20. ✨Son Notu...

76 17 47
                                    

Chan

~~
Yanan bir mumun eridiğini fark edebilmeniz için onu bir süre izlememeniz gerekir. Devamlı olarak izlediğinizde önünüzde yanıp biten mumu fark etmeniz zor olacaktır. Akıp giden zamanda birinden uzak kalmak, onun ne kadar dibe battığını anlamak için en kolay yöntemdir.
~~

~14 Ocak 2026~

Battaniyemi iyice çekerek bu sıralar en sevdiğim yerde en rahat pozisyonumu almıştım. Arka bahçem benim aylar önceki tepem olmuştu. Üzerimi kapatan tente ve önümdeki ateş çukuru sayesinde dışarıda olmanın tadını çıkarabiliyordum. Aslında evin içinde duramıyordum. Duvarlar beni boğuyormuş gibi hissediyordum. Minho, aynı annem öldüğü zamanlardaki gibi bana ağzını açamadığından bu bahçede içerek hayata tutunmaya çalışıyordum. Sekiz gün öncesine kadar aslında biraz da olsa toparlanmıştım ama Seungmin'in gelip benimle konuşması çözdüğümü zannettiğim bütün problemlerimi tekrar gözlerimin önüne sermişti. Seungmin'i görene kadar dönüştüğüm enkazı toparladığımı zannetmiştim ama sadece halının altına süpürmüştüm. Seungmin'in gelişi onları tekrar karanlık duvarlarımın arasından çıkarmış ve benim öğlenin üçünde arka bahçemde battaniyemin altında biramı kafaya dikmemle sonuçlanmıştı.

Seungmin kapıdan çıktığı andan beri kendimle savaş veriyordum. Kalbim: boş ver her şeyi, onu seviyorsun, git peşinden diye çığlık atarken; beynimde sadece tek bir cümle yankılanıyordu:

Hala yalan söylüyor.

Mantığımın acımasızlığı kalbimin büyük bir çaresizlikle haykıran sesini bastırıyordu. Fakat o kadar canım yanmıştı ki, acım hala o zamanki kadar tazeyken affedemiyordum işte. Mantığım yalan söylüyor dese bile kalbim o gün ağzından çıkan her şeye inanmıştı. Gözlerimi kapatıp biramdan bir yudum aldım.

"Unutmalısın. Unutmalısın Chan. Daha çok acı çekeceksin. Yine yalan söyleyecek. Hatta belki söylüyordur bile."

"Yine kendi kendine mi konuşuyorsun? İyi adet edindin bu aralar bunu?"

Gözlerimi açıp tepemde dikilen çocuğa baktım. Yüzünde sevimli bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Minho bu hallerime alıştığından artık sadece dalga geçerek mücadele etmeye çalışıyordu. Tabii buralara gelmek için çektiklerimizi bir biz biliyoruz. Takdir edersiniz ki yaşadığım güven problemi büyük boyutlardaydı. Kendimi değersiz hissetmem... Kocaman bir aptal gibi hissetmem... İşte böyle şeyler. Artık bunları düşünmek istemiyordum. Asık yüzümü hala başımda dikilen aptal arkadaşıma çevirdim.

"Dikilecek misin?"

"Sıkıntı mı var?"

"Otur, Minho. Senin çeneni çekecek halde değilim."

Battaniyemi kaldırıp bacaklarımı ittirdi ardından güzelce poposunu yerleştirip bacaklarımı da kucağına koyduktan sonra tekrar battaniyeyi örttü. Kendine yer açmayı da baya iyi biliyordu.

"Seungmin'le ne konuştuğunu anlatacak mısın? Bir haftadır anlatmanı bekliyorum."

"Anlatmayacağım."

"Neden?"

"İstemiyorum çünkü. Geldi yine bir sürü yalan söyledi ve gitti."

"Yalan olduklarına emin misin?"

"Doğru olduklarına inanamıyor olmam yeterli değil mi, Minho? Bana yaşattıklarını biliyorsun. Sence onun dediklerine nasıl inanabilirim? Ben bir darbeyi daha kaldıramam."

Minho tam konuşacakken çalan telefonum sözünü kesmişti. Masanın üzerinde durduğundan Minho öne eğilerek aldı. Çatılan kaşlarıyla ekrana baktığını görebiliyordum.

Forsake & Forget / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin