03. 🥀 Seni Unutmamalıyım

73 16 8
                                    

🥀Part 2 : Stars And Raindrops🥀

Hava karardıktan sonra taksiye bindiğim gibi o tepeye çıkmıştım. Minho geceleri çok güzel olduğunu söylemişti. Bundan dolayı da özellikle akşam olmasını beklemiştim. Taksiden indikten sonra tepeye çıkmak için bir süre yürümem gerekmişti ama tepeye çıktığım da gördüğüm manzara nefes kesiciydi.

Yere oturup bir süre Seul'un ışıklarını izledim. Sanırım tepede sadece iki kişiydik. Biraz ileride oturan biri vardı ve benim şarkımı dinliyordu. İlk duyduğumda hoşuma gitmişti fakat artık onuncuya çalmaya başladığında yanına gidip bir selam vermek istedim. Çocuğa yaklaştıkça önündeki içki şişelerini görmüştüm. Toplamda 7 tane bira ve 3 soju şişesi vardı. Vay canına diye düşündüm. Ben bu kadar içsem muhtemelen alkol komasına falan girerdim. Hava karanlık olduğundan çocuğun yüzünü seçemiyordum. Bu yüzden biraz daha yaklaştım.

''Merhaba, rahatsız etmek istemezdim ama şarkım hoşuna gitmiş sanırım. Biraz ileride oturuyordum da yaklaşık onuncuya dinlediğini fark ettim. Bir selam vermek istedim.''

Gülümseyerek çocuğa bakıyordum. Yirmilerinde olmalıydı. Sarı renkli orta uzunlukta saçları vardı ama hala yüzünü tam net göremiyordum. Yanına oturup elimi uzattım. Yüzünü bana döndüğü an tanımıştım onu. Chan şu an tam karşımda duruyordu. Bir an nefesimi tutmuştum. Hızlıca kendime gelmeye çalışıp tekrar gülümsememi yüzüme yerleştirdim. Sekiz yıldır bu anı beklemiştim. Şaşkınlığımla mahvedemezdim.

''Ben Kim Seungmin. Dinlediğin şarkıyı ben söylüyorum, hoşuna gitti sanırım ya da canını yakan sözlerinden de etkilenmiş olabilirsin.''

Muhtemelen sarhoş diye düşündüm çünkü boş boş yüzüme bakıyordu. Yine de hala çok yakışıklıydı. Kısa bir sürenin ardından gözlerinin kocaman açılmasını gördüm. Acaba beni tanımış mıydı? Elimi sıkmak istedi ama dönmeye çalışırken üstüme devrilmişti. Omuzlarından tutarak doğrulmasını sağladım. Ona dokunmak midemde kelebeklerin uçmasına sebep oluyordu. Benimle tekrar karşılaşacağı anın bir çok kez hayalini kurmuştum ama bu onlardan biri değildi. Bu tesadüf olamayacak kadar imkansız bir andı.

''Merhaba, ben özür dilerim. Biraz içmiş olabilirim de.''

Biraz mı diyerek kıkırdamıştım. Önündeki içki şişelerine bakılırsa biraz demek pek mantıklı değildi. Bir süre yüzümü incelediğini fark ettim. Bir şeyler düşünüyor olmalıydı. Hala beni tanıyıp tanımadığını anlamaya çalışıyordum. Önündeki bira şişelerinden birini eline alıp bana uzattı.

''İçer misin?''

Kısa bir an elindeki biraya ardından da yüzüne bakmıştım. Elinde tuttuğu birayı alıp bir yudum aldım. Onu tanıdığımı belli etmek istememiştim.

''Sen kimsin?''

''Ben şey... yazarınım.''

''Ne?'' sesli bir kahkaha attım. Söylediği komik gelmişti. Yazarınım da ne demekti? Neyim ben kitap kahramanı falan mı? Acaba çok içtiği için beni hayal falan sanıyor olabilir mi?

''Şarkın var ya, bu çalan işte. Şarkı bu bu.''

Gözlerimi kısarak Chan'ı inceledim tekrar. Christopher Bang olduğunu mu anlatmaya çalışıyordu bana. O kadar komik gözüküyordu ki söylediklerine şaşıramıyordum. Her an üzerime devrilecek gibi duruyordu.

''Sen şimdi bana Christopher Bang olduğunu mu anlatmaya çalışıyorsun? Söylediğim şarkının söz yazarı ve bestecisi, öyle mi?''

Söylediklerinden emin olabilmek için onun aksine ben fazlasıyla net konuşmaya çalışıyordum. Belli ki baya içmişti. O güzel şarkıları yazan adamın kelimeleri toparlamakta bu kadar zorlanması çok komikti. Uzunca bir süre sonra ilk defa gerçekten eğleniyordum. Benim söylediklerimle arka cebinde bir şeyler aramaya başlamıştı. Verdiği mücadele bittiğinde cüzdanını çıkardığını anlamıştım. İçinden kimliğini çıkarıp bana uzattı. Bende hiç itiraz etmeden kimliği elime alıp incelemeye başladım.

Forsake & Forget / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin