İkinci bölümden selamlar.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Bismillahirrahmanirrahim.
•••••••••••••
Ortamda rahatsız edici bir sessizlik vardı. Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Sadece benim bu evin kızı olmadığımı iddia eden kadın pişmanlıkla bana bakıyordu, iç çekerek ağlıyordu. Bunca yıl yaşadığım şeylerin sorumlusu bu kadın mıydı?
Umarım bu yaşananlar bir oyun değildir ama oyun bile olsa belki bu düğünden kurtulmam için önüme bir kapı açılırdı. Belkide Aksel ölmemişti. Eğer kargaşadan yararlanıp buradan kurtulursam kaçma şansım olurdu.
"Hayır olmaz böyle şey Ahenk benim kızım. Onu ben doğurdum. Ben büyüttüm. İsmini bile ben verdim." dedi, annem ağlayıp kendini yere atarken. Öldüren de kendisiydi bunu söylemeyi unutmuştu.
"Evet Ahenk sizin kızınız ama büyüttüğünüz değil yanımızda duran Ahenk sizin kızınız." dedi içeri giren orta yaşlarında benim gibi kızıl olan kadın. "Yalan söylüyorsunuz oyun oynuyorsunuz bana." dedi, annem.
Kendimi çok kötü hissediyordum kaburgalarımdaki ağrı hâlâ devam ediyordu ve nefes almak bile bir işkenceydi benim için. Elimle koltuğun kolunu tuttum derin bir nefes aldım biraz daha dayanmam lazımdı.
"Hanımefendi sizi anlıyorum şaşkınsınız, bizde ilk duyduğumuzda çok şaşırdık ama gerçek bu, çocuklar değiştirilmiş. Ahenk benim kızım." dedi bana benzeyen kadın. Kadınla gerçekten olağanüstü bir benzerliğimiz vardı. Ben hiçbir tepki vermemiştim ve galiba beni unutmuşlardı kaçsam fark edilir miydim?
"Kızım bir şey söylesene benim annem sensin desene" dedi annem, çöktüğü yerde yakasını çekiştirip nefes alırken. "Ben ne diyeyim?" dedim, bir şey söyleyemiyordum. Okuduğum kitaplarda bana saçma gelen olayların şimdi başrolü bendim.
"Bu nasıl oldu?" dedi, babam. Olayların başından beri olan sessizliğini bozmuştu. En çok merak ettiğim onun tepkisiydi acaba bana bunları yaptığı için pişman olur muydu? "Bu nasıl rezillik ne çeviriyorsunuz siz Fuat?" Dedi Baran'ın dedesi dedeme doğru.
"Onu da size hemşire hanım anlatacak değil mi?" dedi kızıl saçlı kadının yanındaki adam. Hemşire dedikleri kadın hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. "Konuşsanız artık." dedi abim bıkkınlıkla muhtemelen kahvaltıyı tam yapamadığı için gergindi.
"Ben çok özür dilerim ama bunu yapmak zorundaydım." dedi hemşire. "Neyi yapmak zorundaydınız?" dedim hemşireye bakarak. "Bebekleri değiştirmek zorundaydım." dedi hemşire dedeme bakarak. Bu işte onun parmağı vardı. "Bebekleri değiştirmemi Fuat Polat istedi." dedi, hemşire. Bunu demesi üzerine bütün gözler dedeme döndü. Ve kadın her şeyi anlatmaya başladı.
On yedi yıl önce
Ahsen gece yarısı gözlerini sancıyla açmıştı. Doğuma daha zaman vardı ama üçüzler olunca böyle sancılar çok sık onu yokluyordu.
"Ahhh!" diye çığlık attı Ahsen. Bu kez karnına giren sancı diğerleri gibi değildi. "İlyas! İlyas uyan." diye daha fazla bağırdı. Canı yanıyordu ve çocuklara bir şey olacak diye korkuyordu.
İlyas sıçrayarak uyandı yan tarafına döndü ve yatakta eli karnında iki büklüm olan karısına baktı. "Ne oldu?" dedi dehşet içinde. Kitlenmiş gibiydi ne yapacağını bilmiyordu.
"Doğuruyorum." diye bir kez daha bağırdı Ahsen. İlyas silkelenip kendine geldi, hızlıca yataktan kalktı. Önce doğum çantasını daha sonra ise eşini alıp otelden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşsiz Gökyüzü
Fiksi Remaja17 yıldır Mardin'de yaşayan, yaptığı her hareketten yargılanan, her gün babasından şiddet gören Ahenk, zorla evlendirilmeye çalışılırken gerçek ailesinin onu bulması üzerine bütün düzenini değiştirip İstanbul'a gider. Burada üç abisi üçüzleri ve iki...