5.2

11.3K 654 120
                                    

Şuan kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.Okul çıkışında Ahmet'i aradığımda telefonu orada çalışan başka bir adam açmıştı.Zaten o anda kalbim ağzımda atarken adamın söyledikleriyle kalbim daha da hızlı çarpmıştı.

Ahmet'in servis sırasında bir anda sendelediğini ve düşmemek için duvara tutunduğunu söylemişti.Oradakiler onu tutup kenara oturtmuşlardı.Adamın söylediği buydu.Defalarca iyi olduğunu söylese de buna gözlerimle görmeden inanmazdım.

Yutkunarak taksinin daha hızlı gitmesi için içimden dua ederken geçen yirmi dakika yirmi sene gibi gelmişti. Restoranın önüne geldiğimizde hızla taksinin parasını ödeyip taksiden indim. Koşar adımlarla restorana doğru gidip içeri girdiğimde Ahmet'in ileri bir sandalyenin üzerinde oturduğunu gördüm.

"Ahmet!" Ona doğru seslenmem ile bakışları anında bana dönerken koşarak yanına ilerledim.Yanına varır varmaz kollarımı boynuna dolayıp sarılırken o da elindeki bir şişe suyla bedenime sarıldı."Ahmet noldu?" dedim kalbim hâlâ hızlı hızlı atarken.

"Bebeğim bir şey yok.." diyerek sırtımı sıvazladığında onun sesini duyar duymaz gözlerimi kapattım.Yutkunarak geri çekildim ve yüzünü avuçlarımın arasına aldım.Bir şeyi var mı diye her yerine bakarken o bileğimi tutup avucumu öptü."Güzelim iyiyim.." diyerek tekrar avucumu öptüğünde dolu gözlerle baktım ona.

"Ahmet yürü hastaneye gidelim nolur,bak gözün karardı kesin senin." diyerek kolunu tuttuğumda o da benim bileğimi tuttu.Beni kendine doğru çekip gözlerime bakarken kalbim hâlâ korkuyla atıyordu.

"Bebeğim iyiyim gerçekten." dediğinde kafamı iki yana salladım.

"Ahmet hayır bak bayılacak gibi olmuşsun zaten sabah bir şey yemiyorsun hep onun yüzünden neden böyle yapıyorsun gidelim had-"

Cümlem daha bitmeden duyduğum patlamayla irkilerek arkamı döndüm. Kafamdan aşağıya dökülen güller ve masaların arkalarından çıkan insanlarla dudaklarım aralanırken arkadan güzel bir şarkı çalmaya başlamıştı.Yutkunarak ne olduğunu anlamayarak sağıma soluma bakarken bir adamın elindeki pastayla bana yaklaştığını gördüm.

"İyi ki doğdun Efe.." Adamın söylediği şeyi herkes aynı anda söylemeye başladığında elimi ağzıma götürdüm. Etrafında uçuşan rengarenk balonları yeni farkederken arkamı döndüm. Ahmet az önceki hâline nazaran daha enerjik şekilde gülümseyerek bana bakıyordu.

Pasta tam önüme gelirken her şey yavaş yavaş dank etmeye başlamıştı.Ahmet bana oyun oynamıştı.

"İyi doğdun,iyi ki doğdun mutlu yıllar Efe.."

Tam önümde duran pastayla şaşkınlıkla bakarken herkes bana bakıyordu. Kaçamak bakışlarla etrafıma bakındım ve pastaya çevirdim bakışlarımı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes alırken içimden dileğimi diledim.

Tüm hayatımda Ahmet olsun..

Dileğimi dileyip mumları üflediğim anda herkes alkışlamaya başlamıştı. Adam pastayı önümden götürdüğünde arkamı döndüm.Gülümseyerek bana bakan Ahmet'in boynuna sımsıkı sarılıp elimi ensesine yerleştirirken o da bana sımsıkı sarıldı.O kadar sıkı sarılıyordum ki sanki bıraksam kollarımdan uçacak gibiydi.

"Geçmiş doğum günün kutlu olsun bebeğim,o gün unuttum sandın.Her şey aklımdaydı.." diye fısıldayıp boynumdan öptüğünde gülümsedim.Ona dakikalarca sarılıp herkesin bizi izlediğini farkettikten sonra yavaşça ayrıldım. Tekrar önüme döndüğümde birkaç kişinin daha bana baktığını gördüm.

"Hepinize çok teşekkür ederim." dediğimde hepsi bana bakarak gülümsedi ve güzel dileklerini söyledi. Birkaç kişiyle sarılıp teşekkürlerimi ilettikten sonra az önce pastayı getiren adam herkese pasta dilimleyip dağıtmaya başlamıştı.Herkes herhangi bir masaya yerleşirken Ahmet ve biz hâlâ ayaktaydık. Bakışlarımı etraftan çekip Ahmet'e baktığımda hâlâ gülümseyerek bana baktığını gördüm.

"Ahmet çok korkuttun ama beni.." dedim gülmek ve gülmemek arasında kalırken. O sanki bunu umursamamış gibi elini cebine attı.Bakışlarımı eline indirdiğimde cebinden bir kutu çıkardığını gördüm.Siyah kutuyu bana doğru uzattığında şaşkınlıkla Ahmet'e baktım."Ya Ahmet.." diye mırıldandığımda elimi tuttu ve kutuyu avucuma bıraktı.

"Bu dünyadaki hiçbir şey sana layık değil ama.." diyerek gözlerime baktığında bakışlarımı avucuma indirdim.Siyah kutunun kapağını tutup hafifçe araladığımda gördüğüm şeyle ağzım aralandı.

Üzerinde Efe yazan altın bir kolye vardı kutunun içinde.

Ağlayacak gibi olup dudaklarımı birbirine bastırarak Ahmet'e baktım. Büzülü dudaklarımla öne doğru atılıp kollarımı onun boynuna sardığımda o da bedenime sarıldı.

"Ya Ahmet çok teşekkür ederim sana.. İyi ki varsın,iyi ki.." diye mırıldanıp boynundan sıkıca öptüm.Belimi okşayarak omzumu öperken bedenimden ayrıldı.

"Rica ederim güzelim,asıl sen iyi ki varsın." dediğinde dudaklarımı ısırdım. Kutuyu tekrar açıp içinden künyeyi çıkardım ve Ahmet'e uzattım.

"Takar mısın?" dediğimde kafasını sallayıp künyeyi elimden aldı. Bileğimi ona doğru uzattığımda altın künyeyi nazikçe bileğime geçirdi.

Künyeyi taktıktan sonra elimi dudaklarına götürüp üst üste öptüğünde gülümsedim.

"O kadar güzel bir hediye ki..Çok teşekkür ederim." dediğimde gülümsedi.

"Bu dünyadaki en değerli varlığım sensin bebeğim." diyerek avucumu öptüğünde elimi yüzüne götürüp yüzünü okşadım.

Birkaç dakika sonra mecburen ayrılıp bir masaya oturmak zorunda kalmıştık. İnsanlar olduğu için ne kadar rahat davranamasak da aşırı mutluydum.

Ahmet bugün bana dünyaları vermişti. Ne kadar onun kötü olduğunu duyduğum an kalp krizi geçirecek gibi hissetmiş olsam da bu sürprizi gördüğüm an mutluluktan ölecek gibi hissetmiştim.

Masaya gelen pastalarımızı yerken sürekli bileğimdeki kolyeye bakıyordum. Ahmet'in de ben künyeme baktıkça mutlu olduğunu sürekli elimi ve avucumu öpmesinden anlıyordum.

Asıl iyi ki olan oydu.Ben onun sayesinde vardım.

-






-






-

Öptüm

YARAMAZ (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin