09. 🥀 İçtim...

65 14 35
                                    

🥀Part 2 : Stars And Raindrops🥀

~18 Haziran 2025~

Jisung'un salonuna aldığı bir süs objesi gibiydim. Günlerdir salonun köşesine benim için konan battaniyenin altında sessizce oturmuştum. Jisung eve gitmeme izin vermemişti. Ve yine o zorladığı için yemek yemiş, yine o zorladığı için ilaçlarımı kullanmak zorunda kalmıştım.

Gülmemiştim hiç. Bir kere bile gülmemiştim. İhtiyacım da olmamıştı zaten. Bu sindiğim köşede kimse başıma gelenleri bilmediğinden kimseden gizlenmem gerekmemişti. Günlerce sadece kendi dramımda nefes almaya çalışmıştım. İlginç bir şekilde birkaç kez ablam bile aramıştı ama onunla da ben değil Jisung konuşmuştu. Yıllarca sadece özel günlerde bir sorumlulukmuşum gibi beni arayan ablamla, konuşmak pek cazip gelmemişti.

Bir şey diyemiyordum, ona da. Babam sadece beni değil, onu da sevmiyordu ama hiçbir zaman üzerinde benimki kadar bir baskı olmamıştı. Zaten üniversite için ayrıldıktan sonra da bir daha geri dönmemişti. Biz de tamamen uzaklaşmıştık birbirimizden. Ne o çabalamıştı ne de ben. Babam sağ olsun iki kardeşin de arasını sanırım artık kapatılamayacak kadar açmıştı.

Bazen elim numarasına giderdi. Ortak ızdırabımız hakkında dertleşmek istiyordum. Mesela nasılsın, diye sormak... Belki de onun bana nasılsın diye sormasını istiyordum. Ben kendi derdime o ise kendi derdine düşmüştü ama. Birbirimizi umursamamıştık hiçbir zaman. Sonuçta herkes kendi problemleriyle uğraşıyordu.

"İyi misin?"

Jisung gülümseyerek yanıma oturmuştu. O da yorulmuştu bu süreçte. Benimle uğraşmak kolay değildi. Hatta onun işi olduğu zamanlarda Jeonghan abi ve Jeongin bile benimle ilgilenmişti. Ben yine sessiz kalmıştım onlara karşı. Maskemi takmaya uğraşmamıştım, zaten takamazdım da. Chan'a karşı lazımdı maskem. Gücümü onlar için harcayamazdım. Doğru, Chan'ı merak ediyor olmalısınız.

Çok yoğun bir şekilde çalışıyorum falan zannediyor. Gün boyu ona mesaj bile atamayacak kadar yoğun olduğumu zannediyordu. Ne yapabilirim ki, anlatamazdım.

Anlatabilirsin dediğinizi duyar gibiyim çünkü canım dostlarım bana sürekli bu konu hakkında uzun konuşmalar yapıyordu. Fakat anlatmak benim için kolay değil. Keşke olsaydı. Yüzümü Jisung'a çevirdim. Sessizliğime alışmıştı ama bu sefer konuşacaktım. Çünkü tekrar maskemi takabilecek kadar iyi hissediyordum.

"Değilim. Hiçbir zaman da olmadım. O kadar uzun süre iyi rolü yaptım ki, Jisung. Bazen kendimi gerçekten iyi zannettim, sanırım. Olamadım ama. Hem onlar izin vermedi hem de ben. Ne zaman iyi hissetsem, ardından derinlerimde zannettiğim korkularım gün yüzüne çıktı. Aslında hep yüzeydeydiler ve ben onları gömemedikçe onlar her fırsatta tekrar önüme çıktılar. Ben de iyi olamadım işte."

Jisung uzanıp ellerimi tuttu. Bu sıcak temasları hoşuma gidiyordu. Acı da olsa yüzümde bir tebessüm oluşmasına sebep oluyordu.

"Olacaksın, Minnie. İyi olacaksın. Sen iyi olacaksın ve biz iyi olacağız. Korkularını yeneceğiz. Biz sana inanıyoruz ve o gün geldiğinde sen de kendine inanacaksın. Geçecek. Şu an canının yandığını biliyorum. Kendini iyi hissetmek için uğraşmıyorsun bile. Bunu da görüyorum. İsteyeceksin, kardeşim. İyi olmak isteyeceksin. Gerçekten gülmek isteyeceksin. O zaman hepimiz senin yanında neşeli kahkahalarına eşlik ediyor olacağız. Şimdi dinlenmek istediğinin de farkındayım. Nefes almak istediğinin..."

Sıkıca sarıldı bana. Söyledikleri kalbime dokunuyordu ama çok korkuyordum işte. Tekrar mutlu olmak istersem, daha kötü düşmekten korkuyordum. Bu kadar alışmışken tekrar düşersem asla kalkamazdım, biliyordum. Aslında en büyük korkum buydu. Kendimi güçlü hissetmeye alışıp tekrar zayıf olmaktan korkuyordum. Ben de titrekçe kollarımı ona sardım. Son kez Jisung'un omzunda hıçkırarak ağlayıp ayağa kalkacaktım. Bunu kendim için yapamasam da Chan için yapmak zorundaydım. Onun hayatına girmemin sorumluluğunu almak zorundayımdım. Jisung ağlamamı duyunca tekrar konuşmaya başlamıştı.

Forsake & Forget / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin