19.bölüme merhaba diyelim arkadaşlar.
Bu haftanın son bölümü bu olacak. 20k olmamız ve sizin isteğiniz üzerine bölümü paylaşıyorum.
Hepinizi seviyorum öpüyorum.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Keyifli okumalar.
Bismillahirrahmanirrahim.
••••••
Aşağı indim güler yüzle kapıyı açtım. "Hoşgeldiniz." Dedim, neşe içinde. Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim. "Hiç hoş gelmedik sen ne yapıyorsun?" Diyen Esat ile korkum daha da arttı. Aksel'i görmüşlerdi.
"Ne ne yapmışım ben?" Dedim, korkuyla. Esat beni korkutma seni boğarım haberin olsun. "Yarım saattir kapıdayız kızım, insan bir zahmet edip kapıyı açar." Diyen Esat ile içime su serpildi. Tek derdi kapıyı geç açmammış. Bende Aksel'i gördüler diye korkmuştum. Elbet bir gün Aksel'i söyleyecektim ama kendimi hazır hissetmiyordum. Biraz daha zamana ihtiyacım vardı.
"Müsade edersen içeri gireceğiz." Dedi, Yavuz. Ellerimi bel boşluğuma koydum. "Siz neden beni koskocaman evde tek başıma bıraktınız?" Diye sordum. Yani güzeller güzeli beni evde tek bırakıp Allah bilir nereye gitmişlerdi. Yazıklar olsun. Pü size! Tükürüğüme bile değmezsiniz.
"Kenara çelilirsen içeride bunları detaylı konuşuruz." Diyen Ayaz'a döndüm. Lütfen biraz daha dışarıda bekleyin, belki Aksel gidememiştir. "Tamam ya ne söylendiniz çekiliyorum kenara." Dedim. Biraz yana kaydım, hepsi içeri doluştular. Hepsi dediğim dün akşam birlikte eve döndüğüm kişiler.
Mutfaktaki iki kişilik sofra aklıma gelince olduğum yerde durdum. Benim durmam ile arkamdan gelen kuzen ve üçüz tayfam da durdu. "Ne oldu?" Dediler. Arkamı dönüp hepsine gülümsedim. "Salona geçelim." Diye yüksek sesle konuştum. Sesimi yüksek çıkarıp Aksel'e de duyurmaya çalışıyordum. "Zaten salona gidiyoruz." Diyen Esat'ın oldukça mantıklı cümlesine verecek bir cevabım olmadığı için sustum.
Hep birlikte salona geçip oturduk. Oturma düzenini hemen sizlere anlatıyorum. Tekli koltuğun birinde Yavuz, diğerinde Esat oturmuştu. Üçlü koltuğun birinde biz üçüzler, karşımızdaki koltukta ise Levent ve Berat oturmuştu.
Aksel odadan çıktı mı diye merak ediyordum ama bunların yanında kalkıp da yukarı gidemezdim. Ben yukarı gittiğim zaman biri mutfağa girebilirdi. Acaba ben çift kişilik kahvaltı yapmayı tercih ediyorum desem bana ne derlerdi? Çift kişilik ile doymuyorsan üç kişilik ye derlerdi. İç ses yapma gözünün yağını yediğim. Bana destek ol köstek değil.
"Levent bana bir bardak su getir abiciğim içim yandı." Diyen Yavuz ile senin ağzın ne der bakışlarımı ona attım. Levent'in ayaklanmasıyla bende ayaklandım. "Sen dur Levent, ben getiririm." Dedim. Bunu söylemem ile birlikte "Bırak getirsin çocuk." Dedi, Ayaz. Şu an yaşadığım stresle en az iki yaş yaşlanmışımdır.
"Siz dışarıdan geldiniz yorulmuşsunuzdur, ben size su getiririm. Sende otur lütfen Levent." Dedim. Levent beni onayladı ve yerine oturdu. Hızlıca mutfağa girdim, masadaki bütün herşeyi toparladım ve lavabonun içine tıkıştırdım. Dolaptan aldığım suyu tepsiye dizdiğim bardaklarla birlikte salona götürdüm. Salonda bir eksik vardı. Hayır ben değildim o eksik, eksik olan kişi Ayazdı.
"Ayaz nerede?" Dedim, korkuyla. Alaz bir bana bir elimdeki tepsiye baktı, ellerim titrediği için bardaklar birbirine değiyordu ve ses çıkarıyordu. "Ayaz yukarı çıktı." Dedi, yanıma gelip elimdeki tepsiyi alan Alaz. Usain Bolt'u aratmayacak bir hızla yukarı kata uçtum. Koşmadım arkadaşlar uçtum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşsiz Gökyüzü
Roman pour Adolescents17 yıldır Mardin'de yaşayan, yaptığı her hareketten yargılanan, her gün babasından şiddet gören Ahenk, zorla evlendirilmeye çalışılırken gerçek ailesinin onu bulması üzerine bütün düzenini değiştirip İstanbul'a gider. Burada üç abisi üçüzleri ve iki...