Yeni bölümden selamlar 👋🏻
Hikayenin ilerleyişi nasıl?
Sizce hızlı mı ilerliyorsunuz yoksa yavaş mı? Belirtirseniz sevinirim.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Bismillahirrahmanirrahim.
••••••••••
Kaşığımı pilava daldırdım tam ağzıma götürecekken telefon tekrardan çaldı. Sinirle elimi cebime attım ve telefonu direkt açtım. "Alo!" Dedim, sinirle. Yemekte kim beni rahatsız ediyordu? "Ahenk." Bu yorgun ses bu özlediğim ses Aksel'e aitti. Boğazım düğünlenmişti. Kısıkça "Aksel." Dedim, beni duyduğuna emin değildim. "Benim sevgilim." Dedi. Elimdeki kaşık ve gözlerimdeki yaşlar aynı anda düştü.
Çıkan ses ile birlikte masadaki bütün gözler bana döndü. Gelen telefonla birlikte verdiğim bu tepkiler tabiki de dikkatlerini çekecekti. Ahenk Hanım "Kızım." Dedi. Sandalyesinden kalkıp yanıma gelmeye kalkınca elimle gelmemesine dair bir işaret yaptım.
"Ben kalkıp telefonla konuşabilir miyim?" Dedim. Sesim çok fazla titremişti. Gözlerimin dolduğunu gören Ahsen Hanım'ında gözleri dolmuştu. "Kalkabilirsin kızım. Olumsuz bir durum olursa bizi habersiz bırakma." Dedi, İlyas Bey. Aldığım cevap ile sandalyemden hızla kalktım ve merdivenlere doğru sendeleye sendeleye ilerledim. Elim ayağım boşalmıştı yürümeye mecalim yokmuş gibi hissediyordum.
"Ahenk orada mısın?" Duymak için uğruna kaç gündür mücadele ettiğim Aksel'in sesini bir kez daha duymamla derin bir nefes aldım. Allah'a binlerce kez şükür ettim ona bir şey olmadığı için. Benim için Aksel çok özeldi o benim sadece sevgilim değildi, o benim sevdiğim adamdı. Yeri gelince babam yeri gelince abim olmuştu ama asla yaram olmamıştı.
"Buradayım." Dedim. Onu bir iki dakikadır telefonda bekletiyordum, endişelenmesini istemiyordum. Kaburlalarımdaki ağrı bugün itibariyle geçmişti ama sanki onunla konuşunca tekrardan ağrımaya başlamışlardı. Ben yaşadığım bir çok şeyi tekrar tekrar yaşıyormuş gibi hissettim. Nefes alamadığımı hissedince tişörtümün iki düğmesini de açtım. Trabzanlara tutunarak yukarı doğru yavaş adımlarla çıktım.
Ben yukarı çıkana kadar Aksel hiç konuşmamıştı. Muhtemelen üzerimdeki şaşkınlığı atmamı bekliyordu ama benim üzerimdeki şaşkınlık atılacak gibi değildi. Odamın önüne geldim, kapıyı yavaşça açtım, içeri girdim. Yine yavaş adımlarla odanın içine ilerledim. "Güzelim." Aksel'in bana şifa gibi gelen sesi dizlerimin bağını çözdü, duvara tutunarak yere çöktüm. Gözyaşlarım yanaklarımdan akarken ben, Aksel sesimi duymasın diye elimle ağzımı kapattım.
"Aksel." Dedim. Sesim sanki ona bir şeylere karşı sitem ediyorum gibi çıkmıştı. Hıçkırıklarımın sesini artık elimde bastırmayınca telefonu kendimden biraz uzaklaştırdım, sesini kapattım ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bu dünyadaki en kötü hislerden biri olabilirdi. "Güzelim iyi misin? Ses ver!" Aksel benden bir cevap bekliyordu ama ben ona cevap verecek gücü kendimde bulamıyordum.
"Aksel görüntülü konuşalım, seni görmek istiyorum." Dedim. Dediğimle birlikte Aksel bir dakika içinde normal aramayı kapattı ve görüntülü aramayı başlattı. Telefonu ilk açtığımda önce beni beyaz bir duvar daha sonra mavi hasta kıyafetleri içinde yüzü solmuş, göz altları çökmüş Aksel karşıladı. "İyi misin?" Dedim. Çok kötü görünüyordu sanki üç, dört yaş yaşlanmış gibiydi.
"İyiyim güzelim, asıl sen nasılsın bir şeyler duydum doğru mu diye sormak istiyorum." Dedi. Bana ne kadar iyi olduğunu söylese bile ona inanmayacaktım şu görüntüsüyle iyi olduğunu ancak kör olan birine inandırabilirdi. "Ne duydun ki sen?" Dedim. Ne duyduğunu biliyordum ama yine de emin olmak için sormuştum. "Biyolojik aile olayını duydum doğru mu?" Dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşsiz Gökyüzü
Ficção Adolescente17 yıldır Mardin'de yaşayan, yaptığı her hareketten yargılanan, her gün babasından şiddet gören Ahenk, zorla evlendirilmeye çalışılırken gerçek ailesinin onu bulması üzerine bütün düzenini değiştirip İstanbul'a gider. Burada üç abisi üçüzleri ve iki...