kırk bir

4.5K 362 33
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


.


"Evrene mesaj mı gönderiyorsun?"

Şarkı mırıldanmayı sürdürdüğüm sırada "Ne gibi?" diye sordum. Bir yandan elimdeki yapay gülleri kalpli pastanın üstüne dikkatle yerleştirip öte yandan Ayberk'le sohbet ediyordum. Üzerimde dünkü elbisem vardı. Nemli dalgalı saçlarım ise omuzlarımdan aşağı dökülüyordu. Keyifli bir gecenin getirdiği mutluluğu her zerremle yansıtmaktan çekinmedim. Şakıya şakıya yapay güllerle dolu paketin içinden birkaç tane daha gül alıp pastaya yöneldiğim esnada sevgili kardeşim "Evlilik gibi," diyerek beni dumura uğrattı.

Bir gülü bile pastanın üstüne yerleştiremeden dönüp ona baktım. "O da nereden çıktı?"

"E," pastayı işaret etti, "Düğün pastası yapıyorsun?"

"Bu düğün pastası mı?" dönüp yaptığım pastayı seyre daldığımda gözlerimi birkaç kere kırpıştırdım. Sabah erkenden kalkıp Behzat'ın arabasının anahtarını dızlayıp en yakın markete gitmiş, alabildiğim kadar malzeme alıp geri dönmüştüm. Henüz erken olduğu için kahvaltı hazırlamaktan başlamamıştım. Direkt pastanın malzemelerini çıkarıp tezgaha koymuş, bir heves pastayı yapmaya başlamıştım. Ayberk ise seslerimi duyup kalkmıştı. Ona kahvaltılıkları ben işimi halledene kadar buzdolabına kaldırmasını söylemiştim. Oysa bir mızmızlanır gibi olsa da yapmıştı. Şimdiye gelirsek; dediği gibi gerçekten düğün pastası yaptığımı fark ediyorum.

Yaşadığım aydınlanmayla vücudumu komple pastaya döndüm. Akabinde tezgaha doğru eğilerek pastamı hayranlıkla inceledim. "Düğümüzde kesinlikle pastayı ben yapmalıyım. Bunun iki yüz, üç yüz, hatta ve hatta beş yüz kişilik olanından!"

"Utanırsın sanmıştım." diye söylenen bücürle kafamı iki yana sallayarak "Niye utanayım ki?" dedim. "Behzat benim duygularımla oynamıyor. Gör bak en geç üniversiteyi bitirdiğimde evleneceğiz."

"Behzat abi iyi birine benziyor," çıkarımına karşın olumlu mırıltılar çıkararak doğruldum ve avucumdaki gülleri pakete geri koydum. Dürüst olmak gerekirse pastayı doldurabileceğim kadarıyla doldurmuştum, fazlasına lüzum yoktu. Neşeyle ellerimi çırptığım esnada "Ama sence de erkeklere bu kadar çabuk güvenmen yanlış değil mi?" diye sordu.

İfadem anbean bozulurken dediğini tarttım. Ancak mantıklı tek bir yanını bulamadığımdan ötürü ona yönelip "Behzat, sıradan bir erkek değil." dedim.

"Onu farklı yapan tek şey aranızdaki yaş farkı ve yaşadığınız ilişkinin türü. Bunların dışında Behzat abide erkek. Sıradan bir erkek." sonuncuyu bastıra bastıra söylediğinde başımı şiddetle iki yana sallayarak öne atıldım. "Behzat sıradan değil."

"Hera abla," bir tavana bir bana baktı, "Erkekleri mi tanımıyorsun? Biz birini tavlayana kadar iyi sözler söyleriz, güzel hediyeler alırız,  gönlünü hoş ederiz ama sonra vın, kaçarız. Ne yapalım flört aşamasında 'Ben seninle gönül eğlendiriyorum, hoş gör.' mü diyelim? Tavlamak için," 

BEHZAT'IN HERASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin