Yatağımın üzerinde duran ve sadece iki tane kalmış ilaçlarımdan birini ağzıma koyup suyumu içerken bakışlarımı pencereme çevirdim.Fena bir yağmur yağıyordu ve hava çok kapalıydı.Suyu sonuna kadar içip ıslak dudaklarımı yalarken telefonuma uzandım. Saat öğlen ikiye geliyordu.Bugün pazar olduğu için Ahmet evdeydi biliyordum. Fakat dün gece kendimi odaya kapattığımdan beri yanıma uğramamıştı.
Derin bir nefes alıp telefonumu kenara koydum.Yatağın içine girip sırtımı yatak başlığına yasladığım sırada odamın kapısı çalındı.İki kere tıklatıldığında yutkundum.
"Gel." Sesimin bu kadar kötü çıkmasına siktir ettim.
Odamın kapısı yavaşça açıldığında içeri elinde tepsiyle Ahmet girdi.Onu gördüğümde yerimde biraz daha dikleştim. Ahmet ayağının tersiyle kapıyı kapattı.Bana doğru adımlayıp yatağın köşesine oturduğunda bakışlarımı ondan kaçırdım.
Elindeki tepsiyi önüme koyduğunda kaçamak bakışlarla tepsiye baktım. Bir kase çorba,bir tabak pilav ve bir tabak yeşil fasulye vardı.Yutkunarak tekrar pencereye baktım.
"Efe hadi,bunların hepsi bitecek." dediğinde kafamı salladım.Yüzüne bakmamak için direnirken onun derin bir nefes aldığını duydum. Ona bakmadan önüme bakıp çorba kasesindeki kaşığı elime aldım.Fakat kaşığa dokunur dokunmaz kaşığımı elimden alıp çorbayı karıştırdı.
"Bıraksana." diyerek kaşığı elinden almaya çalıştığımda çorbadan bir kaşık aldı.Kaşığı ağzıma götürdüğünde istemsizce ağzımı açtım.Sıcak çorba boğazımdan geçtiğinde gözlerimi kapattım.
"Aç gözlerini." Sanki onun komutunu bekliyormuş gibi gözlerimi açtığımda onunla göz göze geldim.Gözlerinde dün akşamkine göre daha sıcak bir ifade vardı.Burnumu çekip bakışlarımı kaçırınca elinden kaşığı alıp tekrar çorbaya batırdım.
"Efe sırf böyle bir konu yüzünden bana böyle mi davranacaksın?" dediğinde cevap vermedim.Rahat bir ifadeyle çorbamı içerken onun sesini tekrar duydum."Efe sadece çocukluk aklının verdiği saçma bir duyguyla benim üzerime mi basıyorsun?"
Söylediği şeyle olduğum yerde kaldım.
Gerçekten benim hakkımda bunları mı düşünüyordu? Benim hislerimi bu kadar mı küçümsüyordu?Adeta boğazıma bir yumru oturmuş gibi hissettim.Elimdeki kaşık havada kalırken kafamı kaldırıp ona baktım.Bana bunu söylerken ki yüz ifadesi sanki dünyadaki en normal şeyi söylüyormuş gibiydi. Canımın nasıl yandığını görmüyor muydu?
"Çocukluk aklı mı?" dediğimde bir şey söylemedi.Gözlerimin içine bakarken kaşığı sertçe tepsiye bıraktım."Sen benim delirdiğim konuyu bu kadar basit mi görüyorsun Ahmet?" diyerek yüzüne baktım. Ağlamamak için kendimi o kadar zor tutuyordum ki.
"Güzelim duygularını küçük görmüyorum.Ama kurban olayım beni anla.Seni kaç sene kollarımda büyüttüm ben.Altını temizledim,yemeğini yedirdim,banyonu yaptırdım,hasta olduğunda sabahlara kadar başında ben bekledim." dediğinde yanağımdan bir damla yaş süzülmüştü. Boğazında bir şey kalmış gibi yutkundu Ahmet. Tekrar devam etti."Bunların içinde ben seni nasıl kollarıma alayım, nasıl dudaklarına yapışayım,nasıl bedenine dokunayım. Lütfen anla beni."
Söylediği şeyleri o kadar içtenlik ile söylüyordu ki kendi içimde hak verdim. Kimse böyle bir şeyi istemezdi. Haklı olarak o da istemiyordu. Ama bende hislerime engel olamıyordum.
"Ahmet ben seni biliyorum,istemediğini de biliyorum ama..Olmuyor işte. Hislerim senin böyle konuşacağın kadar küçük değil." dediğinde gözlerimi kapattı.Kafasını öne eğip iki eliyle yüzünü ovdu ve tekrar bana baktı.
"Efe'm konu istememek değil.Allah aşkına beni anla.Konu bana olan hislerinde değil.Ben sana dokunurken, seni öperken ya da sana aşk sözleri söylerken aklıma hiç gelmeyecek mi o günler? Hadi diyelim bunu yendik. Benim aklıma neler gelir biliyor musun?" dediğinde kaşlarımı çattım göz yaşlarımla.
"Ne gelir?" Sesim titriyordu.
"Efe bebekliğinden beri duşunu ben aldırdım, kıyafetlerini ben giydirdim.." dedi acı dolu bir sesle. Gözlerimi büyükçe açıp kafamı iki yana salladım.
"Ahmet hayır nolur düşünme böyle şeyler saçmalama.." dediğimde ayaklandı.Elinin tersiyle gözlerini silip bana bakmadan tepsiyi gösterdi.
"Bitir yemeğinin hepsini.Sonra aşağı gel oturalım." diyerek odanın kapısına adımladığında hıçkırdım.
"Ahmet.." Arkasından yaşlı gözlerle seslensemde beni umursamadı. Odamdan çıkıp kapıyı kapattığında gözyaşlarımla baş başa kalmıştım.
-
-
-
Ne demek kuru fasulye ve pilav hiç yakışmıyor

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARAMAZ (GAY)
Fiksi RemajaBebekliğinden beri kendi elleriyle büyüttüğü çocuğun yaramazlıkları ile uğraşan bir adam. {TAMAMLANDI}