Merhaba.
Ben hisssizyazar, hepinize tekrardan merhaba. Umarım kurgumu beğenirsiniz ve umarım hoşunuza gider. Hepinizle tanıştığıma memnun oldum :)
Hepinize iyi okumalar dilerim.
~~~
3 SENE ÖNCE / ANKARA
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
İzem insanlara çarpmamaya dikkat ederek metroya ulaştı. O kadar kalabalıktı ki tutunacak yer yoktu resmen. İzem bulduğu ilk demire tutunup nefesini dışarıya verdi.
Her gün aynı kaostan sıkılıyordu. Uyan, üniversiteye gel, aptal metroya bin, eve git ve uyu. Uyan, üniversiteye gel, aptal mertoya bin, eve git ve uyu.
Kısır döngüden başka birşey değildi.
Bir durak geçtikten sonra metro biraz daha boşaldı. Artık ayakta duran fazla kişi yoktu. Metro aniden duraksadığında İzem dengesini kaybedip yanındaki adama çarptı."Pardon." dedi dengesini toplamaya çalışırken.
"Hanımefendi resmen üzerime düştünüz! Biraz daha dikkatli olamaz mısınız?" diye aksi çıktı adam. Pala bıyıklı, göbekli, kısa boylu bir adamdı. Aksi olduğu çatık kaşlarından belli oluyordu. Elinde salladığı siyah tesbih ile kendini inanılmaz güçlü sanan heriflerden bir tanesi olduğu kesindi. Bana bulaşmayın, havasında geziyordu. Bir eli cebinde, diğer eli ise demiri emanet tutuyordu. "Dengede duramiyorsanız gidin oturun kardeşim. Bütün gün sizin gibileri mi çekeceğiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN İZİ
General FictionYağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmama...