-25-

43 9 28
                                    

Birlikte sahilde oturmuştuk. Arkama geçip beni bacakları arasına almış ve kolları ile sarılmıştı bana. Bende ellerimi onun elleri üzerine koymuştum. Kafamı sol omuzuna yaslamıştım. Arada yüzüğüme bakıyordum. Hâlâ bir hayal gibiydi her şey. Yavaşça ellerimi kendi elleri arasına aldı.

"Üşümüş benim güzelim."

Cümlesine gülümsedim ve kafamı ona çevirdim. O da bana baktı ve burnunu öptü.

"Gerçekten üşümüşsün. Bir dakika."

Ellerini çekip üzerindeki ceketi çıkaracağı sırada onu durdurdum.

"İyiyim, sen daha da üşürsün."

"Bebeğim ben üşümüyorum."

"Hayır, üşürsün kalsın sende. Böyle çok iyiyim."

Ona izin vermeden bacakları arasında ona dönüp bizi tek beden haline getirmek için bacaklarımı ve kollarımı ona sarıp kafamı boynuna sakladım. O ise oversize olan deri çeketini çekiştirip beni de sarmasını sağlayarak fermuarı çekmişti. Şu an tek bir bedendik. Ona daha sıkı sarıldım.

"Bebeğimin üşümesine dayanamam ben."

Diye fısıldamıştı.bende bu haline nefesim ile güldüm. Açıkcası evet üşümüştüm ama benim yüzünden onun da üşümesini istemezdim.

"Böyle iyi oldu, ne sen üşüyorsun. Ne de ben."

Saçlarıma öpücük bırakıp kokumu içine çekmişti.

"Yarın birlikte tarih almaya gidelim mi güzelim?"

"Hm hm, olur."

Evleniyorduk. Şaka maka cidden evleniyorduk.

"Cidden evleniyoruz."

"Evet bebeğim."

"İlk başta... Anneme beni o hastaneye kapattığı için çok nefret duydum. Ama iyi ki kapatmış. Yoksa seninle nasıl buluşurdum?"

"Böyle düşünme bebeğim. Eğer kaderlerimiz cidden birbirimiz için yazılmışsa illa buluşurduk. Biz ruh eşiyiz. Unutma."

Cümlelerine gülmüştüm. Evet biz ruh eşiydik. Aramızdaki bağ sadece aşk değildi. Biz yaratılmadan önce birlikte yazılmıştı kaderimiz. Bundan emindim. Birbirimizin acılarını yaşamış gibi anlıyorduk. Aklımızdakileri cümlelere, kelimelere dökmeden anlıyorduk. Bu bizi ruh eşi yapmaz mıydı?

"Evet, unutmamalıyım."

Bir süre sessizlik olunca yine konuştum.

"Küçüktüm, yıllarca yaşadıklarım yüzünden Tanrı'yı suçladım. Ama... Asıl suçlu benmişim. Ses çıkartmadığım ve buna izin verdiğim için."

"Onlar suçlu."

"Belki de... Ama asla Tanrı suçlu değil. Bunu anladığımda da çok küçüktüm. Sonra... Kendi kendime düşündüm."

Derin bir iç çektim.

"Sonra dedim ki kendime, yeri gelecek yatacaksın kalbinin üzerine onu ezerek susturacaksın. Yine yeri gelecek ki ısıracaksın dilini söylemekte olduğun hataları söylemeden yutasın. Ama yine yeri gelecek ki zor da olsa kabul etmesen de bir gün susturduğun her şey yalnız kaldığın zaman su üzerine çıkıp bir kor ateş gibi kavrulup seni yakacak. Ama sen başkalarını düşündüğün gibi kendini düşünmediğin için cezanı çekecek bu çektiğin cezadan memnuniyetsiz olup gök Tanrı'ya şikayet edeceksin. Aslında gök Tanrı kalemi kendisi tutmuyor, kaderinin kalemi senin elinde. Kader yazmasını bilen kalem oynatabilir. Yazmasını bilmeyen kaderin cilvesine bakıp iç geçirebilir."

Betrayal-HyunLix- +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin