Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmama...
N'abersiniz diyeceğim ama bu bölümden sonra moraller birazcık düşecek galiba :(
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Medya: Minik Savaş Alp Alakurt (Temsilidir.) Fotoğrafı görür görmez bu Savaş diye bağırdım resmen. Yeşil gözler, büyüdükçe kahverengiye dönen saçlar, gamzeler...Kelimenin tam anlamıyla Savaş Alp Alakurt.
Oy vermeyi unutmayın ballarım.
İyi okumalar.
~~~
Onu sevmek nefes almak gibiydi, gel de nefes almaktan vazgeç şimdi, demiş Hz. Mevlana. Onu, Savaş'ı sevmek nefesti. Eğer bir gün Savaş'tan vazgeçmek istersem nefes almaktan vazgeçmiş olurum demekti. Aşk nefesti. Aşk herşeydi. Aşk bütün duyguları. Aşk hem güldüren hem ağlatandı.Ahmed Arif;sevmek için sebep aramadım hiç, sesin yetti kalbime demiş. Çok haklıydı aslında. Savaş'ı sevmeye sebep aramamıştım, sesi ve bakışları yetmişti kalbime.
Askeriyedeydim.
Her zaman olduğum yerde, odamdaydım.
Savaş'la sabah görüşmemiştim. Pençe Timini direkt olarak görmemiştim.
Garipti.
Herşey garip geliyordu.
Bugünün daha sabahtan beri içtiğim dördüncü kahvesiydi bu elimdeki kahve. Neva ablanın mükemmel kahvelerinden bir tanesiydi. Nasıl bu kadar güzel kahve yapıyordu aklım almıyordu. Benden güzel kahve yaptığı kesindi ama.
Masanın üzerinde duran telefonumu aldım elime.
Siz: Askeriyede misin sevgilim? (11.30)
En son yarım saat önce mesaj atmıştım Savaş'a.
Siz: Savaş mesajlarımı neden görmüyorsun? (12.04)
Siz: Telefonun hâlâ kapalı olamaz herhalde??? (12.04)
Telefonu masaya geri bıraktım.
Sıkılmış, bunalmıştım.
Ayağa kalkıp pencereye ilerledim. Perdeyi çekip camdan dışarıya baktığımda bahçede antreman yapan Pençe Timini fark ettim. Savaş bir asker ile konuşuyordu. Pençe Timi ise esneme hareketleri yapıyordu. Asena bir kenarda şınav çekiyordu, Mert hemen Asena'nın yanında oturuyordu. Mert'in Asena'ya olan bakışları buradan görülüyordu. Aşkla bakıyordu resmen.
