Bir kaç saat sonra olduğum odanın kapısı açılmıştı. Az önceki hemşire içeriye girince bir süre gözlerim onda takılı kaldı. Yüzünde bir gülümseme vardı.
"Acıktın mı bakalım?"
Kafamı olumsuz şekilde salladım.
"Kahvaltı iyi yapmış olmalısın. Neler yedin kahvaltıda?"
Gözlerim bir süre gözlerinde takılı kaldı. Sonra yavaşça zemine indirdim gözlerimi. O da yanıma gelip oturduğum yatağın ayak ucuna oturmuştu.
"Hadi ama... Biraz sohbet edebiliriz. Öyle değil mi?"
"Yemek yemedim. Aç hissetmiyorum."
Aramızda bir süre sessizlik olmuştu.
"Anladım... Ama yemek yemelisin, hadi birlikte yemekhaneye inelim. Duyduğuma göre çok güzel yemekler varmış."
Gözlerim tekrar yüzüne çıkınca gülümseyip göz kırpmıştı. Sertçe yutkunup geri gözlerimi çevirdim. O da elimi tutmuştu. Bir anda içimi bir korku sarmıştı. Kalbim hızla çarpmaya, başım dönmeye başlamıştı. Nefes alamaz gibi olduğum için ağzımı açıp derin derin nefes alamaya çalıştım.
"Felix? İyi misin?"
Bir elim boğazıma gitmişti. Mide bulantım da kendisini göstermeye başlayınca elimi bırakıp hızla beni yatağa yatırdı.
"Sakin ol."
Çok soğuk kanlı duruyordu. Gözlerim kararmaya başlamıştı aniden. Kalbim sıkışıyordu göğüs kafesimde yoğun bir ağrı vardı. Kadın cebinden bir şırınga ve cam ufak bir şişe çıkartmıştı.
"Korkma, bu sadece sakinleştirici. Tamam mı?"
Demiş ve giydiğim uzun kollu tişörtün kolunu sıyırıp yavaşça iğneyi yapmıştı. İlaç kanıma karışırken ağrının sızının yok olduğunu hissediyordum. Gözlerimi sımsıkı kapatıp kaldım öylece.
"Kendini sıkma, rahatla. Güvendesin hiçbir şey yok."
Sakince gözlerimi araladım. Az önce yaşadıklarım bedenimi bir bir terk etmişti.
"Daha iyi misin?"
Belli belirsiz kafamı sallamıştım. Üzerime bir uyku gibi ağırlık olmuştu ama uyuyacak gibi değildim. Sadece... Rahatlamış bir his gibiydi bu.
"Kendini iyi hissetmiyorsan yemeğini buraya getirebilirim. Yemek sonrası seninle temiz hava almaya çıkalım. Ne dersin?"
"Aç değilim..."
Sesim fısıltıdan öte çıkmamıştı.
"Olmaz böyle. Vücudun güçsüz düşecek."
Kafamı çevirip ona baktım. Yüzünde yine bir gülümseme vardı.
"Hadi, gidelim mi?"
Direnmedim. Ne desem dinlememekte ısrarcıydı. Eninde sonunda bana o yemeği yedirecekti. Bu yüzden pes edip yataktan doğruldum. Belki... Biraz yürüyüş iyi gelebilirdi. Kapıdan çıkarken arkamdan geliyordu. Nereye gideceğimizi bilmediğim için duraksadım.
"Gel bu taraftan. Yemekhane giriş katında."
Demişti. Kafamı sallayıp geldiğimiz merdivenlerden aşağı indik. Odam zaten hemen 2. Kattaydı bu yüzden çok bir merdiven inmemiştik. Bu hastane daha yeni olduğu için oldukça temiz ve düzenliydi. Bu yüzden hiçbir şeyi kafama takmadan rahat olabilirdim. Ama olamıyordum, evimden farklı bir yerde uyumak beni korkutuyordu. Gerçi... Evde de uyurken korkuyordum.
Büyük bir kapının önüne gelmiştik. Kapının üzerinde yemekhane yazısını görmemek geldiğimizi anladım. Kadın gidip kapının birini iterek açmış ve geçmemi beklemişti. Ayaklarımı yerde sürüye sürüye içeriye girdim. Ortamda tabak kaşık sesleri vardı. Onun dışında bir gürültü yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Betrayal-HyunLix- +18
Fanfiction"Gözlerin bile yalan söylediği bu cihanda sana nasıl güvenebilirim..?" "Güven bana, sana güvenin rahat kollarını tattıracağım." Ölmüş iki ruhun gece dansıydı bizim aşkımız. Gece kusurlarımızı örter, bizi temiz gösterirdi. Şafak sökene kadar ettiğimi...