Merhabaaa!!!
N'abersinizz!!! İyisinizdir inşallah.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfennnnnn.
İyi okumalar '
~~~
İzem Karasu.
İzem.
İz.
İziş.
Bunların hepsi bendim. İzem Karasu'da, İzem'de, İz'de, İziş'te bendim.
Bana bu isimleri anlat deseler şöyle derdim;
İzem Karasu, şefkat. İzem, acımasızlık. İz, aptal. İziş, sevgi.
Dün İz'dim, bugün ise İzem.
Aynadaki yansımama baktım yavaşça. Üzerimde saten, bordo bir gömlek vardı. Altımda ise siyah pileli bir etek. Ayağımda ise gömleğimle aynı renk olan bordo topuklu botlarım vardı.
Bordo veya kırmızı, aşk değil tutku değil intikamın ve acımasızlığın rengiydi.
Bundan sonra aşk yoktu, acımasızlık vardı.
Bordo rujumu dudaklarıma iyice yedirdim. Koyu tonlarda makyaj yapmıştım bugün. Dışarıdan bakılınca tamamen ciddi ve resmi duruyordum.
Kalbimin acısı geçmemişti. Olduğu gibi duruyordu, sadece üzerine yara bandı yapıştırıp iyileşmesini bekliyordum.
Kimseyle konuşmamıştım daha. Lavin'e bile hiçbir şey anlatmamıştım.
Asil kuyruk sallayarak odamın kapısının önünde beni bekliyordu. "Asil," Tüylerini okşadım. "Kalp kırığı nasıl iyileşir sence?" Havladı, bence Asil beni anlıyordu. "Yine en başındaki gibi baş başa kaldık Asil."
Odanın kapısını açtığımda Asil koşarak odamdan çıktı. Ben ise siyah kabanımı alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken topuklu ayakkabılarımın sesi koridora yayıldı.
"Oyy annem benim, kurban olurum sana." Annem eğilmiş, Asil'i öpüyordu. Babam ve Ege ise kahvaltı masasındaydı. Adım seslerini duyunca hepsi bana doğru dönmüştü.
"Günaydın." Kabanımı ve çantamı kenara bırakıp Asil'in mama kabına ilerledim. Mama kabının yanındaki mama poşetinden kaba biraz mama döküp poşeti kenara bıraktım. Asil yemeğini yemek için yanıma geldiğinde kahvaltı masasına geçtim. Hepsi bana tuhaf tuhaf bakıyordu. "Ne oldu?" diye sordum. "Rujum mu taşmış?"
"Rujun gayet güzel de," dedi annem suratıma bakmayı sürdürürken. "İzem demeyeyim diyorum ama olmuyor, tutamayacağım kendimi. Anneciğim neler oluyor Allah aşkına? Daha dün eve ağlayarak geldin, şimdi...Neler oluyor İzem?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN İZİ
General FictionYağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmama...