05. ✨ Yıldızlarım Nerede?

144 27 42
                                    

Part 1 : I Hate To Admit

~4 HAZİRAN 2025~

Sabah gözümü açtığımda, 2 ay sonra ilk defa güneşi görerek uyanmıştım ve deliksiz bir uyku çekmiştim. Kenarda duran telefonumu elime alıp saate bakmak istedim. Ekranda gördüğüm mesaj günümün mükemmel geçeceğinin sinyallerini veriyordu.

"Rüyanda beni gördün mü? Görmediysen sana sebebini söyleyebilirim? Duymak ister misin? Shh... kimseye söyleme. Çünkü sen benim rüyama geldin. 🤫"

KİM SEUNGMİN

Benimle flört ettiğine çok emindim. Şayet duygularımla oynamaya falan çalışmıyorsa bu mesajlar açık açık flörttü. Aksini asla kabul edemezdim. Odamdan çıkıp neşeli ıslığımla birlikte banyoya geçtim. Güzel bir duş aldıktan sonra mükemmel başlayan günüme devam edecektim.

Kısa bir duş bütün vücuduma ilaç gibi gelmişti. Aynadaki kıvırcık sarı saçlarıma baktım. Onlar bile gözüme güzel gözükmeye başlamıştı. Kısa bir an düşündükten sonra güzel bir fotoğrafımı çekip Seungmin'e gönderdim. Onun fikrini merak ediyordum doğrusu. Bir süre bekledikten sonra istediğim mesaj gelmişti.

"Kıvırcık Chan, en iyisi 🤌🏻"

Sonuna koyduğu emoji yüzünden bir süre gülmüştüm. Gerçekte de aynı böyleydi. Ne lafını esirgediğini görmüştüm. Ne de düşüncelerini sakladığını. Anında söylüyordu. Kısa bir mesajla cevap verdim ben de.

"O zaman bugün günlerden kıvırcık Chan.🫡"

"Hayır, bugün günlerden kıvırcık Chan'ı göremediği için üzgün, Seungmin."

"Üzülme sen geldiğinde de yanına böyle gelirim."

"🕺🏻"

Yine sadece tek bir emoji atmıştı. Komikti ama. Banyodan çıktığım gibi üstümü giyinip aşağı inmiştim ama evin bu kadar kalabalık olacağını tahmin ettiğimi söyleyemezdim. Bizim maganda takımı salonda toplanmış sohbet ediyordu.

"Bütün kızlar toplandık, diyorsunuz yani."

"Oooo, uyuyan güzel de uyanmış bakıyorum. Öptü mü bari prensin?" Minho'nun yüzündeki pis gülümsemesinin tam ortasına yumruğu geçirmek istiyordum.

Felix'in de köşeden aynı Minho gibi sırıttığını görebiliyordum. Tabii bu sırada konudan bihaber olan Hyunjin ve Changbin boş boş bize bakıyordu.

"Kimmiş bu prens? Biz bir şey mi kaçırıyoruz?" Changbin şaşkın bir ifadeyle sormuştu sorusunu.

"Yoo dalga geçiyorum her zamanki gibi." Minho sağ olsun önce sıçmıştı ama sıvası da baya iyidi. İkili de pek sorgulamadan ikna olmuştu.

"Ee... ne yapıyorsunuz bu saatte evimde?"

"Evimde derken pardon. Burası Sonata ve benim de evim Channie. Hatırlatayım."

"Hiç unutamıyorum ki sağol, Minnie."

"Abi sıkıldıysan gel ben de kal biraz. Sıkılıyorum hem yalnız." bütün ışıltısı ve samimiyetiyle konuşmuştu Felix. Ben ise bu sırada Hyunjin'i en az 10 farklı kombinasyonda nasıl utandırabileceğimi düşünmeye başlamıştım bile ama bana gerek kalmamıştı.

"Chan'ı kimseye veremem üzgünüm. Sonata ağlıyor sonra. Tek çok sıkılıyorsan Hyun'u göndereyim sana. Ben bıktım biraz da sen uğraş."

Yüzünde büyük bir umursamazlıkla konuşmuştu Minho ama içinde kahkaha tufanı koptuğuna adım kadar emindim. Sadece Hyunjin'in yavaş yavaş kırmızıya dönen yüzüne bile en az bir saat gülebilirdik. Arkasından yaklaşıp koltukta oturan Minho'ya sıkıca sarılarak kulağına eğildim.

Forsake & Forget / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin