19. 🥀 Gerçekti

47 15 39
                                    

🥀Part 2 : Stars And Raindrops🥀

~1 Ekim 2025~
Jisung da ben de baya bitkin olduğumuz için öğlene doğru anca uyanabilmiştik. Evde durmamak için baya direndiğinden bir kahve bile içemeden beni sürükleye sürükleye şirkete getirmişti. Bugün Chan'a gerçekleri anlatacağım için o kadar heyecanlıydım ki, gergin gergin şirketin içinde geziyordum. Hatta bir saat falan yeni favorilerim olan SKZ'nin yanına bile uğramıştım. Heyecanımı yatıştırmalarını ummuştum ama ne mümkün. Ben onlardan daha heyecanlı olduğumdan, bu da bir işe yaramamıştı. Saat dörde yaklaşırken Soobin'in beni aramasıyla oflayarak telefonu açtım.

''Efendim, Soobin.''

''Bay Kim sizinle acilen görüşmemiz gerekli. Sizin şirketinizin yakınlarında bir kafede bekliyorum.''

''Gelmesem olmuyor mu?''

''Efendim lütfen, uzatmayın.''

''Tamam geliyorum. Konum at.''

Kesin yine canımı sıkacak bir ton şey anlatacaktı. En azından bugün her şeyi Chan'a anlattığımda bunlarla tek başıma savaşmayacaktım. Yani umarım öyle olurdu. Beni reddedeceği ihtimalini düşünmemeye çalışıyordum. Eşyalarımı alıp şirketten çıktım. Kapüşonumla kafamı, maskemle de yüzümü gizledikten sonra kafeye yürümeye başlamıştım. Kafenin önüne geldiğimde dışarıdan rahatlıkla gözüken Soobin'i görünce göz devirmeden edemedim. Benim ünlü olduğumu unutuyordu. İçeri girip bütün memnunsuz halimle karşısındaki sandalyeye oturdum.

''Geldim ama keşke direkt dışarı otursaydın. Böyle net görülmüyorumdur.''

''Bay Kim, ben sizinle önemli bir konu konuşacağım. Daha doğrusu babanız konuşacak. Size dün bundan bahsetmeye çalıştım ama bana izin vermediniz.''

''Off... çok gergin davranıyorsun Soobin. Önce bir kahve içelim. Benim bugün kahveye baya ihtiyacım olacak gibi. Hatta içki daha iyi olurdu.'' Gülerek konuşmuştum.

Soobin'e başta baya hakaret etmiş olsam da onunla iyi birer arkadaş olmuştuk. Ben abi kardeş olmayı tercih ederdim tabii. Fakat ben Soobin'e abi dediğimde baya geriliyordu. Elinde iki kahveyle gelip karşıma oturdu. Birini benim önüme koyunca hızlıca bir yudum aldım. Kahve sıcak olduğundan doğal olarak biraz ağzım yandı. Chan'la konuşacağım için o kadar gergin ve heyecanlıydım ki, biraz aptal gibi davranıyordum. Soobin'in bana attığı acıklı ve bıkkın bakışlarını umursamadan bir süre boş boş konuşmuştum. Telefonumun titrediğini fark edince bir saniye diyerek gizlice Chan'dan gelen mesajı okudum.

''İşlerin nasıl gidiyor? Halledebildin mi?''

''İyi gidiyor. Henüz bitmedi. Sen ne yapıyorsun?''

Chan'a sabah heyecanımı yatıştırmak için vakit kazanmak adına evde işlerim olduğunu söylediğimi unutmuştum. Aslında gereksiz bir yalandı ama insan alışkanlıklarından öyle hemen vazgeçemiyordu. Mesajı atınca telefonumu cebime geri kaldırıp bakışlarımı Soobin'in benden sıkılmış gözleriyle birleştirdim. Sırtımı sandalyeme yayarak fazlasıyla rahat bir tavırla konuştum.

''Neymiş bu önemli konu?''

''İlişkiniz efendim. Christopher Bang ile bir süredir devam eden ilişkiniz.''

Soobin'in bana yönelttiği cümleyle biraz önce yayıldığım sandalyemde doğrulmuştum. Öğrenmişler miydi? Nasıl olabilirdi bu? Babam benimle konuşmak istediğine göre o da öğrenmiş olmalıydı. Öfkeyle alnımı ovuşturarak başından beri yüzümde duran maskemi çıkarıp masaya fırlattım. Kimin beni gördüğünü umursayamıyordum şu an. O neşeli alaycı tavrımın yerine büyük bir öfke ve korku almıştı. Ne konuşacaklardı benimle tam olarak?

Forsake & Forget / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin