Ağırlaşan göz kapaklarımı aralamaya çalışırken yarım saattir duyduğum mırıltılar kesilmişti.Aslında bir saat kadardır uyanıktım.Fakat gözlerimi bir türlü açamadığım için sadece sesleri duyuyordum.
Gözlerimi kısıkça aralar aralamaz birkaç kişi başıma toplandı.Bulanık gözlerimi biraz daha aralamaya çalıştığımda bunların Can ve Hakan olduğunu gördüm.Yutkunarak sağıma soluma bakarken sol tarafımda gördüğüm suyla resmen içim gitti.Kuruyan boğazımla bir kez daha yutkunduğumda Can anında suyu eline aldı ve ensemden tuttu. Koca bir şişe suyu tek seferde içince Can kafamı yavaşça yastığıma koydu.
Suyu içtiğimde kuruyan boğazım inanılmaz rahatlamıştı.Derin bir nefes alarak gözlerimi kapatıp açtım.
"Efe kardeşim iyi misin?" duyduğum tanıdık ses Hakan'a aitti.Hiçbir şey söylemeden göğsüme kadar çekilen beyaz çarşafı açtım.Çıplak karnıma baktığımda sayısız dikiş olduğunu gördüm.Dişlerimi sıkarak çarşafı kapattığımda bu sefer Mehmet yanıma gelip elini alnıma koydu.
"He ateşi yok iyi iyi." dediğinde gözlerimi çevirip biraz daha doğrulmaya çalıştım. Yüzümü buruştururken kurumuş dudaklarımı araladım.
"Bıçak yarasını ateşle ölçüyor amına koyduğum.." diyerek sırtımı yastığıma yasladım.Tekrar derin bir nefes alıp baygın gözlerimi biraz daha araladım. O an bakışlarımı odanın içinde gezdirdiğimde içeride sadece Can,Mehmet ve Hakan olduğunu gördüm.
Başta duyduğum onca insan sesinin ve bir sürü kişi olarak gördüğüm insanların halüsinasyon olduğunu anlamam umrumda olmadı.
Ahmet yoktu.
"Ahmet nerede?" dedim anında Can'a dönüp.Can eliyle sakalını sıvazladı ve yanımdaki tekli koltuğa oturdu.
"Kanka sen ambulansla hastaneye gelirken sürekli seni arıyordu.Ben açtım mecburen.Söylediğimde delirdi. En son işte kırma dökme sesi duydum.Sonra sen hastaneye geldikten beş dakika sonra o geldi.Resmen hastaneyi birbirine kattı. Güvenlikler dışarı atacaktı zor sakinleştirdik.İlk defa öyle gördüm Ahmet abiyi." dediğinde karnımın acısı bu sefer kalbime geçmişti.
O anki hâlleri gözümün önüne gelirken elimi alnıma koyup ovdum.Dikişlerim hâlâ inanılmaz derecede acıyordu. Ama şuan tek düşündüğüm şey Ahmetti.
"Seni gelir gelmez içeri aldı zaten doktor. Odadayken de zor sakinleştirdik. Senin iyi olduğunu ve dikiş atıldığını öğrendiğinde biraz daha rahatladı. Sonra seni oradan çıkarıp buraya getirince biraz uyanmanı bekledi.Sonra 'Efe'ye sahip çıkın, yanından ayrılmayın' dedi çıktı gitti."
Gözlerimi korkuyla açtım.Yutkunarak Mehmet ve Hakan'a baktım.
"Lan amına kodumun malları neden gönderdiniz?!" diye bağırdığım anda sanki dikişlerim patlamış gibi hissettim. İnleyerek elimi karnına koyunca Can ayaklanıp kolumu tuttu.
"Efe sikeceğim atarını giderini şimdi yat lan şuraya." diyerek sırtımdan tuttu ve beni tekrar yatırdı.Hâlâ kısık kısık inleyerek gözlerimi sıkarken deli gibi Ahmet'in nereye gittiğini düşünüyordum.
O anda odanın kapısı açıldı.İçeri elleri cebinde doktor girdiğinde hâlâ karnımı tutuyordum.Dudaklarımı birbirine bastırarak inlememi durdurmaya çalışırken doktor başıma geldi.
"Günaydın delikanlı nasılsın bakalım?" dediğinde elimi karnımdan çekip yüzümü buruşturdum.
"Çok iyiyim,ne zaman çıkaracağım burdan?" diyerek doktora baktığımda doktor ağzını araladı.Tam o anda Can araya girdi.
"Doktor bey iyi değil ağrısı var,bir de oturmaya çalışıyor bu hâlde." dediğinde doktor bana baktı ve kaşlarını çattı.
"Delikanlı bak zaten çok kan kaybetmişsin.Dikişlerini atalı daha iki saat olmadı,senin sürekli yatman lazım oturursan dikişlerin zarar görür. Şimdi bir hemşire göndereceğim sana ağrı kesici verecek." Doktor kesin bir dille konuştuğunda canımın çok fazla acımasının verdiği etkiyle kafamı aşağı yukarı salladım.Doktor geçmiş olsun dileyip odadan çıkarken derin nefesler aldım.
"Kanka ben sana su alıp geleyim." dedi Mehmet.Hiçbir şey söylemeden gözlerim kapalı hâlde durdum.Kapı açılıp kapandığında elimi saçlarıma atıp çekiştirdim.Can tekrar tekli koltuğa, Hakan da karşı koltuğa otururken stresten ölecek gibi hissediyordum.
Geçen 15 dakika resmen 15 asır gibi gelmişti.Bana su alıp gelen Mehmet tekrar bana su içirdikten sonra Hakanla omuz omuza uyumuştu.Can da telefonunda gezinip uyuklarken alt dudağımı dişledim.Birkaç saniye sonra odanın kapısı o kadar güçlü bir şekilde açıldı ki omuz omuza uyuyan Mehmetle Hakan oldukları yerden zıpladı.Can büyük bir korkuyla irkilirken dakikalardır beklediğim adamın sesini duydum.
"Efe!"
Ahmet o kadar güçlü bir şekilde bastırmıştı ki tüm hastanenin inlediğine emindim.Odanın içine doğru birkaç adım daha attıktan sonra göz göze geldik. Anında koşar adımlarla bana doğru gelip beni kendine çekti ve sımsıkı sarıldı. Canımın acımasına rağmen bunu duymaması için dudaklarımı birbirine bastırıp kollarımı ona sardım. Serumlu elimi sırtına koyarken odadaki arkadaşlarımın bakışları bana döndü. Hepsine bir kaş işareti yaptığımda kafalarını sallayıp dışarı çıktılar.
Kapanan kapı sesini duyduğumda Ahmet'e daha sıkı sarıldım. Bana o kadar güçlü sarılıyordu ki sanki yıllardır görmüyordu.Yüzünü boynuma gömüp içine derin bir nefes çektiğinde gözlerimi kapattım.
"Öldüreceksin beni çocuk..Sana yemin ederim beni öldüreceksin.." diye fısıldadı kulağıma doğru.Yutkunarak elimi ensesinden saçlarına attım. Parmak uçlarımla saçlarını okşarken omzundan öptüm.
"Ahmet iyiyim,yemin ederim iyiyim." dedim titreyen sesimle.Birkaç dakika sonra bedenini yavaşça benden ayırdı. Kızarmış gözleriyle gözlerime bakarken ondan ayrılan ellerim kucağıma düşmüştü. Gözlerime uzun uzun bakıp kucağıma düşen ellerimi tuttu. İkisinin de önce üstünü öptü.Daha sonra avuç içlerimi sıkıca öptüğünde elimi yüzüne koydum.
"Efe canımdan can gitti Efe.." dedi gözlerimin içine bakıp. Yanağını okşayarak yüzüne yaklaştım ve yanağından sıkıca öptüm. Ne kadar korktuğunu biliyordum.
"İyiyim,bak burdayım.Hâlâ yaşıyorum ve hâlâ başına belayım." dedim hafifçe gülümseyerek.
Yüzünü tuttuğum elimin üstüne elini koyup avucumu defalarca öptü. Tekrar beni kendine çekip sarıldığında daha sıkı sarılıp ensesini okşadım. Kafamı omzuna yatırıp boynundan sıkıca öptüm.
"Can'ın o söylediği şey kulaklarımda çınlıyor." dediğinde onu sakinleştirmek için ensesini okşadım.
"Ne söyledi sana?" Sesimi ben bile hayatımda ilk defa bu kadar yumuşak duyuyordum.
"Söylemek istemiyorum Efe." diyerek bedenime daha sıkı sarıldı. Boynundan hafifçe öpüp burnumu oraya sürttüm.
"Nereye gittin sen,uyandığımda yanımda yoktun." dediğimde boynumdan bir derin nefes daha çekti.
"Karakola gittim.O orospu çocuğunu götürmüş bir arkadaşın.İçeri atmadan temiz bir dayak çektim." dediğinde irkildim.Ensesini okşayarak bir nefes verdim.
"Şimdi iyisin değil mi? Artık sakin olmalısın.." diyerek ensesini tuttum ve gözlerinin bana çevrilmesini sağladım. Gözlerime bakarak kafasını salladı.
"Canımın parçası burada,o parçam gitseydi bende giderdim." dediğinde kaşlarımı çattım.Yanağını hafifçe sıkıp vurduğumda gülümsedi.Yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudağımın kenarını uzunca öptü.Geri çekildiğinde kapalı gözlerimi açtım.
"Bıçağı soktuğunda bile böyle nefesim kesilmemişti reis.." dediğimde yüzü bozuldu.O an ne düşündüyse derin bir iç çekti.Beni kendine bastırıp alnımı,yanaklarımı ve boynumu sımsıkı öptüğünde ona sarıldım.
"Söyleme öyle şeyler.Sen,konuşmaların, tatlı hallerin,sinirli hallerin,utangaç hallerin benden gitseydi. Tüm dünyayı silerdim." diyerek tekrar kollarını bana sardı.
Hiçbir şey söylemeden dakikalarca ona sarıldım.Ne kadar korktuğunu hâlâ bir kuş gibi çırpınarak atan kalbinden hissediyordum.
-
-
-
Makarna bir devrimdir keşke ömrümün sonuna kadar makarna yesem
Yoğurt ve salçanın mükemmel kombinasyonu of çok açım

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMAZ (GAY)
Teen FictionBebekliğinden beri kendi elleriyle büyüttüğü çocuğun yaramazlıkları ile uğraşan bir adam. {TAMAMLANDI}