🥀Part 2 : Stars And Raindrops🥀
~25 Eylül 2025~
Jeonghan abiyle verdiğim kıyasıya bir mücadele sonucunda tekrar çalışmaya dönmüştüm. Benimle ilaçlarımı düzenli kullanmam ve psikolog randevularımı aksatmamam konusunda bir anlaşma yapmıştı. O kadar kıyasıya bir pazarlık olmuştu ki, bir ara Chan'a söylemekle bile tehdit edilmiştim. Hem Jeonghan abi hem de Jisung bu konuda fazlasıyla acımasızdı. Ne zaman dirensem hemen Chan'ı öne sürüyorlardı. Mükemmel bir abi ve mükemmel bir dosta sahiptim sanırım. Chan'la her zaman geldiğimiz kafede oturmuş ablamın gelmesini beklerken bir yandan da Chan'la mesajlaşıyordum.
''Bakıyorum benim yakışıklı kardeşimin yüzünde güller açıyor.''
Kafamı kaldırdığımda bana gülümseyerek bakan ablamı gördüm. Küçük bir çocukmuşum gibi kafamı okşayarak karşıma oturmuştu. Saçlarımı düzelterek yüzümü astım.
''Çocuk muyum ben?''
''Sen benim için hep çocuk kalacaksın. Fırlama seni.''
''Fırlama mı? Ben sakin bir çocuktum. Sen yanlış biliyorsun.''
Uzanıp gülerek alnıma vurdu. Her abla gibi benimle uğraşmaktan keyif aldığı her halinden net bir şekilde belli oluyordu. Ne yapsaydım acaba? Evine gidip yine makyaj malzemeleriyle boya yapabilirdim. Bakalım o zaman yüzü böyle gülebilecek miydi?
''Eee, anlat bakalım? Nasıl gidiyor senin yakışıklıyla? Benim küçüğümü üzmüyor değil mi? Ayrıca bizi hala tanıştırmadın, Minnie?''
''Abla bir nefes mi alsan acaba? Soru yağmuruna tuttun beni?''
Siyah saçlarını savurarak yüzüne bilmiş bir ifade takındı. Bazen ablama bakıyordum da, gerçekten o kadar güzel bir kadındı ki, o evleneceği adam umarım ne kadar şanslı olduğunun bilincindedir. Ayrıca savcı falan dendiğinde böyle ciddi bir karakter görmeyi beklersiniz. Ablam ise görebileceğiniz en komik insanlardan biridir. Tabii sinirlendirmeniz pek önerilmez. O konuda birbirimize baya benziyoruz. Öfkelendiğimiz de sivrilen dilimiz insanların canını fazlasıyla yakabiliyordu.
''İyi gidiyor gibi. Yani geçen doğum günüm için sürpriz bir kutlama hazırlamış.'' Nedense bundan bahsederken yüzüm kızarmıştı. Yanaklarımın hafiften alev almasından anlayabiliyordum. Ablamla bu konuyu konuşmak beni birazcık utandırıyordu.
''Aaaaa! Bana neden haber vermediniz?''
''Şey seni tanımıyor, ayrıca abla yıllardır hangi doğum günüme geldin ki?''
Birden asılan yüzünden kaynaklı söylediğim şeyden pişman olmuştum. Aramızdaki problemi çözmüştük. Bu konuyu tekrar açmam pek hoş değildi. Bilerek olmamıştı, bir anda ağzımdan kaçıverdi işte.
''Şey... özür dilerim abla.''
''Özür dileme, haklısın Minnie. Ben senin yıllardır hiçbir doğum günün için gelmedim sonuçta.''
Ortamın gerilmesi canımı sıktığından tshirtümün içinde duran kolyemi dışarı çıkarıp elime alarak tatlı bir gülümsemeyle ablama gösterdim.
''Bak, bana hediyesi.''
Ablam bana doğru eğilerek kolyemi eline aldı. Bir süre kolyeyi inceledikten sonra hayranlık dolu bakışlarını bana çevirdi.
''İngilizce isminin Sky olduğunu biliyor mu?''
Hafif bir tebessümle kafamı salladım.
''Onun gökyüzü olduğum için bana sadece gökyüzünün yakışacağını düşünmüş.'' O kadar sessiz konuşmuştum ki, ablamın duyduğundan emin bile olamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forsake & Forget / Chanmin
FanfictionSöz yazarı olan Christopher Bang, şarkı yazamadığı buhranlı bir dönemden geçmektedir. Müzik listesinde gezerken üç yıl önce yazdığı bir şarkıya denk gelir. Şarkıyı seslendiren şarkıcının sesi resmen büyülenmesine sebep olmuştur. Hızlıca şarkının çık...