Hello.
Bundan önceki bölümü okumadıysanız lütfen onu okuyun sonra bu bölüme geçelim.
Diğer bölümü atlatabildiysek bu bölümü okuyalım.
Bugünlerde moralim iyi değil. İnşallah bu yazım tarzımı etkilemez.
Haftada iki bölüm atıyorum kıymetimi bilin şekerlerim.
Hadi hadi başlayalım artık.
Keyifli okumalar!
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
♪Model The Band-Yokluğunda♪
♪Cem Adrian, Çağan Şengül-Helal♪Bismillahirrahmanirrahim.
•••••••
(Yazar anlatımı)
Aksel doktoru ile son kez görüşüp odadan çıktı, dışarı çıkıp derin bir nefes aldı. İnanıyordu her şey iyi olacaktı. Doktor iyi şeyler söylemişti ama Aksel'in içinde bir sıkıntı vardı, sabahtan beri o sıkıntı geçmemişti. Kalbinde sıkışıklık hissedince elini kalbine atıp geçmesini bekledi.
Biraz kendine gelince elini yasladığı duvardan çekip çıkışa doğru ilerledi. Dışarı çıkıp hastanenin boğucu havasından kurtulup temiz havayı içine çekti. Hastanenin önünde bir kaç hemşireden başka kimse yoktu.
Aksel cebinden telefonunu çıkarıp arama yada mesaj var mı diye baktı. Ahenk hiç mesaj atmamıştı. Normalde Ahenk şimdiye kadar en az otuz mesaj atar Aksel'in ne yaptığını sorardı. Aksel belki uyuyordur diye düşündü. Ahenk genelde okuldan sonra uyurdu. Bugünde öyle olmasını umuyordu.
Telefonunu cebine atıp soförün kendisi için açtığı kapıdan arabaya bindi. "Eve mi gidiyoruz Aksel Bey?" Dedi, şoför resmiyetteninden asla taviz vermeyerek. "Evet eve gideceğiz." Diye şoförü yanıtladı Aksel.
Aksel genelde kendi arabasıyla bir yerlere giderdi ama dedesinin pinpirikliği tutmuştu. Hastaneye şoförle gidiceksin diye talimat vermişti. Aksel de dedesini kırmamak için şoförün onu hastaneye getirip götürmesini kabul etmişti.
Sıkıcı ve uzun bir yolculuğun ardından nihayet eve varmıştı. Annesine selam vermiş, üst kata odasına çıkmıştı. Kendini yatağına atıp derin bir uyku çekmek istiyordu ama maalesef bu şu anlık mümkün değildi.
Dolabının karşınına geçti, kendine rahat bir tişört ve rahat bir eşofman aldı. Banyoya girip üzerindeki rahatsız edici okul kıyafetlerinden kurtuldu, duşakabinin içine girdi, suyu soğuğa ayarlayıp duş almaya başladı.
Üzerindeki hastane kokusunun gittiğine emin olduktan sonra kabinden çıktı. Beline havlusunu bağlayıp aynanın karşısına geçti. Buğulanan aynaya Ahenk yazıp yanına kalp koydu, bu yaptığına gülümsedi. Kalbine giren sancı ile gülümsemesi soldu. Niye böyle oluyordu hiçbir fikri yoktu.
Üzerini giyinip banyodan çıktı. Ellerini saçına daldırdı, ellerine gelen su damlaları ile gülümsedi. Bu hissiyatı seviyordu. Balkona çıkıp aşağı eğildi, aklına Ahenk gelince yine istemsizce tebessüm etti. Bugün onu öpmüştü, hayatında ilk kez Ahenk'in yanaklarının kızardığına şahitlik etmişti. Hem kendisi öpmüştü, hem de kendisi utanmıştı. Tam Ahenklik bir davranıştı.
"Güzelim benim." Diye mırıldandı. Ahenk'in bu hallerine aşıktı. Bir dakika ya sadece bu hallerine değil, Ahenk'in her şeyine aşıktı. Gülüşüne, bakışına, öpüşüne, sarılışına her şeyine aşıktı. Ahenk'in her haline deli gibi aşıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşsiz Gökyüzü
Teen Fiction17 yıldır Mardin'de yaşayan, yaptığı her hareketten yargılanan, her gün babasından şiddet gören Ahenk, zorla evlendirilmeye çalışılırken gerçek ailesinin onu bulması üzerine bütün düzenini değiştirip İstanbul'a gider. Burada üç abisi üçüzleri ve iki...