teşekkür etmek için gülümsedim. Maskeyi çıkarırken yüzüme temas eden parmakları yüzünden hafiften ateşim çıkmış gibi hissediyordum. Neden bu kadar heyecanlanıyordum? Bu hiç normal değildi.
''Ee, Christopher tanıştığıma memnun oldum o zaman. Ben Seungmin. Seninle ikinciye tanışmak biraz garip
hissettiriyor.'' tatlı gülümsemeyle söylemişti.''Bana Chan de, lütfen.''
''Chan... güzel isimmiş. Korece olan ismini kullanıyorsun yani. Benim İngilizce ismim de Sky.''
Sky... ismi hoşuma gitmişti. Gökyüzünü severdim. Şarkılarımda kullanmayı sevdiğim metaforlardan biriydi. Geceleri gökyüzünü izlemeyi sevdiğimi önceden de söylemiştim. O benim sevdiğim her şeyi içinde barındırıyordu. Yıldızlar gözlerinde, ayın parıltısı ise gülümsemesinde saklıydı.
''İsmin çok güzelmiş. Aynı ismin gibi sen de ışık saçıyorsun.''
Yaptığım iltifat biraz da olsa utanmama sebep olmuştu ama ben bir söz yazarıydım. Bu tarz cümleler kurmayı severdim. Seungmin ise yine o ışık saçan gülümsemesiyle teşekkür etmiş sonrasında çantasında bir şeyler aramaya başlamıştı. Gözlerimi ayırmadan onu izliyordum. O geceyi hatırlayamadım için kendime o kadar çok kızıyordum ki nasıl olur da ben bu çocuğu unutmuş olabilirdim. Sonunda çantasında aradığı şeyi bulmuş olmalıydı. Küçük bir keseyi bana uzattı. Bana hediye almamış olmasını ummuştum çünkü ben ona hiçbir şey almamıştım.
''Ne bu?''
''Senin için değerli bir şey olduğunu düşündüm. Fazlasıyla yıpranmış duruyordu çünkü.''
Dikkatle kesenin ağzını açıp içindekinin elime düşmesini sağladım. Annemin bilekliğiydi bu. Şu an bilekliği bulduğum için resmen gözlerim dolmuştu. Gözlerimi kırpıştırarak bir iki damla yaşın gözümden süzülmesine izin verdim. Tamamen kaybettiğimi sanmıştım. Elimin tersiyle gözyaşlarımı silip bilekliği bileğime geri taktım. Seungmin'e o kadar minnettardım ki resmen bana annemi geri vermişti.
''Ben teşekkür ederim. Tepede mi buldun?'' sesim titremişti.
''Evet, siz gittikten sonra uzandığın yerde parladığını gördüm. Biraz inceledim, maddi durumunu düşünürsek fazlasıyla yıpranmış bir bileklikti. Senin için önemli olduğunu düşündüm. Gözyaşlarına da bakılırsa doğru düşünmüşüm.''
Seungmin'in benim için anlamı katlanarak büyümeye başlamıştı ve bu hiç iyi değildi. Kötü bir dönemden geçiyordum. Bir darbeyi daha kaldırabileceğimi zannetmiyorum. Yine de kötü düşünmek istemiyordum zaten uzunca bir süredir sadece kötü düşünmüştüm. Son kez bilekliğime baktım.
''Annemin hatırası benim için çok önemli. Yaptığın şeyin bendeki değerini tahmin bile edemezsin. Senle ayrıldıktan sonra gidip tepeye onu arayacaktım.''
''O zaman bulduğuma daha çok sevindim. Peki, Chan sana bir soru neden o gün o tepedeydin?''
''Aslında bir süredir her gece oradayım. Esas sen neden oradaydın? Oraya kimse gelmez.''
''Minho bahsetti bana oradan. Çok güzel bir manzarası olduğunu görmek isteyeceğimi söyledi. Hatta o kadar çok ısrar etti ki sırf merakımdan gelmiştim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forsake & Forget / Chanmin
FanfictionSöz yazarı olan Christopher Bang, şarkı yazamadığı buhranlı bir dönemden geçmektedir. Müzik listesinde gezerken üç yıl önce yazdığı bir şarkıya denk gelir. Şarkıyı seslendiren şarkıcının sesi resmen büyülenmesine sebep olmuştur. Hızlıca şarkının çık...