Bazen... Birini çok seversiniz. Gözünüz o kişiden başka kimseyi görmez, görmek istemez. Öyle de olur isteseniz de istemesenizde. Her dediğine tamam dersiniz her dediğine boyun eğersiniz. Ama işler ihanet etmeye gelince değişir. O ihanet için yer, gök, bitki, hayvanlar dünya üzerindeki canlı tüm varlıklar lanet okur o kişiye. Sözler unutulur, cümleler havada süzülür, gözyaşları yetersiz kalır. Lakin sesinizi ne bir başkası ne de o kişi duyar.
×××
"Gideceksin dedim sana!"
"Anne yalvarırım... Yemin ederim iyi bir çocuk olacağım...! Kimseye bahsetmeyeceğim bu durumu! Lütfen beni oraya gönderme!"
"Kes sesini! Hastalıklı zihninden kurtulacaksın... Asla senin için kötü bir şey yapmadım ki ben..."
Annem yere ayaklarına kapanan benim üzerime eğilmiş ve bir eli ile yanağımı okşamıştı. Ama bu okşayış şefkatle değildi. Gözlerini sonuna kadar açmış, kaşlarını üzgün bir ifade yapar gibi şekillendirmiş önce yüzünde ifadesizlik varmış gibi konuşsa da sona doğru gülümsemişti.
Yavaşça bedenim yere doğru düştü. Hayır... Hayır gidemezdim oraya... Dört duvar arasına kapanması gereken kişi ben değildim!
"Anne... Gitmeyeyim, ne olursun gönderme beni..."
"Felix oğlum... Ben annenim senin. Ben ne dersem o olur."
"Bakmak istemiyorsun bana biliyorum ama... Gidecek başka yerim yok! Babamın yanına dönemem ne olur...!"
"Kes artık! O adama bir daha baba demeyeceksin! Duydun mu beni!?"
Omuzlarımdan tutup beni sarsmıştı.
"Ona baba demek yok... O herif senin baban falan değil! Anladın mı!?"
Küçüklüğümden beri sürekli bana bunu söylerdi. Babama olan nefretini anlamamak aptallık olurdu. Korkarak kafamı salladım. O da üzerimden çekilmiş ve ayağındaki sarı ince topuklu ayakkabılarını yere vurarak bir kaç adım geri atıp koltuğa oturmuştu. Bacak bacak üstüne atıp üzerindeki beyaz elbiseyi düzelmişti.
"Şimdi, odana çıkabilirsin bebeğim. Eşyalarını görevliler toparlayacak. Merak etme."
Gözlerimden kayıp giden bir kaç yaş açık kahve parkeleri ıslatmıştı. Hızla gözlerimi sertçe silip bir süre daha yerde oturdum.
"Çek saçlarını önünden."
Annemin sert sesiyle hemen dediği gibi kahverengi saçlarımı geriye doğru ittirdim. Düz bir ifade ile bana bakıyordu.
"Sakın ama sakın... Doktorun dışında kimseye yaşadıklarını anlatmıyorsun. Özellikle o adamı asla."
"Ama... Şikayetçi olmamız gerekmez mi?"
Kaşları müthiş bir sinirle çatılmış bacak bacak üstüne attığı bacaklarını bozup tekrar ayağa kalkıp yanıma gelmişti.
"Gerekmez! Boşadım işte onu! Daha ne istiyorsun benden?!"
"Hiçbir şey istemiyorum... Anne ben senden hiçbir şey istemiyorum sadece... Korkuyorum ya geri dönerse...?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betrayal-HyunLix- +18
Fiksi Penggemar"Gözlerin bile yalan söylediği bu cihanda sana nasıl güvenebilirim..?" "Güven bana, sana güvenin rahat kollarını tattıracağım." Ölmüş iki ruhun gece dansıydı bizim aşkımız. Gece kusurlarımızı örter, bizi temiz gösterirdi. Şafak sökene kadar ettiğimi...