✨Part 1 : I Hate To Admit✨
~21 Eylül 2025~
Yüzüme vuran güneş can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Gözlerimi açmadan yatağımı yokladım. Umduğumu bulamadığımdan memnunsuz bir ifadeyle gözlerimi araladım. Seungmin'le başlayan gecelerim her seferinde tek başıma uyanmamla sonuçlanıyordu. Yatağımda doğrulup Seungmin'in hala evde olduğuna dair bir delil aradım. Ve bingo... dünkü kıyafetleri hala sandalyemin üzerinde katlı bir şekilde duruyordu. Benim beyaz atlı prensim hala evimin bir yerinde olmalıydı. Şimdi prensimizin en sadık şövalyesi onu bulmak için bu yatağı terk edecekti.
Odamın kapısını açmamla mutfaktan gelen yemek kokularını duymam bir olmuştu. Minho'nun böyle bir huyu yoktu. Seungmin böyle bir şey yapar mıydı? Maalesef bunu da bilmiyorum. Aşağı katı gören tırabzanlara yaklaşarak sorularıma cevap almayı umuyordum.
Jisung yemek masasında oturmuş kahve içiyor, Seungmin ise ocağın başında bir şeyler yapıyordu. İnanır mısınız bilmem ama mükemmel bir görüntüydü. Günaydın diye seslendim aşağı kata doğru. İkisinin de bakışları yukarıya dönmüştü. Önce Jisung ardından da Seungmin yüzünde tatlı bir tebessümle günaydın dedi.
"Bakıyorum, uyanılmış da kahvaltı hazırlanıyor."
"Siz uyanmayınca, biz karnımızı doyuralım istedik. Size yemek hazırladığımızı falan düşünmediniz umarım."
Minho bir anda yanıma gelmiş bir kolunu da omzuma atmıştı. Yüzünde her zamanki sinsi gülüşü vardı.
"Bizi aç mı bırakacaksınız?"
"Doyurmak gibi bir görevimiz olduğunu zannetmiyorum." dedi Seungmin imalı bir şekilde.
Bu sabah fazlaca yılışık olan canım hayat yoldaşımı geride bırakarak banyoya yöneldim. Hızlıca yüzümü yıkayıp kendime gelmeyi hedefliyordum. Bugün bir ara Seungmin'in evden göndermem gerekliydi. Doğum günü için küçük bir sürpriz düşünüyordum. Aslında Jisung ile dün tanışmış olmam mükemmel olmuştu. Muhtemelen arkadaşı için bana yardım ederdi. Bundan dolayı ilk hedefim Seungmin çevrede değilken Jisung'la konuşmak olacaktı. Yaptığım plan istediğim gibi işlerse gece 12'den sonra çok güzel bir kutlama olacaktı. Banyodan çıkıp doğruca aşağıda oturan üçlünün yanına indim. Masada gördüğüm yemekler yüzümde memnun bir gülümseme oluşmasına sebep olmuştu.
"Hani sadece kendinize yemek yapmıştınız? Bunların hepsini tek başına yemeniz mümkün değil."
"Acıdık." dedi Seungmin, alaycı bir ifadeyle.
Yanımda oturan ama hiç sesi çıkmayan Jisung'a hafif bir omuz attım. Yüzünü telefonuna gömmüş bizimle pek ilgilenmiyordu.
"Ne oldu? Sessizsin. Kuş mu yedi yoksa." Gülmüştüm hafifçe çünkü keyifsiz duruyordu.
"Yok bir şey. Telefona bakıyordum sadece hem o şarkıyı konuşmayacağız demiştim."
Parmaklarımı söz yapıp Jisung'a uzattım. O da gülümseyerek karşılık verdikten sonra telefonuna bakmaya geri döndü. Herkesin masaya oturmasıyla sonunda yemeğe başlamıştık. Seungmin'le Jisung sadece önlerindekileri yemeklerle oynuyordu. İkisi de çok az yemişti. O ikisinin aksine Minho tabağına aldığı her şeyi bitirmiş üstüne de kendine kahve koymuştu. Kahvesini alıp ayağa kalktı.
"Benim şirkete geçmem gerek. Kaçıyorum o yüzden. Görüşürüz."
Seungmin, Minho'ya el sallarken Jisung hafifçe gülümseyip tekrar önüne dönmüştü. Dün akşam Jisung'u bu arsızla yalnız bırakmamam gerekirdi. Belli ki aralarında bir şey geçmişti. Bunu Jisung'a soracak kişi ben değildim ama Minho'ya mutlaka sormalıydım. Cebimden telefonumu çıkarıp kısa bir mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forsake & Forget / Chanmin
FanfictionSöz yazarı olan Christopher Bang, şarkı yazamadığı buhranlı bir dönemden geçmektedir. Müzik listesinde gezerken üç yıl önce yazdığı bir şarkıya denk gelir. Şarkıyı seslendiren şarkıcının sesi resmen büyülenmesine sebep olmuştur. Hızlıca şarkının çık...